Türk milleti olarak çok büyük sıkıntılar yaşadığımız bu günlerde, biliyorum ki umut dolu sözler söylemek, geleceğin bugünden daha iyi olacağına inanmak oldukça zor. Hatta tam aksine, popüler bir ifadeyle “kötü günler geride kaldı, şimdi daha kötü günler geliyor” diyenlerin sayısı hızla artıyor. Ne yazık ki, kötümser bir bakış açısına sahip olmak için şartlar da çok müsait durumda. 

Dünyanın pek çok yerinde krizler olduğu muhakkak ancak 20 yıldır ülkeyi yöneten iktidar bloğunun hatalı tercihlerinden kaynaklanan sorunlarımız da çok fazla. İktidarın aklı ve bilimi reddederek, toplumu atomlarına kadar kutuplaştırarak, sürekli iç ve dış düşman edebiyatı yaparak sorumluluğu başkalarına atmayı siyaset sanması büyük problemler yaratıyor. Kendinden olmayan herkesi “ötekileştiren, düşmanlaştıran” bu bakış açısı sebebiyle en basit konular bile derinlemesine konuşulamıyor. Böylece “siyasetin sorunlarını çözmesini bekleyen” her partiden milyonlarca insan sürekli hayal kırıklığına mahkum oluyorlar.

Anadolu’yu sürekli dolaşan, halkın sorunlarını dinleyen bir siyasetçi olarak, açıkça söylemek isterim ki, Türk milleti çok büyük sıkıntılar yaşıyor ancak sonu gelmeyen manipülasyonlar ve medya propagandası sebebiyle konuları birbirine karıştırıyor. 

Bu yüzden, muhalefet unsurlarının en küçük yerleşim biriminden başlayarak mahalle mahalle, köy köy, sokak sokak örgütlenmesi, hayatın içinde olması ve kendi propaganda ağına sahip olması büyük bir zorunluluk haline geliyor. Medya üzerinden yürütülen kara propaganda faaliyetlerine karşı “yüz yüze” örgütlenme zorunluluğu ortaya çıkıyor. Açıkçası, benim de beklentim bu yönde. Tüm muhalefet partilerinin, büyük bir seferberlikle toplumu örgütlemesi gerektiğine, bunu da sokakta yapması gerektiğine inanıyorum. Zorbalığın bu derece görünür olduğu bir dönemde sıradan insanların da siyasi partilerde örgütlenerek kendilerini “güçlü hissedebileceğine” ve bu düzeni değiştirme iradesi göstereceğine inanıyorum. 

Biliyorum ki, dünyanın ve Türkiye’nin değişim hızı çok yüksek ve her gün yeni sorunlar ortaya çıkıyor. Ancak hiç bir şey için de geç değil. Hala bu topraklar, pırıl pırıl kadınlar ve erkekler yetiştiriyor. Hala Edirne’den Hakkari’ye kadar vatan evlatları mucizeler yaratabiliyor. Her türlü baskıya rağmen hala Cumhuriyet çocukları boyun eğmeden, Mustafa Kemal’in aydınlık yolunda yürümeye devam ediyor. 

İşte bunlar hepimize umut vermeli. Tüm olumsuzlukları ortadan kaldıracak olan kudretin bizde, yani Türk milletinde olduğu görülmeli. Bunu yapabilirsek göreceksiniz ki, imkansız denen değişimler birkaç  günde yaşanacak. Çocukların yüzü gülecek ve bahar gelecek tüm Anadolu’ya. Hatta yeterince mücadele edersek “muasır medeniyetlerin ötesine” bile geçeceğiz hep beraber. Gelecek nesillerin gurur duyacakları bir toplumsal, siyasal, ekonomik düzen yaratacağız el birliğiyle.

Kurban Bayramına bu duygularla ve umutla giriyorum. Siz her yaştan Cumhuriyet çocuğunun, bayramın özü olan, yardımlaşmanın ve paylaşmanın güzelliğini doya doya yaşamasını diliyorum. 

Dayanışma duygularımla, 

Umut Oran

Print Friendly, PDF & Email