TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim.
Umut ORAN
CHP İstanbul Milletvekili
23 Ekim 2011 günü, Van Şehir Merkezine 17 kilometre uzaklıktaki Tabanlı Köyü merkez üssü, 7.2 mw büyüklüğünde bir deprem yaşanmış, deprem sonucunda iki binin üzerinde bina yıkılmış veya hasar görmüş, 600’ün üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetmiş, binlerce vatandaşımız da yaralanmıştır. Bu depremin ertesinde, koordinasyon sorunları olduğu gözükmüş, yaşadıkları travmatik olay sebebiyle korku içerisinde bulunan vatandaşlarımız hasarlı binalara girmek istememiş, ortaya yoğun miktarda çadır ve geçici konut ihtiyacı çıkmış, süreç içerisinde kamu görevlileri halkı evlerine yönlendirmek istemiş, 9 Kasım 2011 tarihinde merkez üssü Van Edremit İlçesi olan, 5.6 şiddetindeki deprem yaşanmış, 17 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu kapsamda,
1- 28 Ekim 2011 tarihinde yapmış olduğunuz “Depremin tarihine baktığımız zaman herhangi bir bölgede büyük deprem olduğu zaman 6.5 şiddetinden büyük olduğu zaman bundan sonra burada artçı depremler olacak. En kısa mesafe 150 km’yi etkileyecek. Büyük depremin olduğu yerde bir daha deprem olmaz. Dünyada bunun bir örneği görülmemiştir. Bugün diyebilirim ki Van merkez ve Erciş en güvenilir bölgedir. Çünkü buradaki fay kırılmıştır, enerjisini boşaltmıştır. İlk 3 gün 6′ya yakın şiddetli deprem olabilir. Ondan sonra şiddeti azalır. 3 aya kadar bizim hissettiğimiz çok az ve hissetmediğimiz binlerce sarsıntı olur. Onun için burada özellikle ağır hasarlı binalara girilmesin. Yıkık binalara yaklaşılmasın. Bunun dışındaki binalara girilebilir”
açıklaması hangi bilimsel temellere ve görüşlere dayanmaktadır? Bu açıklama öncesinde bir uzman görüşü alınmış mıdır? Her ne kadar bu açıklamanın çarpıtıldığını ifade etmiş olsanız da açıklamada yer alan “Büyük depremin olduğu yerde bir daha deprem olmaz. Dünyada bunun bir örneği görülmemiştir. Bugün diyebilirim ki Van Merkez ve Erciş en güvenilir bölgedir” ifadesinin kamuoyunu yanıltıcı ve yeni acılara yol açabilecek unsurları barındığı tarafınızca da değerlendirilmekte midir?
2- Van gibi yapılaşmanın yoğun olduğu önemli bir şehrimizde, 7.2 şiddetinde yaşanan bir depremden sonra, kısa bir süre içerisinde sağlıklı bir hasar tespit çalışması yapılması mümkün müdür? Şayet böyle bir çalışmanın yapılması mümkün değilse, vatandaşları evlerine yöneltmeye yönelik yapılacak açıklamalar bir risk olarak değerlendirilemez mi? 2 Kasım 2011 tarihinde yapmış olduğunuz “‘Ben mühendisim, ‘bana güvenin, bu evde oturulur, çocukları çadırda hasta etmeyin, evlerinize taşının” açıklaması bu tip bir riski arttırmaz mı? Böyle bir riskin alınmasındaki temel sebep nedir?
3- Van’daki binaların hasar tespitinin uygun bilimsel yöntemlerle yapılmadığı, bu kadar konut yoğunluğunun olduğu bir bölgede 5 gün içerisinde az ve orta hasarlı binaların tespitinin yapılmasının mümkün olmadığı, tespit çalışmalarına yardım etmek isteyen mühendislerin ve Belediye Başkanlığı’nın taleplerinin merkezi idare tarafından reddedildiği, yerel belediye ile merkezi otorite arasında ciddi bir koordinasyonsuzluk olduğu değerlendirilmektedir. Bu siyasal temellere dayanan bir ayrımcılık değil midir? Bölge içerisindeki bütün kamu aktörlerinin birlikte çalışması gerekirken, yerel yönetimlerin dışarıda bırakılması, onların kapasite ve imkânlarının ikinci plana itilmesi demokratik bir anlayışla uyuşmakta mıdır? Birlik ve beraberliğin en üst düzeyde olması gereken bir zamanda bu tip bir ayrımcılığın yapılması doğru mudur?
4- Bölgede yaşayan kamu personelinin çalışma koşullarının asgari düzeyde olması, sağlıklı ve verimli bir yardım organizasyonun temel bileşenidir. Bu kapsamda, bölgeye intikal eden veya bölgede bulunan kamu personelinin bir çok eksikliği olduğu, barınma, banyo-tuvalet gibi asgari imkânlardan yoksun olduğu gözükmektedir. Kamu personelinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi için hangi çalışmalar yapılmıştır ve bu çalışmalar ne zaman sonuçlandırılacaktır?
5- Yurt dışından gelerek kurtarma faaliyetlerine katılan gönüllülerden Japon Doktor Atsushi Miyazaki de maalesef enkaz altında kalarak yaşamını yitirdi. Aynı şekilde kamuoyunu doğru bilgilendirmek için gece gündüz görev yapan DHA muhabirleri Cem Emir ve Sebahattin Yılmaz da benzeri biçimde enkaz altında yaşamlarını yitirerek görev şehidi oldular. Van ve Erciş’in yeniden inşası sırasında Atsushi Miyazaki’nin bir hastaneye, Cem Emir ve Sebahattin Yılmaz’ın ise şehirdeki uygun caddelere isimlerinin verilerek her üç ismi de unutulmaz kılmayı düşünüyor musunuz?
6- Gazeteciler 74 milyonu aydınlatmak için kamu adına gece gündüz mesai mefhumu olmadan görev yapan meslek grubu mensuplarıdır. Deprem gibi büyük doğal afetlerde basın mensuplarının görevlerini daha rahat yapabilmeleri için o bölgede prefabrik basın merkezi oluşturmayı planlıyor musunuz?

Print Friendly, PDF & Email