Değerli Dostlarım,

İnsanlık tarihi, aynı zamanda bir tür “umut” tarihidir. Büyük felaketler,büyük kıtlıklar yaşayan toplumlar; barış, huzur, bolluk ve bereketin bir şekilde geleceği düşüncesine tutunur ve o güzel günlere ulaşmak için çabalar. Gecenin en karanlık anındayken insan, günün doğacağına ve her yerin aydınlanacağına dair inancını büyütür.

Siyasette de benzer bir bakış açısı vardır. “Her şeyin yanlış” olduğunu gördüğünüz anda aslında “umudu” da yeşertmiş olursunuz; zira artık aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar almanın mümkün olmadığını bilirsiniz.

Günümüz Türkiye’sinin durumu da biraz buna benziyor. Pek çok şey yanlış yapılıyor, iktidarından muhalefetine kadar hemen her kurum “benzer ezberler” üzerinden yol yürümeye çalışıyorlar.

Üzücü olan şu ki içerdeki “bir grubun başka bir grubu yeniyor olması”, kendini muzaffer olarak gören tarafın “doğru olduğunu” tek başına göstermiyor. Olsa olsa “oyunu daha iyi oynadığını” gösteriyor. Zira Türkiye’de bir kayıkçı kavgası düzeni yaşanırken dünya çok hızlı şekilde değişiyor.

Dünyanın dört bir yanında üniversiteler, düşünce kuruluşları ve pek çok devlet kurumu sadece yarınları yakalamak için değil yarınları inşa etmek için de aralıksız çalışıyorlar.

Böyle bir devirde, Türkiye’de siyasetin “laf atma”, “sert açıklama yapma” yetersizliğine ve seviyesizliğine mahkum edilmiş olması gerçekten çok korkunç.

Artık gerçek fikirler üretmek yerine sosyal medya platformlarında “troll orduları” beslemenin daha kolay olduğunu düşünen bir anlayış hakim. Oysa aynı anda gençler işsizlikten kıvranıyor. İş bulmak, işçi olmak neredeyse lüks haline gelmiş; emeklilerin durumu perişan! Ekonomik sorunlar sebebiyle toplum uyuşturucuya, kumara ya da illegal yollardan para bulmaya yöneltiliyor. Neredeyse her evde ayrı bir dram var. 

Anadolu’yu karış karış dolaşan biri olarak söylüyorum: Türk milleti perişan!

Ancak tüm bunlara rağmen yine de umutsuz olamayız. Umutlu olmaya, bugüne kadar yapılamayan şeylerin gelecek yıllarda yapılacağına inanmaya mecburuz. Aksi halde karanlığın kör kuyularından çıkamayız.

Değerli Dostlarım,

Kendinizin kıymetini bilin, ailenize sarılın, umutlarınızı yaşatın ve en önemlisi Türk milletine güvenin. Zira her dönem, kendi kahramanlarını, kendi Mustafa Kemallerini de bağrında taşır. İnanıyorum ki yarınlar bizimdir.

Yeni yılınız kutlu olsun.

Dayanışma duygularımla,

Umut Oran