2015 Haziran seçimlerinden hemen önce dönemin CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’ı ve CHP kurumsal kimliğini hedef alan “Sümeyye Erdoğan’a Suikast” başlıklarıyla onlarca gazete ve haber sitesinde aynı anda gündeme sokulan ve linç kampanyasına dönüştürülen “kumpas”, aradan geçen 8 senenin sonunda bir kez daha çöktü. O dönem Recep Tayyip Erdoğan’a ilan-ı aşkı ile gündeme gelen ve AKP’nin MKYK üyesi Ethem Sancak’a ait olan Akşam ve Güneş Gazetelerinin Sorumlu Müdürü olarak görev yapan Mustafa Dolu isimli (sözde) gazeteci, yapılan yargılamanın ardından T.C. Bakırköy 2.Asliye Ceza Mahkemesi tarafından “suçlu” bulundu. Mahkeme, Mustafa Dolu’ya hakaret suçundan iki kez 1 yıl, 5 ay, 15 gün; iftira suçundan iki kez 1 yıl 3 ay hapis cezası verdi ve kararın basın yoluyla ilanına hükmetti.

Medya, iktidarın elinde silah olarak kullanıldı ve bu yolla itibar cellatlığına soyunuldu. “Sümeyye Erdoğan’a Suikast Yalanı” olarak bilinen kumpas da bu örneklerden biri oldu. Bugüne kadar iftiralar ve yalanlar için pek çok tazminat davası görülmüş ve çeşitli tazminat cezaları iftiracı gazetelere ödettirilmişti. Şimdi son olarak bu yayınlardan sorumlu Mustafa Dolu’nun “suçlu” bulunmasıyla “ilk mahkumiyet” kararı da verilmiş oldu.

Umut Oran’ı Bitirmek İstediler Ama Başaramadılar!

Konuyla ilgili açıklama yapan CHP’li Umut Oran: “Sekiz yıldır hukuk mücadelesi veriyorum. Yalanlara, iftiralara, kumpaslara karşı yılmadan direniyorum. Verilen mahkumiyet kararı, bana kurulan kumpasın bir kez daha tescil edilmesinden başka bir anlam taşımıyor. Büyük Türk milleti, ilk andan itibaren kumpası gördü ve benim yanımda yer aldı. Herkese teşekkür ederim. Ancak, aynı duyarlılığı partimizin bazı yönetim kadrolarında maalesef göremedim. Sanki CHP’ne karşı yapılan bu kumpası adeta yok saydılar, Umut Oran’a karşı yapılan bu linç girişimine adeta seyirci kaldılar. Umarım, bugün bu konuda herkes kendi özeleştirini yapar ve umarım Türkiye’de ‘kumpaslar devri’ artık sona erer.” dedi.

14 Mayıs’ın Anlamı Çok Büyük

Seçimlerin önemine de dikkat çeken Oran: “14 Mayıs seçimleri, bir son değil ama çok önemli bir eşik. Şayet bu eşiği aşabilirsek Türkiye’nin son 20 yılında kanıksanan ‘iftira, yalan, tetikçilik, kumpas, linç, küfür’ alışkanlığı da ortadan kalkacak. Kuyruklu yalanların açığa çıkarılması için 8 sene hukuk mücadelesi verilmek zorunda kalınmayacak. Normal, demokratik bir ülkede yaşam nasılsa Türkiye’de de öyle olacak. Hukuk herkesi koruyacak!” açıklamasında bulundu.

CHP’nin Kumpasçılarla Mücadele Edeceğine Eminim

Son 20 yılın en tipik özelliğinin “Kumpas” olduğuna dikkat çeken Oran: “2002 ile 2023 arasına ‘Kumpas Devri’ desek yanılmış olmayız. Bugün, Türkiye’de yaşanan her olumsuzluğun arkasında bir kumpas var. Kaset Kumpasları, Yandaş Medya Kumpasları, İtibar Kumpasları,… CHP’nin

15 Mayıs’tan itibaren ‘Kumpas Devrini’ sonlandıracak bir düzen kurması gerektiğine inanıyorum. Bu derece kirli bir dönemin tüm ‘kumpasçıları’ bulunmalı. Böylece başka masumların da yıllarını çalamazlar.” dedi. 

CHP seçmenine de seslenen Oran: “Haklı olarak CHP yönetimine kızgın, kırgın olan CHP’nin öz evlatlarına sesleniyorum: Cumhuriyet tarihimizin en karanlık devrini kapatmak üzere mücadele ediyoruz. Atatürk’ün en büyük eseri ve emaneti olan  Türkiye Cumhuriyetini ve Cumhuriyet Halk Partisini yaşatmak ve  hep birlikte muasır medeniyet çizgisinin ötesine çıkararak Türkiyemizi aydınlık günlere taşımak için Mustafa Kemal’in her bir askerine ihtiyacımız var. Her biriniz önemlisiniz. Dayanışma içinde 14 Mayısa sahip çıkmalıyız. Eşimiz / dostumuzla büyük bir çoğunlukla seçimleri kazanmayı görev saymalıyız açıklamasında bulundu.

Özel Teşekkür

8 yıl süren hukuki mücadelemde bana her zaman güvenen ve benim yanımda olan başta eşim Tuna Oran’a ve aileme, çalışma arkadaşlarıma ve bu hukuk mücadelem süresince bilgisiyle, tecrübesiyle, azimle beni savunan duayen hukukçu Av.Turgut Kazan, Av.Aslı Kazan ve Av.Serdar Laçin’e teşekkür ederim.

Ayrıca, 2015 yılında bu kumpas ve linç kampanyası başladığında yanımda olan ancak bugün aramızda olmayan Av.Haluk Pekşen (Rahmetle anıyorum) ve Pekşen Hukuk Bürosu’nun değerli Avukatlarına da teşekkürü borç bilirim.

Print Friendly, PDF & Email