İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin imzalanmasında, 2.Dünya Savaşı’ndan sonra devletlerin, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması konusunda birleşmesi etkili olmuştur.
Bu bildiri maddelerine göre; bütün insanlar özgür, onur ve hakları yönünden eşit doğarlar. Herkes ırk, dil, din, siyasal veya herhangi bir başka inanç, ulusal ya da toplumsal köken, varlık, doğuş ya da herhangi bir başka ayrım gözetilmeksizin bu bildiride açıklanan bütün haklardan ve özgürlüklerden yaralanabilir.
En başta yaşam ve özgürlük olmak üzere sağlık, eğitim, yiyecek, barınma ve toplumsal hizmetleri de içine alan, sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine kavuşma, yasanın koruyuculuğundan eşit olarak yararlanma, barışçıl amaçlar için toplanma, dernek kurma, evlenme, mülk edinme, çalışma, işini seçme özgürlüğü, din, vicdan, düşünce ve anlatma özgürlüğü bildirgeninin temellerini oluşturur.
Türkiye Cumhuriyeti de Birleşmiş Milletler çerçevesinde oluşturulan Temel İnsan Hakları Sözleşmelerinin tümüne taraftır. İnsan hakları bütün ülkelerin sorunudur. Bütün ülkelerin, bütün kuruluşların ve bütün insanların bu hakların korunması için işbirliği içinde olması gerekmektedir.
İnsan hakları bilincinin ve insan haklarının tam olarak benimsenmesi ve uygulanması için gerekli sorumluluk duygusunun toplumda ve bütün insanlarda yerleşmesi amacıyla bildirgenin kabul ediliş tarihi olan 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü insanlığa yakışır şekilde gözetmek ve hayata geçirmek konusunda üstümüze düşeni en iyi şekilde yerine getirmeliyiz.
Günümüzde kimin hangi diziyi izleyeceğine hatta kaç çocuk doğuracağına kadar topluma müdahale eden AKP’nin insan Hak ve Özgürlüklerini kısıtlayan her türlü baskıcı ve anti-demokratik yaptırımlarını ve dayatmalarını kınıyor, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin temellerini oluşturan tüm haklara kavuşacağımız yarınlar umuduyla vatandaşlarımızın ve tüm insanlığın kutluyorum.
Saygılarımla,
Umut Oran