İstanbul Üniversitesi Genel Dahiliye Anabilim Dalı Başkanı babam Prof.Dr.Mehmet Oran’ı kaybetmemin üzerinden tam 18 yıl geçti. 10 Kasım 2001 günü, çok uzun süre devam eden yaşam mücadelesini noktalayan babam, arkasında kendisinden şifa bulan binlerce hastasını, yetiştirdiği sayısız öğrencisini, dostlarını ve ailesini bırakarak ebedi istirahatgahına gitti.

Babamın defalarca “Türkiye fırsatlar ülkesi ama bazıları için yaşamanın bedeli çok ağır!” dediğine şahit olmuştum. Ne acıdır ki, babam için de aynısı gerçekleşti ve doğal yollarla değil, bazı doktorların işgüzarlığı ve sorumsuzluğu yüzünden arka arkaya yapılan hatalarla bu dünyadan koparıldı.

Yaşamın ilginç tesadüflerinden biri olarak 10 Kasım 2001’de, fikri babam Atatürk’ün hayata veda ettiği günde, çok sevgili babamı toprağa verdim. Şimdi, Bolu’nun Karacaağaç köyünde, Nazım Hikmet’in “Vasiyet” şiirinde bahsettiği köy mezarlığına benzeyen tertemiz topraklarda, bir çınarın gölgesinde yatıyor.

Aradan geçen bunca yılın sonunda öğrendim ki, insan kaç yaşında olursa olsun “babasını özlermiş, babanın varlığı da her evlat için aslında büyük bir güçmüş.” Ben de babamı, her çocuk gibi özlüyorum ve bana öğrettikleri için ona her gün dualar ediyorum. Ancak babasız her çocuk gibi ben de yüreğimin tam ortasında oluşan o derin boşluğun hiç dolmayacağını biliyorum. 

Bugün, babamı kaybettiğim günün yıl dönümünde, başta vatan savunması sırasında Şehit düşen kahraman askerlerimizin çocukları olmak üzere, tüm babasız çocuklara sabırlar diliyorum. Umarım, her çocuk, babasıyla çok daha fazla vakit geçirir; umarım her baba, evladının yetişmesine daha uzun süre şahitlik edebilir.

umut oran

Print Friendly, PDF & Email