Türkiye Cumhuriyeti’nin 100.kuruluş yılında, ülkeyi kimin yöneteceğine karar verilecek seçimlere çok az süre kalmışken, muhalefet bloğunda  “tehlikeli bir iyimserlik” havası görülmektedir. Mevcut ekonomik sorunların ve iktidar bloğunun yıpranmışlığının “otomatik olarak seçim kazandıracağı” düşüncesine dayanan bu bakış açısı, mutlak doğru değildir. Hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de hiç bir süreç, “tek gerekçeye” dayalı olarak açıklanamaz. Özellikle CHP’nin, “fazla iyimserlikten” bir an evvel çıkarak, CHP tabanının beklentilerine cevap vermesi ve tabanın/örgütün iradesini göz önüne alarak “liste yapması” gerekmektedir. CHP tabanı, 21 yıllık AKP döneminde “ödediği sayısız bedelin” üstüne, bir kez de, “listeler üzerinden” bedel ödemeye zorlanmamalıdır. Yıllardan beri “kan kusup kızılcık şerbeti” diyen CHP’lilere “bu sefer de karşılıksız fedakarlık yap” denmemelidir. Anadolu’nun unutulmuş köşelerindeki CHP’lilerle yanyana olan bir siyasetçi olarak hatırlatıyorum: “Seçimin anahtarı CHP örgütlerinde ve seçmen tabanındadır. CHP’lileri küstürecek adımlar atılması halinde, sadece Milletvekili seçimleri değil, Cumhurbaşkanlığı seçimi de zora girecektir!”

CHP Tabanı “Türkiye’nin Zencisi” Olmaktan Bıktı!

AKP’nin iktidara geldiği günden beri, önce liberallerle, ardından Gülencilerle ve “açılım döneminde” de Kürtçülerle el ele vererek CHP’lilerin tamamını ötekileştirmiş ve hayatın her alanında “düşman hukukuna” maruz bırakmıştır. Kamuda çalışan CHP’li ailelerin mensupları hak ettikleri halde görevlerinde yükseltilmemiş, ünvan almaları engellenmiş, yurtdışı görevlere gitmelerine mani olunmuş ve sistematik “mobbing”e maruz bırakılmışlardır. KPSS’ye dayalı olarak açılan kamu sınavlarının neredeyse tamamında CHP’li “olduğu düşünülen” on binlerce genç, “mülakat adı altında” elenmiş, aldıkları puanlara rağmen işsizliğe mahkum edilmişlerdir. Belediyeler, CHP’li ailelerin çocukları için “yasaklı bölge” haline getirilirken, yüzbinlerce üniversite mezunu, açlığa, işsizliğe, yalnızlığa ve yok oluşa terk edilmiştir. Bugün 81 ilin, 960 ilçesinin her birinde “Türkiye’nin zencisi” olarak yaşamaya mahkum edilen binlerce CHP’li aileye mensup genç vardır. Bu insanlar, yıllardır işsizdir; evlenmeleri, aile kurmaları mümkün değildir; en kötüsü geleceğe dair umutları yıkılmıştır. İşte bu çocuklar ve aileleri “Türkiye’nin zencisi” olmaktan bıkmış insanlar olarak iktidarın değişmesini istemektedir ancak ne ad altında olursa olsun “kendilerine zenci muamelesi” yapacak başka bir iktidarı da istememektedir. Her “mahalleden” oy alma iddiasıyla yola çıkanların, “Türkiye’nin zencisi” olan bu insanların “oylarını almak için de aktif bir tutum sergilenmesi” gerektiğini bilmeleri gerekir.

Yeni Küskünler Yaratacak “Zorlama Listeler” Tehlikesi Büyüyor!

14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimlerinin ne kadar kritik olduğu açıktır. Türkiye’de yaşayan her bir birey, seçimin öneminin farkındadır. Ancak 21 yıllık AKP iktidarında “bu en kritik seçim” söyleminin neredeyse her seçimde kullanıldığını da herkes bilmektedir. Artık sadece “AKP gelir ha!” denilerek ikna edilecek bir örgüt/taban yoktur. 21 yılda sıtmanın her türünü yaşamış, ölümün bir santimetre uzağında hayata tutunmaya alışmış CHP’lilere, “Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek!” olasılık dairesinde değildir. CHP’den ayrılarak asla iktidara gelmesi ya da baraj aşması mümkün olmayan başka partiler kuran ya da başka küçük partilerde siyaset yapmaya başlayanların sayısal yükselişi buna en büyük örnektir. Artık insanlar, “AKP gelir ha!” denilerek ikna edilecek noktayı geçmiştir. CHP tabanı, fedakar örgüt emekçileri elbette iktidarın değişmesini istemektedir ancak iktidar değişirken “kendisini yok sayacak” bir seçeneğin gelmesine de karşıdır. Her seçim döneminde özensizce hazırlanan ve CHP tabanının hassasiyetlerini yok sayan “milletvekili listelerinin” bir kez daha ortaya çıkması, çok partili dönemin “en sürpriz seçim sonucunu” doğurabilecek noktadadır. CHP’liler, partinin öz evlatlarının yani kendilerinin “yok sayılmasına” rıza göstermeyecektir. Bu anlamda “zorlama listeler” oluşturulursa “yeni ve devasa bir küskünler ordusu” oluşacağını ve tabandan küçük partilere doğru oy akışının gerçekleşeceğini tahmin etmek zor değildir.

CHP’liler “Öz Evlatlarıyla” Zafere Yürümek İstiyor

Cumhuriyet’in 100.yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün iki büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhuriyet Halk Partisi, kritik bir dönemeçten geçmektedir. Her yaştan Cumhuriyet çocuğu, büyük bir kararlılıkla “mücadele saflarındadır.” Ve en büyük beklentileri, tüm ömürlerini uğruna feda ettikleri partilerinin, “kendi öz evlatlarına” sahip çıkması ve zaferi onlarla birlikte inşa etmesidir. CHP’liler, listelerde “dolgu malzemesi” olmak ya da başka küçük partileri Meclise taşımak için “sonsuz bir fedakarlık” zincirinde halka olmak istememektedir. CHP tabanı, 21 yılda sayısız kere “fedakarlık yapmıştır.” Ancak bu derece fedakarlığın “kimliksizleşmeye” sebep olduğunu da görmektedir. 14 Mayıs seçimlerinde “yeniden fedakarlık” listeleri değil, “hakkaniyete ve liyakata” uygun öz evlatlarıyla dolu, “vefalı listeleri” görmek istemektedir. Zaferin başka yolu yoktur. Şüphesiz ki Cumhuriyet çocukları “zaferi kazandıracak” olandır. 

Print Friendly, PDF & Email