CHP’li Umut Oran, Anadolu’nun savunmasını nasıl yapacağını 7 bin yıldır bildiğini, AKP iktidarının ülke çıkarları için değil kendilerini yakın gördükleri “Siyasal İslamcı” grupları desteklemek için Libya’ya Türk askerini göndermek istediğini vurgulayarak, “Libya’ya asker göndermekle mavi vatanı savunmak aynı şey değildir. Türkiye, AKP’den kurtulduğu gün Akdeniz’in Türk Gölü olmasının önü açılacaktır” dedi.
Umut Oran, konuyla ilgili olarak bugün yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti:
Gelişmiş ülkelerin büyük bir hızla “yeni üretim süreçlerini” oluşturmaya çalıştığı, bölgesel ve küresel iktidar savaşlarının aralıksız olarak devam ettiği bir dönemde Türkiye’nin yönetici elitleri, ne yazık ki hayal aleminde yaşamaya ve Türk milletinin geleceğini tehlikeye atmaya devam etmektedir.
ABD Bilinçli Olarak Kaosa Sürüklüyor
Küresel egemenliğini kaybetmek istemeyen ABD; ekonomik olarak mücadele etmekte zorlandığı Çin’in ve askeri teknoloji alanında sıra dışı bir gelişme sağlayan Rusya’nın etki alanındaki ülkeleri bilinçli olarak kaosa sürükleyerek, rakiplerinin kendisini yakalamasına mâni olmaya çalışmaktadır.
Hayatın her alanında görülen değişimler, özellikle savaş olgusunu da değiştirmiştir ve geçmişte yaşananların aksine düzenli ordu birliklerinin geri planda kaldığı ama özel askeri şirketlerin, milis kuvvetlerin ve hatta terörist örgütlerin aktif olarak kullanıldığı yeni nesil savaş anlayışı egemen olmaya başlamıştır. Bugün; Ukrayna’dan Suriye’ye, Libya’dan Irak’a kadar yaşanan çatışmaların temel özellikleri de yeni nesil savaş kavramına uygundur.
İktidar Bloğu Hamasetle Mevzi Kazanılacağını Zannetmektedir
Ne yazık ki Türkiye’yi 18 yıldır yöneten iktidar bloğu değişen dünyayı anlamakta zorlanmaktadır. İktidar bloğu, savaşları silahların başlattığını ama ekonomilerin belirleyici olduğunu unutarak, iç politik hedeflere ulaşmak için, gerçeklerle bağdaşmayan hamasi bir dil kullanmanın yeterli olduğunu sanmaktadır. Oysa ayakları yere basmayan her askeri harekatın acı sonuçlarının olacağını tarih defalarca göstermiştir.
İktidarın son dönemde sürekli gündemde tuttuğu Libya’ya asker gönderme meselesi de hamasi bir söylem olmanın dışında anlam ifade etmemektedir, zira tarih de coğrafya da AKP söylemlerini yalanlamaktadır.
AKP, Türkiye’nin Milli Çıkarlarını Tehlikeye Atmaktadır
Kitleleri hamasetle susturmayı bir propaganda yöntemi olarak kabul eden AKP zihniyeti, Libya’ya asker gönderilmesi konusunu da bağlamından kopararak Türkiye’nin Akdeniz’deki çıkarlarını korumak için Libya’ya gidildiğini iddia etmektedir. Bu ilginç yaklaşımın merkezine ise Libya Ulusal Mutabakat Hükümetiyle imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” konulmaktadır. Çok açık ve nettir ki Türkiye’nin ve KKTC’nin Akdeniz’deki çıkarlarının savunulması ve Mavi Vatan’ın bedeli ne olursa olsun korunması Türk Milletinin ortak isteğidir. Ancak Türkiye’nin tüm haklarının Libya’ya asker göndermekle korunacağını iddia etmek Türkiye’nin “milli çıkarlarını” tehlikeye atmak demektir. Zira iktidarın söylemi kabul edilirse yani Türkiye’nin Akdeniz’deki çıkarları, Libya’yla yapılan anlaşmaya bağlıysa o halde Libya’da iktidarın değişmesi durumunda Türkiye’nin Akdeniz’deki tüm haklarını kaybedeceği varsayılıyor demektir, ki bu bakış açısı asla kabul edilmemelidir. Elbette konu AKP zihniyeti olunca, “Türk milli çıkarlarına aykırı” faaliyetlerin listesi kalabalıktır. Kıbrıs Rum Yönetimi’ni, Yunanistan’ı, İsrail’i ve Mısır’ı Türkiye karşıtı cephede birleşmeye teşvik ve yardım eden de AKP zihniyetinin “ideolojik” körlüğünden başka bir şey değildir. İktidar bloğu, uzun yıllardır yaptığı stratejik dış politika hataları sebebiyle Türkiye’yi çok zor durumlara sokmuştur ve sokmaya da devam etmektedir.
Türkiye, AKP’den Kurtulduğu Gün Akdeniz’in Türk Gölü Olmasının Önü Açılacaktır
Bugün gelinen noktada iktidar bloğu Türkiye’nin hak ve çıkarlarını savunmak için değil ideolojik olarak kendilerini yakın gördükleri “Siyasal İslamcı” grupları desteklemek için Libya’ya asker göndermek istemektedir. Zira Türkiye, Libya Ulusal Mutabakat Hükümetiyle anlaşma imzalamadan önce de Akdeniz’deki en büyük hak sahibi ülkeydi, anlaşmadan sonra da en büyük hak sahibi ülkedir. Yarınlarda Libya’da hangi hükümet hangi kararı alırsa alsın bu Türkiye’nin Akdeniz’deki “haklarını tartışma konusu haline getirmeyecektir.” Bu anlamda Türk askerinin Libya’da savaşmasına ihtiyaç yoktur. Zaten yapılan tüm açıklamalar da iktidar bloğunun “erken seçim” hazırlığında olduğunu ve hamasetle gerçeklerin üstünü örtmeye uğraştığını göstermektedir. Ülkenin tüm parasını betona gömen ve bir tane bile fabrika yapmayan AKP zihniyeti, kıt ekonomik kaynakları da maceracı dış politika eylemlerine harcamak istemektedir. Bu yanlış tutumu tersine çevirecek ve Akdeniz’i yeniden Türk Gölü haline getirecek ilk adımsa AKP zihniyetinden kurtulmak olacaktır.
Türk Milleti Vatan Savunmasını AKP’den Değil Atalarından Öğrenmiştir
En az 7.000 yıllık Türk yurdu olan Anadolu’nun savunmasının nasıl yapılacağı Türk Milletinin genetik kodlarında mevcuttur. Vatanımızdaki ve mavi vatanımızdaki hak ve çıkarlarımızın bedelini tarih boyunca toprağa düşen vatan evlatları fazlasıyla ödemiştir ve bu haklar tartışma konusu değildir. Türk milleti vatan savunmasını AKP zihniyeti ortaya çıkmadan binlerce yıl önce atalarından öğrenmiştir ve bugüne kadar da gereğini yapmıştır. Bu itibarla, Türk milletine düşen görev, kurtuluşun ve kuruluşun temel felsefesine uygun olarak, tam bağımsız Türkiye mücadelesine sahip çıkmak ve muasır medeniyetlerin ötesine geçme hedefine ara vermeden yürümektir. 3.Dünya savaşının yaşandığı bir dönemde maceracı AKP zihniyetinin Türk milletine ağır bedeller ödetmesine müsaade etmemek gerekir. Bugünün en vatansever tavrı; ekonomiyi büyütmek, eğitim sistemini modernleştirmek ve istihdamı arttırıcı politikalara öncelik vermektir. İdeolojik gerekçelerle Libya’ya asker göndermek vatanseverliğin ölçüsü değildir.
Libyaya-Asker-Gondermekle-Mavi-Vatani-Savunmak-Ayni-Sey-Degildir-002-1