Cumhuriyetimizin 99.yılını yaşadığımız bugün, Atatürk’ün en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti ve büyük emaneti Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili pek çok olumsuz cümle kurmak, “karşı devrimcilerin” zafer kazandığını iddia etmek ya da “bu iş bitti” deyip kenara çekilmek mümkündür. Ancak tüm bu fikirler doğru  bile olsa, gelinen noktada, Cumhuriyet çocuklarına hiçbir faydası yoktur. Zira yaşanan olumsuzluklara herkes şahittir, herkes son 20 yıldaki değişimleri görmüştür ve herkes gidişatın ne kadar yıkıcı ve karanlık bir noktaya doğru olduğunu görmektedir.

Tüm hayatını büyük önderimiz Atatürk’ün fikirleri doğrultusunda mücadeleye vakfetmiş bir dostunuz olarak, ben de yaşananların ne kadar ağır olduğunu, Cumhuriyet çocuklarının ne kadar büyük bedeller ödediklerini ve hatta muhalif kesimlerin adeta nefessiz kaldıklarını biliyorum. Ancak tüm bunlara rağmen, olumsuzluklardan bahsetmek ve sanki 100.yılında Cumhuriyetimizden geriye hiç bir şey kalmayacakmış gibi karamsar cümleler kurmak istemiyorum. Tam tersine ben hala, büyük Türk milletinin son sözlerini söylemediğini ve “herkesin her şey bitti” dediği bir anda yeni bir başlangıcın geleceğine inanıyorum.

Biliyorum ki, bu sözlerin gerçek olamayacak kadar iyimser olduğunu düşünen dostlarım var aranızda, ama inanın bana, 1919’da Samsun’a doğru yola çıkan bir avuç vatanseverin durumundan daha kötü durumda değiliz. Hatta onlarla ve o günlerle kıyaslandığında devrimci bir mücadele yürütmek için ihtiyaç duyduğumuz her şeye sahip olduğumuzu göreceksiniz.

Anadolunun her karış toprağını aralıksız olarak ziyaret eden, en ücra köylere bile uğrayan bir evladınız olarak söylüyorum: büyük Türk milleti, ihtiyaç duyduğumuz “umudu” hala yüreğinde barındırıyor. Edirne’den Hakkari’ye kadar her adımda, Cumhuriyetimize omuz verecek nice Tıbbiyeli Hikmetler, nice Halideler, nice Gördesli Makbuleler var. Onlar da sizler gibi, Cumhuriyetimizi ilelebet payidar kılacak bir kutlu yürüyüşün parçası olmak için hazır ve kararlı bir şekilde bekliyorlar.

Karanlığın en yoğun olduğu anlar, tıpkı 19 Mayıs 1919’dan önce olduğu gibi, aydınlığa en yakın zamanlar da olabilir. Şayet, bugün de, tüm unvanlarından Mustafa Kemal gibi vazgeçip, Türk milletinin emrine girecek Cumhuriyet çocukları varsa emin olun bu topraklarda umut da vardır. Cumhuriyetimizin cenaze namazına durmayı hayal edenler varsa onlardan kat kat fazla ve kararlı vatan evlatları da her köşede mücadele saflarına katılmak için hazırdır.

Zira Cumhuriyet gençleri, herşeye rağmen yetişmiştir. 1919’da, 1920’de, 1923’de ekilen çınarlar bugün gencecik fidanlardan oluşan bir özgürlük ormanına can vermiştir. 

Gün, o gençlere güvenme, 

Gün, o gençlerden ilham alma,

Gün, o gençleri mücadelenin en ön saflarına katma,

Ve gün, o gençlerle Cumhuriyeti yeniden Atatürk rotasına sokma günüdür!

Biliyorum, her yaştan Cumhuriyet çocuğu, her yaşında “Atatürk’ün gencidir.”

Bursa Nutku’yla kendisine verilen görevi anlayan 18 yaşındaki vatan evladı da gençtir, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” diyerek Gençliğe Hitabeyi okuyan 80 yaşındaki vatan evladı da gençtir. 

Büyük Türk devrimi de 1919’dan itibaren nasıl her yaştan gençle başarıya ulaştırıldıysa bugün de yeniden devrim rotasına aynı gençlerin bugünkü kuşakları tarafından ulaştırılacaktır.

O halde, durun ve ruhunuzdaki tüm karamsarlıklardan arının.

Sizlere söz veriyorum! Cumhuriyetimizi ilelebet payidar kılma mücadelemiz bitmedi; bitmeyecek!

Ben, sizlerle sonuna kadar yol yürüyüp, kutlu zaferi de sizlerle beraber kucaklayacağıma inanıyorum. 

Sizin de benimle aynı düşüncede olduğunuzu ve sesime ses vereceğinizi biliyorum.

Yolumuz açık olsun!

Dayanışma duygularımla,

Print Friendly, PDF & Email