Umut Oran ekonomik kriz için bir kez daha uyardı:
– Mahşerin dört atlısı kapıda duruyor. Cari açık, borç stoku, faiz ve hanehalkı borcu alarm veriyor.
– Enflasyon canavarı tekrar hortladı. Mezarından zombi gibi kalktı.
–  Hükümet sepete çok fazla yumurta koydu ve sepet sallanıyor. Bu şu demek: Yumurtalar kırılmak üzere! Bunun sinyali enflasyonun yeniden dirilmesi, doların yüzde 30 değer kazanması ile gözüküyor.
– Halkımızı uyarıyorum, daha fazla borçlanmayın, yapabiliyorsanız tasarrufu artırın, şimdiden gelecek krize karşı hazırlanmak için kemerleri sıkmaya başlayın.
– Bu politika devam ederse Türkiye krize girebilir ve bu krizin sonu da kıyamet olur.
 ANKARA
CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, ekonomideki son gelişmelerle ilgil olarak şu açıklamayı yaptı:
“Dün açıklanan 3. Çeyreğe ilişkin büyüme oranları dikkatle değerlendirilmeli. Her ne kadar üçüncü çeyrekteki yüzde 8.2’lik oran mutlu edici bir gelişme olsa da, bu büyüme bölgeler arası farklılıkları gidermiyor, gelir adaletsizliğini çözmüyor, istihdam yaratmıyor. Yani büyüme halka dokunmuyor. Dahası bu büyümenin temel dinamikleri ve ekonomideki kırılganlıklar gerçek birer tehdit olarak devam ediyor.  Çünkü AKP politikasında büyümeye devam etmek için borçlanmaya devam etmek gerekiyor. Bu zamana kadar Türkiye borçlanarak büyüdü bu sebeple borç stokumuzun gayri safi yurt içi hasılaya oranı yüksek. Yani Türkiye’nin çok borcu var yine de borç almak zorunda. Ne yapacak? Borç almaya devam etmek için faizleri yükseltecek. Bu da bir tehdit yaratıyor, çünkü her gün daha pahalıya borç alıyoruz. Bu da sonsuza kadar sürdürülemez. Bu tehditler varken AKP’nin uyguladığı ekonomi politikaları devam ederse Türkiye krize girebilir ve bu krizin sonu kıyamet olur, çünkü AKP politikaları sebebiyle artık halkımız da çok borçlu.
TÜRKİYE’NİN BORÇ STOKU YÜKSEK
Türkiye’nin borç stoku mevcut iktisat politikaları nedeni ile krize girmeden önceki Yunanistan, İspanya, İrlanda ekonomilerine benziyor. Çünkü mahşerin dört atlısı kapıda duruyor. Ekonomik kıyametin taşıyıcıları cari açık, borç stoku, faiz ve hanehalkı borcu alarm veriyor. Bu şu demek, Türkiye’nin gideri gelirinden fazla yani borç alması lazım. Eğer borç alamazsa büyümeyi sürdüremez.
Mahşerin birinci atlısı, borç stoku. Türkiye şu an borç stoku düşük, ancak sürekli borçlanma ile ayakta durmaya çalışan ekonomi konumunda. 2001  krizi öncesinden 1986 yılına kadar borç stokunun gayri safi yurt içi hasılaya oranı 1994 krizi hariç asla  yüzde 40’ı aşmadı. Yani Türkiye’nin borcunun varlığına oranı asla yüzde 40’ı geçmedi. Oysa bu oran AKP hükümeti döneminde 2007 yılı hariç hiçbir yıl yüzde 40’ın altına inmedi. Demek ki, AKP döneminde yüksek borç ile sistem finanse edildi. Devlet üretimi değil, tüketimi, tasarrufu değil, borçlanmayı teşvik eden bir devlet olmuştur.
CARİ AÇIK KRİZE GİREN YUNANİSTAN’DAN BİLE KÖTÜ DURUMDA
Mahşerin ikinci atlısı, cari açık. Cari açık nedir? Harcamanın gelirden fazla olmasıdır. Ayağın yorganı aşmasıdır.  Bugün Türkiye’de cari açığın gayri safi yurt içi hasılaya oranı yüzde 10. Bu oran “yüksek cari açık verir” denilen  ABD’den 3 kat büyük. Krizin içindeki Yunanistan’dan bile fazla. Yani Cari açık açısından Yunanistan’dan bile daha kötü durumdayız.
 

 

 Kaynak: The Economist, Kasım 19,2011

FAİZ ORANLARI YÜKSEK
Peki hükümet ne yapıyor? Mahşerin üçüncü atlısını ekonomik kıyamete çağırıyor.
AKP bu sorunu çözmek için sıcak paraya bel bağlamış durumda. Bunun için faiz oranlarının yükselmesine seyirci kalıyor. AB Merkez Bankası faiz oranını %1’e indirdi,  Türkiye’de TCMB faiz oranını %12,5’da tutuyor. Yani AKP, 12 kat fazla para ödeyerek borç alabiliyor. Neden? Çünkü hükümet Türkiye’yi ancak borçlanarak yönetebiliyor.
HÜKÜMET HATASININ FATURASINI VATANDAŞA ÇIKARDI
Bu sebeple önce döviz kuru arttı, faiz oranları yükseldi, hükümet de bütçeye ek gelir sağlamak için KDV ve ÖTV oranlarını arttırdı. Yani hem hatayı hükümet yaptı hem de faturayı vatandaşa çıkardı. Zaten zar zor ailesini geçindiren halkımızın sırtındaki küfeye yeni taşlar ekledi. Ne oldu? Enflasyon canavarı tekrar hortladı. Mezarından zombi gibi kalktı.
Nitekim Kasım ayında TÜFE 2010 yılı Aralık ayına göre de %9,82 yükseldi.  ÜFE 2010 Aralık ayına göre çift haneye ulaştı ve %12,20 oldu. Vatandaşın tüketim ürünlerinde oranlar daha da fazla oldu. Mesela Patlıcan bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 66, domates yüzde 48, karnabahar yüzde 38, kaban yüzde 22 pahalandı.
HALKIN BORCU YÜZDE 765 ARTTI
AKP’de uzaktan halkın acısını seyrediyor. Enflasyon, döviz kuru, faiz oranları yükselirken kılını kıpırdatmıyor. Neden? Çünkü bugüne kadar AKP ücretleri aşağı çekti, vergi yükünü arttırdı, halkı da daha fazla tüketsin diye borçlanmaya teşvik edildi. Çünkü tüketim yoksa büyüme oranı azalacaktı. AKP halkın sorunlarıyla değil, kendi rakamlarıyla ilgilendi.  Tıkandıkları noktada da  2009 yılında yaptıkları gibi borçları yeniden yapılandırma yoluna gittiler.  Ancak bu önlemler yetmedi.  Çünkü borç yükü o kadar arttı ki, halkın ödeme gücü azaldı. Nitekim bugüne geldiğimizde artık bu zincir kopma noktasına geldi.
Mahşerin dördüncü atlısı Hanehalkının borç stoku. Hanehalkınn borç stoku 2003 yılında 13,4 milyar TL, 2011 yılının Eylül ayına gelindiğinde 236,6 milyar TL’ye ulaştı. Halkın 9 yıllık AKP iktidarı döneminde toplam borç stoku % 765 arttı.
 
 
Borç stokunun büyümesi ile hanehalkının (ailelerin) ellerine geçen gelir içinde borçların payı da 2003’den 2011 yılının Eylül ayına kadar yüzde 596 oranında arttı. 2003 yılı sonunda Borç/Hanehalkı Geliri oranı yüzde 7,5 iken, 2011 yılının Eylül ayında bu oran yüzde 44,7’ye yükseldi.
Bu kaldırılması zor borç yüküne rağmen Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Cumartesi günü İstanbul YMMO’da yaptığı konuşmada hanehalkı borçu arttı, fakat faiz yükü azaldı diye adeta halkla dalga geçti.
Biz artık AKP bakanların hayal rakam üretme hızına yanıt vermekten bıktık, onlar hayali rakamlar üretmekten bıkmadı.
Bakanın bu savına da yanıt verelim. 2003 yılında faiz ödemelerinin hanehalkı gelirine oranı %2,1 iken, Eylül 2011’de oran %4,2 olmuş, yani tamı tamına %100 artmış.
Şu an Türkiye’nin içinde bulunduğu manzara şu, borç stoku yüksek, cari açık yüksek, faiz oranı yüksek ve hanehalkının borcu yüksek. Yani çok fazla risk var. Hükümet sepete çok fazla yumurta koydu ve sepet sallanıyor. Bu şu demek: Yumurtalar kırılmak üzere! Bunun sinyali enflasyonun yeniden dirilmesi, doların yüzde 30 değer kazanması ile gözüküyor.
Halkımızı uyarıyorum, daha fazla borçlanmasın, yapabiliyorsa tasarrufunu artırsın ve gelecek krize şimdiden hazırlanmak için kemerleri sıkmaya başlasınlar. Artık AKP’nin janjanlı paketi açılmış, gerçek ortaya çıkmıştır. Yapmamız gereken tek şey bu paketin içindeki evimizin dışına atmaktır.

Print Friendly, PDF & Email