Anadolu’yu karış karış gezerek büyük Anadolu yürüyüşünü başlatan Umut Oran, 1 Şubat’ta Denizli’de CHP adaylarıyla çalışma yürüttü. Umut Oran’ın temasların ardından kaleme aldığı Denizli raporu şöyle:

DENİZLİ’DE HER TEKSTİLCİYİ KONKORDATOYU TADMAMALI

Anadolu kaplanı Denizli ekonomik kriz pençesinde!..

Denizli’ye değil Cezayir’e, Sırbistan’a tekstil desteği var!!

Sarayköy ilçe merkezi yazın toz-toprak, kışın çamur içinde, AKP’li belediye caddeleri bile yapamamış.

Türkiye’yi pençesine alan ve giderek ağırlaşan ekonomik kriz, Ege bölgesinin önemli sanayi merkezi ve Türkiye’nin “Anadolu Kaplanı” olarak anılan lokomotif illerinden biri olan Denizli’yi de derinden etkilemiş bulunuyor.

Denizli, büyük tarım ve turizm potansiyelinin, zengin mermer yataklarının yanı sıra 1980’lerden itibaren yakaladığı özellikle tekstilde olmak üzere sanayileşme ivmesiyle, Türkiye ekonomisinin dışa açılan en önemli kapılarından biri. Tüm ekonomik faaliyetlerde dünya ile rekabet edebilir hale gelen Denizli, özellikle dışa açık ve ihracata dayalı sanayileşmesi ile tekstil dışı sektörlerde de ön sıralara gelmiş bir il. Yem, ambalaj malzemeleri, emaye bakır tel, elektrolitik bakır mamulleri, gıda, tekstil sektörlerinde Denizli şirketleri, ülkenin en büyük şirketleri arasında yer alıyor. “Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu” çalışmasında Denizli her yıl en az 10 firma ile temsil ediliyor. Havlu ve bornoz üretiminde önemli bir merkez olan Denizli, bu alanda ülkenin yıllık ihracatının yaklaşık üçte birini karşılıyor, pamuklu tekstil alanında dünya başkenti olarak kabul görüyor. İç ve dış turizme on iki ay hizmet sunabilen Denizli, en çok turist çeken iller sıralamasında ilk 5’te yer alıyor.

Ancak tüm bu avantajlarına ve güçlü yanlarına rağmen Denizli ekonomisi, AKP iktidarının yanlış politikalarının bizi getirdiği açmazda, temel makro ekonomik dengelerdeki çarpıklaşmanın sonucu yaşanan ekonomik krizin pençesinde sarsılıyor.

Denizli firmaları bir bir konkordato ilan ediyor

Kurlar ve faizdeki yükseliş, enflasyonun azması, talep cephesindeki daralma, genel ekonomik yavaşlama gibi gelişmeler, ülke ihracatında ve ekonomisinde önemli bir yere sahip Denizli firmalarını da zora sokmuş bulunuyor.

Denizli’de mali yapısı bozularak yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlandığı için konkordato ilan eden firmalara her gün bir yenisi ekleniyor. Denizli’nin, binlerce işçi çalıştıran en köklü firmaları bir bir konkordato ilan ediyor. İşleri bozularak iflas aşamasına gelen şirketler içinde özellikle tekstil firmaları önemli bir yer tutuyor.

Tekstilin kalbi tekliyor!..

2000’li yıllarda Türk tekstili dünya ihracatında ilk 2-3’te iken AKP iktirlarının yanlış politikaları nedeniyle o zaman ilk 10’da bile olmayan Kamboçya, Bangladeş ve Vietnam gibi ülkelerin gerisine düşerek ilk 10’un son sıralarına geriledi.

Denizli, Türkiye’de tekstil sektörünün kalbi konumundaki bir il. Tekstil sektöründe yaşanan sıkıntılar Denizli ekonomisini olumsuz etkiliyor. Bu da ülke ekonomisine yansıyor. Tekstilin kalbi tekliyor.

Denizli özelinde bakıldığında, bölgesel teşvik uygulamalarının yol açtığı haksız rekabetin yatırımları komşu illere yönelttiği görülüyor. Denizli, illerin gelişmişlik düzeyine göre gruplandırıldığı çok bölgeli teşvik sisteminde 2’nci bölgede yer alıyor. Buna göre öngörülen teşviklerden yararlanabilmek için tekstilin aprelenmesi yatırımları için 10 Milyon TL, diğer yatırım konularında 2 Milyon TL asgari yatırım şartı bulunuyor. Bu da yatırımların, daha düşük asgari yatırım tutarı öngörülen ve daha cazip teşvik unsurlarından yararlandırılan 3., 4. Bölgeler kapsamındaki komşu illere kaymasına yol açıyor.

Denizli’de tekstil sektörünün kümelenmede geç kalması da sektörün kan kaybında büyük payı bulunuyor.

“Her tekstilciyi konkordatoyu tadacak”

Genel olarak bakıldığında iktidar aslında Denizlili sanayiciyi, tekstilciyi, yatırımcıyı cezalandırıyor. Denizli 2. Bölge teşviğini alırken, Sırbistan’a, Hırvatistan’a, Bosna Hersek’e 6. Bölge teşviği veriliyor. AKP daha önce Mısır ve Cezayir’e verdiği desteği şimdi Sırbistan’a vererek tekstilciyi oralarda yatırıma teşvik ediliyor. Yani bu hükümet yerli ve milli yatırıma karşı, Denizlili Tekstilciler “her testilci birg ün mutlaka konkordatoyu tadacak” deme noktasına gelmişler.

Tekstile yeni destekler şart

Avrupa Birliği, tekstilde üretimi destekleme kararı alırken, ABD de kendi sınırları içinde üretimi teşvik için her türlü radikal önlemler alıyor. Japonya, küresel ölçekte en çok tekstil makinesi alımı ve yatırımı yapan ülkeler arasına girdi. Bu nedenle Türk tekstil ve hazır giyim sektörü dünya pazarlarında, artık ucuz işçiliğe, düşük maliyete dayalı olarak kendisiyle rekabet eden bazı gelişmekte olan ülkelerin yanında artık yüksek teknolojiyle üretim için büyük bütçeleri tahsis eden gelişmiş ülkelerle de rekabet etmek zorunda kalıyor.

Son 10 yılda toplam 247.2 milyar dolarlık ihracat yapıp 134.7 milyar dolarlık dış ticaret fazlası sağlayan Türk tekstil ve hazır giyim sektörünün gücünü koruması ve küresel pazarlarda rekabet gücü olabilmesi için sektöre yönelik yeni desteklerin uygulamaya konulması gerekiyor. Hazır giyim Türkiye’nin en önemli, tek ve net ihracatçısıdır, yaklaşık 15 milyar dolar net döviz bırakmaktadır. Altın yumurtlayan tavuk olan hazır giyim ve tekstilin mutlaka doğru teşvirlerle desteklenmesi gerekmektedir.

İthal iplik yerli üretime darbe vuruyor!..

Türkiye’de iplik üretim kapasitesi çok yüksek olmasına rağmen pamuk ve suni sentetik iplik ithalatındaki artış, bu sektördeki fabrikalar kapanmasına yol açıyor. Kapanan fabrikalar da işsizlikteki artışa katkı yapıyor.

Türkiye’nin pamuk ipliği ithalatı 2017 yılında yüzde 21,4 oranında artarak 216 bin ton, suni sentetik devamsız liflerden iplik ithalatı ise yüzde 11,4 oranında artarak 209 bin tona ulaştı. Hemen her üründe ek vergi olmasına karşın pamuk ipliğinde uygulanmıyor.

Pakistan, Hindistan, Özbekistan ve Türkmenistan gibi ülkelerden Türkiye’ye çok ucuz fiyatlarla pamuk ipliği ve suni sentetik devamsız liflerden iplikler giriyor. Haksız rekabete karşı korunma önlemi olarak iplik ithalatına ek vergi getirilerek ithalatın baskılanması, yerli üretimin teşvik edilmesi gerekiyor.

Türkiye’nin pamuk üretimi geriliyor

Tekstilin önemli hammaddelerinden pamuk, dünyanın her yerinde yetişmiyor. Pamuğun yetişebildiği ülkelerden biri olan Türkiye’de ekim alanları 2000’den bu yana yüzde 36,4 küçüldü. 2001’de 1 milyon 295 bin ton olan yıllık pamuk üretimi de 1 milyon 260 bin tona düştü. Pamukta Hindistan, Çin, ABD, Pakistan, Brezilya ve Özbekistan’ın ardından en fazla üretimi yapan ülke olan Türkiye, bu konumunu giderek yitiriyor.

Öte yandan sentetik elyaflardan hammadde kullanımının, tekstil ve konfeksiyon imalatında payı artıyor. Bunun da etkisiyle Türkiye’de pamuk tüketiminin 2000-2017 döneminde yüzde 13 azaldığı görülüyor.

Pamukta denge tablosu

  2000/’01 2016/’17
Üretim (Ton) 1.295.066 1.260.000
Ekilen alan (Hektar) 654.177 416.010
Üretim kayıpları (Ton) 25.901 25.200
Arz=Kullanım (Ton) 1.435.423 1.234.885
Kullanılabilir üretim (Ton) 1.269.165 1.234.800
İthalat (Ton) 166.258 85
Yurt içi kullanım (Ton) 1.412.984 1.222.312
Tüketim (Ton) 1.318.480 1.147.612
Tohumluk kullanım (Ton) 27.387 16.640
Kayıplar (Ton) 67.117 58.060
İhracat (Ton) 22.439 12.559
Kişi başına tüketim (Kg) 19,7   14

Denizli’nin turizm potansiyeli değerlendirilemiyor

Antik çağlardan günümüze sağlık kenti misyonu üstlenen, doğal, tarihi, kültürel zenginlikleri ve geçmişten günümüze uzanan değerleri ile Denizli, turizm alanında da önemli bir potansiyele sahip…

Dünyada eşi benzeri olmayan pamuksu görüntüsüyle doğal bir mucize olan ve UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Pamukkale ve Hierapolis’in yanı sıra, 19 antik kente ev sahipliği yapan, oldukça zengin sağlık, termal, kültür ve inanç turizmi unsurları ile eko-turizm alternatifleri bulunan Denizli, görünen o ki turizm alanında sahip olduğu bu müthiş potansiyeli gerektiği gibi kullanamıyor.

İhracat ve turizm kenti olan Denizli’de havalimanı kentin 65 kilometre uzağında dağlık bölgede bulunuyor. Çardak Hava Alanının uluslararası tur operatörleri tarafından aktif olarak kullanılması ve turizm çeşitlendirme çalışmalarına devam edilmesi Denizli turizminin sürdürülebilirliği açısından büyük önem arz ediyor.

Termal imkânları yönüyle de oldukça önemli bir potansiyele sahip olan Denizli, bu alanda gerekli yatırımlar yapılmadığı için olması gereken yerde değil. Kleopatra’nın çamur banyosu yaptığı rivayet edilen ve 5.000 yıldır şifa kaynağı olan Karahayıt Kaplıcaları (Kırmızı Su) termal turizm açısından Denizli’nin önemli bir varlığı.

Denizli ayrıca Sarayköy Babacık Kaplıcası, Çizmeli (Yenice) Kaplıcaları, Beylerli Kaplıcaları; Sarayköy Tekkeköy Termal Çamurları, Gölemezli Çamur Kaplıcaları gibi birçok şifalı termal su ve çeşitli dertlere iyi gelen çamur varlığına sahip buluyor.

Meşhur Buldan dokuması, kestanesi, yayla turizmi, tarihi evleri ile ünlü Buldan ilçesinin, turizmde Eskişehir Odunpazarı’na alternatif olma şansı bulunuyor.

Denizli turizminde tanıtım ve organizasyon eksikliği en büyük sorunu oluşturuyor. Denizli’nin günübirlik turizmden uzun konaklamalı turistleri çeken bir yapıya geçmesi gerekiyor.

Turist sayısı

  Laodikya Pamukkale
2011 141.400 1.713.695
2012 70.958 1.612.723
2013 65.795 1.699.772
2014 54.589 1.875.000
2015 62.624 1.710.094
2016 34.660 980.000
2017 16.612 1.494.893

Denizli tarımında sorunlar bitmiyor

Sahip olduğu konum, iklimsel anlamda Ege, Akdeniz, kara iklimlerinin buluştuğu yer olması, bunun toprak yapısı ve ürün desenine etkisi ile Türkiye’nin önemli tarım merkezlerinden biri olan ve tarıma dayalı sanayi potansiyeli bulunan, 125 çeşit tarımsal ürünün üretiminin yapıldığı Denizli’de tarım sektörü de ciddi sorunlar yaşıyor.

  • Tarımda kullanılan ilaç, gübre, mazot gibi girdi maliyetlerinin aşırı yükselmesi, üretim maliyetlerini artırarak, ihracatta rekabet şansını düşürüyor.  
  • Şarap sektöründe ÖTV’nin yüksek oluşu, şaraplık üzüm üretiminde ve pazarlamasında sorunlara neden oluyor. Şaraptaki fahiş vergi, üzüm bağları ve şarapçılığı ile ünlü Denizli’de üreticinin en büyük derdi.
  • Denizli’de bağ yetiştiricileri arasında örgütlenme bulunmaması hem üretim hem pazarlama aşamasında üreticilerin aleyhinde olmaya devam ediyor. 
  • Denizli’de arazilerin parçalı ve küçük olması makineli tarımı güçleştiriyor, dolayısıyla da girdi maliyetlerini katlıyor.
  • Denizli’de üretim alanlarına yakın yeterli sayı ve kapasitede üzüm işleme ve depolama tesislerinin olmaması, kuru üzümde ise işleme ve depolama tesisinin hiç bulunmaması bağcılığı olumsuz yönde etkiliyor.
  • En kaliteli tütünün yetiştirildiği Denizli’de yakın zamana kadar çok sayıda çiftçi ailesi geçimini tütün ekiminden sağlıyordu. AKP döneminde Tekel’e bağlı sigara fabrikalarının kapatılması sonucunda ilde tütün ekimi ile uğraşan vatandaşlar geçinemedikleri için Büyükşehirlere göç etmek zorunda kaldı. Tütün üretiminde Türkiye’de 2. sırada yer alan Denizli’nin Tavas, Kale, Acıpayam, Beyağaç, Güney, Buldan, Bekilli başta olmak üzere 12 ilçesinde üretilen tütün; üreticinin emeğini karşılamıyor.
  • İl sınırları içindeki Baklan Ovası’nın sulamaya açılması ile alternatif ürün olarak giren çerezlik ayçiçeği ekim alanları son on yılda üç katına çıkmış. Ancak, bu alanların üst üste her yıl ekilmesi, toprak yapısının bozulmasına ve birçok bitkisel hastalığın ve parazitlerin ortaya çıkmasına yol açmış. Plansızlık yüzünden Baklan Ovası’nın ana sulama kaynağı olan Işıklı Gölü’nde tutulan su rezervi de ihtiyacı karşılayamaz hale gelmiş bulunuyor. Bu sorunun çözümü için acil önlem alınması gerekiyor.
  • Hükümet artık Sudan’a arazi kiralayıp yatırımcımızı oraya çağıracağına, Denizli’yi desteklemesini pamuk üretiminin artırılmasını teşvik etmesini bekliyoruz.

Sanayicinin en büyük sorunu lojistik…

  • Denizli sanayisinin lokomotifi tekstil sektörü. Bu sektörde de uzun yıllardır dünyanın en gelişmiş ülkelerine satılan bornoz, havlu gibi ürünler öne çıkıyor. Ancak bu ürünlerde zamanla Malezya, Pakistan, Hindistan, Kore gibi ülkelerin rekabetiyle karşı karşıya kalan Denizlili tekstilcinin ayakta kalabilmek için başvurduğu moda, marka ve inovasyon alanında gelebildiği nokta henüz istenilen düzeyde değil. Bu konuda devletin güçlü desteği gerekiyor.
  • Denizli sanayicinin en büyük sorunu lojistik. Dünyada gelişmiş ülkelerde sanayiciler hammaddesini ve ürünlerini ağırlıkla deniz veya tren yoluyla taşıyor. Bu imkanlara sahip olmayan, sadece kara yoluna bağımlı bulunan Denizlili sanayici, ihraç için limana erişmede sıkıntı yaşıyor. Sanayiciler haklı olarak, Denizli’ye demir yolunu çift hatlı olarak getirilmesini talep ediyor. Denizli’nin ihracat artışı ve büyüme performansının devam etmesi için lojistik sorununun çözülmesi mutlaka gerekiyor.
  • Son dönemde aşırı şekilde artan elektrik ve doğalgaz zamlarından dolayı sanayiciler kömür kullanımına yönelirken, Türkiye Kömür İşletmeleri’nin tahsis ettiği kömür miktarının ise sanayicilerin talebini karşılamaması sorun yaratıyor. 

31 Mart seçimleri hayati önemde!..

Türkiye’nin yerel yöneticilerini seçeceği 31 Mart seçimleri, ülkenin esenliği ve geleceği açısından hayati önemdedir.

  • Türkiye’yi keyfi tek adam yönetimi anlayışı ve uygulamalarından kurtarıp demokrasiye, hukuk devletine, güçler ayrılığı ilkesine geri döndürecek;
  • Etkili yapısal önlemlerle işsizliği, enflasyonu, yatırımsızlığı yenip ekonomik krizden çıkışı sağlayacak;
  • Rant ve talan ekonomisinden sanayisi, tarımı, turizmi ve diğer tüm sektörleriyle dengeli ve sağlıklı bir kalkınma sürecine sokacak;
  • Tutarlı, onurlu ve milli bir dış politika ile dünyada itibarı ve güveni sağlayacak olan CHP iktidarına giden yolda, 31 Mart yerel seçimleri bir kilometre taşı olacaktır.

Ülkemizin içine düşmüş olduğu bu açmazdan elbirliğiyle çıkmak, Mart’ın sonunu bahara çevirebilmek için; tüm yurttaşlarımızın bu bilinçle sandık başına gitmelerini

Print Friendly, PDF & Email