Değerli Dostlarım,

Mübarek Ramazan ayının ardından Ramazan Bayramı’na kavuştuk. Umuyorum ki Ramazan’ın manevi iklimi, hem tek tek bireyleri hem de büyük Türk milletini daha iyiye, daha adile, daha güzele doğru yönlendirir. Bir ay boyunca birbirimize ve kendimize gösterdiğimiz özen, tüm yıla yayılır ve yaygınlaşır. Emin olun bunu başarabilirsek yani dinimizin özü olan “iyiliği, adaleti, dayanışmayı, iyi ve ahlaklı olmayı” hakim kılabilirsek erdemli, kamil ve hikmetli olmayı da başarmış oluruz.

Değerli Dostlarım,

Arka arkaya yapılan iki seçimin ardından Türkiye’de yeni bir durum ortaya çıktı. Cumhur İttifakının Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve Genel Seçimlerde kazandığı başarıların ardından Millet İttifakı’nda yaşanan sarsıntılara rağmen Yerel Seçimlerde elde edilen başarıyla beraber yeni bir aşamaya geçildi.

CHP’nin büyükşehirler başta olmak üzere kazandığı belediye sayısının fazlalığı ve yerel seçimlerdeki birinciliği, AKP’nin ikinci parti durumuna düşmesi, DEM partinin büyük şehirlerde seçmenler tarafından tercih edilmemesi, Yeniden Refah partisinin üçüncü parti oluşu gibi sonuçlar, Türk siyasetinde taşların yerinden oynadığını ve artık her günün yeni bir siyasi hamleye/karşı hamleye şahit olacağını gösteriyor.

Yerel Seçimleri tarihi bir başarı ile kazanan CHP için de yeni bir dönem başladı. Türkiye’nin dört bir yanında artık “sorumluluk makamında” CHP var. Demek oluyor ki artık halkın “çözüm beklediği” makamların pek çoğu CHP’lilerde ve Türkiye’nin birikmiş sorunlarına acil çözümler üretmek zorunluluğuyla karşı karşıyayız. Bu durumun pratik sonucu şu olmalı: CHP, olası bir erken seçim de dahil olmak üzere derhal “iktidar yürüyüşüne başlamalı” ve her anlamda çağın, demokrasinin, parti içi adaletin gereklerini yerine getirerek yenilenmeli ve tüzüğüyle, iyi yönetişim ilkeleriyle, 21.yüzyıla ışık tutacak programıyla diğer partilere ve tüm Türkiye’ye umut olmalıdır.

CHP; özellikle parti tüzüğünü, yönetmeliklerini, demokratik bir olgunlukla, anti-demokratik, tek adamcı maddelerinden temizler ve oy verenlerin, üyelerin söz hakkına sahip olduğu demokratik, katılımcı bir yönetim anlayışına kavuşursa, Türk milletinin desteğiyle, iktidar da olabilir.

Demek ki CHP, her zamankinden daha dikkatli olmalı, yeni seçmenler kazanırken şu ya da bu şekilde mutsuz olmuş, kırgınlık, küskünlük yaşamış CHP’lileri de yeniden mücadele saflarına çekecek formüller geliştirmelidir. Aksi her durumda bir yerden oy alınırken başka bir yerden oy kaybedilecek ve yeni zihinsel setler inşa edilmiş olacaktır.

Değerli Dostlarım,

Dünya zor bir değişim sürecinden geçiyor. Adı konulmamış III.Dünya Savaşı, her gün yeni bir aşamaya geçiyor. Özellikle içinde bulunduğumuz coğrafya adeta alevler içinde yanıyor. Suriye, yıllardır savaş içinde. Irak, milyonlarca insanın hayatını kaybettiği iç savaşlardan kurtulamadı. İran, Şiilerin olduğu her yerde etkinlik kurmak için silaha sarılmış durumda. Filistin ateşler içinde kaldı. Can Azerbaycan’ımız, öz toprağı Dağlık Karabağ’ı özgürleştirse de Ermenistan’ın Batı’nın desteğiyle sürekli sorun çıkardığı, silah yoluyla kazanım elde etmek istediği ortada. Rusya, Ukrayna’da sert bir mücadelenin içine girdi. Ukrayna’daki savaşın destekçisi olan Polonya ve Fransa gibi ülkeler kendi askerlerini de cepheye sürmeyi düşünüyorlar. Bunlar ve daha pek çoğu, ateşlerin yükseldiğini, kan ve gözyaşının yaygınlaşabileceğini gösteriyor.

Çok açık ve net ki böyle zamanlarda “devlet aklının” çok isabetli kararlar vermesi, doğru adımlar atması ve Türk milletinin çıkarlarına uygun hareket etmesi gerekir. Zira yanlış bir adım, tarihin akış yönünü tersine çevirebilir. Ne yazık ki iktidar bloğunun maceracı, kısa vadeci, kandırılmaya müsait yapısı hepimiz için büyük risk! Bu anlamda, iktidar bloğunun dengelenmeye, maceracılıktan uzak tutulmaya ve akl-ı selimde yürümesinin sağlanmasına ihtiyaç var. Muhalefet unsurları, bunu yapmanın yollarını inşa etmeli ve AKP’nin giderayak maceralara atılmasını Türk milleti adına engellemelidir. Şayet mevcut çatışmalara girmeden, ortaya çıkan fırsatları da değerlendirerek bu süreci atlatabilirsek kurulacak yeni dünya düzenindeki yerimiz çok daha sağlam olacaktır. Bu yüzden Türk milletinin küresel bir savaşın parçası olmak yerine barışta ısrar etmesi ve çağı yakalayacak adımlara odaklanması elzemdir. Türkiye, teknoloji başta olmak üzere “geleceği” yakalama şansına sahiptir. Türk milleti, üstün yeteneklerini kullanacağı ortama sahip olursa mucizeler yaratabilecek kadar da niteliklidir. CHP’nin de, muhalefette bile olsa, AKP’nin maceralara yelken açmasına engel olması, Türk milletinin güvenli limanlarda yol almasını sağlayacak adımları atması gerekir. Ortak aklı egemen kılarsak bu mümkündür. Daha iyi bir Türkiye de mümkündür.

Umuyorum ki Türk milletinin geleceği parlaktır. Siz Cumhuriyet çocuklarının kararlılığı ve azmi, Atatürk’ün manevi mirasına sahip çıkma iradesi, her şeyin üstündedir. Hepinizin Ramazan Bayramını bir kez daha kutluyorum. Ne mutlu Türk’üm diyene!

Dayanışma duygularımla,

Umut Oran

Print Friendly, PDF & Email