Bundan tam 102 yıl önce, 4 Eylül 1919’da Sivas’ta Mustafa Kemal önderliğinde toplanan Türk milletinin temsilcileri, işgal altında kalmış vatanın ve milletin özgürlüğü ve bağımsızlığı için bir araya geldiler. Aynı zamanda bir kurtuluş manifestosu hazırlayan ve Temsil Heyetini oluşturanlar, tüm dünyaya “Türklerin gerçek temsilcisinin Kuvayi Milliyeciler” olduğunu haykırdıkları gibi yurdun dört bir yanındaki Milli Cemiyetleri de “Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti” adı altında birleştirmiş oldular. Sivas’ta bir araya gelenler, aynı zamanda gelecekte Halk Fırkası ve Cumhuriyet Halk Partisi adlarını alacak olan partinin de “ilk kurultayını” icra etmiş oldular.

Bu anlamda Sivas Kongresini, mensubu olduğum büyük Cumhuriyetçi ailenin, kuruluş günü olması sebebiyle çok önemsiyorum. Zira 4 Eylül 1919’un Cumhuriyet Halk Partisi’nin “sonsuza kadar sahip çıkacağı kimliğini de oluşturduğunu” düşünüyorum. 

Gerçekten de CHP;

-Anadolu’nun ve Rumeli’nin dört bir yanındaki özgürlük ve bağımsızlık sevdalılarının partisidir ve öyle kalacaktır. 

-CHP, manda ve himayeyi reddedenlerin yuvasıdır ve öyle kalacaktır. 

-CHP, millet iradesinin üzerinde hiç bir otorite tanımayanların otağıdır ve öyle kalacaktır.

-CHP, vatanın ve milletin maruz kaldığı her türlü zulme en gür sesle başkaldıranların partisidir ve öyle kalacaktır.

-Ve hepsinden öte CHP: Mustafa Kemal Atatürk’ün ve eşsiz Türk Devriminin kurucu partisidir ve hep öyle kalacaktır.

Ancak biliyorum ki, aradan geçen 102 yılda, dahili ve harici bedhahların sürekli saldırıları sebebiyle CHP’de siyaset yapan ama asla CHP geleneğini anlamayan kişiler yönetim kadrolarında yer bulabilmişler ve gerçek CHP’lilere parmak sallayarak CHP’yi tarihinden ve gerçeklerinden uzaklaştırmak için uğraşmışlardır. Bu konuda belli ölçülerde başarı sağladıklarını da Anadolu’nun dört bir yanındaki gerçek CHP’lilerin kırgınlıklarına bakarak anlamak mümkündür. Hatta ve hatta hızını alamayarak tıpkı Cumhuriyet düşmanlarının iddia ettikleri gibi yüzleşilmesi gereken bir “CEHAPE Zihniyeti” olduğunu varsayanlar da görülmüştür. Fakat bilinmelidir ki CHP’nin tarihi özgürlüğün, bağımsızlık aşkının, eşitliğin, adaletin, ortak aklın ve bilimin tarihidir. Biz Cumhuriyet çocukları için, CHP’nin kurulduğu gün olan 4 Eylül 1919’dan bugüne kadar geçen sürede “utanç duyacağı” hiçbir an yoktur. CHP tarihi şan ve şerefle doludur.

Öte yandan Cumhuriyetimizin, özellikle son 20 yılda, çok ciddi mevzi kaybettiği ortadadır. Artık elimizde bir şey kalıp kalmadığı da tartışmalı hale gelmiştir. Ancak emin olduğum tek şey: On milyonlarca Cumhuriyet çocuğunun Mustafa Kemal Atatürk’e ve onun 2 büyük emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne olan inancıdır. Bu inanç beni ve benimle beraber yol yürüyen tüm dava arkadaşlarımı yarınlara dair ümitvar kılmaktadır. Türkiye’yi her anlamda 4 Eylül 1919 ruhuna taşımak ve yeniden muasır medeniyetlerin ötesine geçme hedefine uygun olarak yol almak için gerekli kararlılık yurdun dört bir yanındaki vatan evladının yüreğinde vardır. Bana düşen görev de, o milyonların sesi olarak bu kutlu davada yürümek ve CHP’yi tek başına iktidara taşıyacak kurumsal değişimleri yapmak olacaktır. 

İnanıyorum ki, 4 Eylülleri yeniden bayram günleri haline getireceğimiz günler gelecektir. Cumhuriyet Halk Partisi ve Cumhuriyet Halk Partililer kimsesiz değildir! Zira savaş meydanlarında kurduğumuz Cumhuriyet ve yaklaşık 100 yıllık manevi birikimimiz en kıymetli hazinemizdir.

4 Eylül 1919’un yani Cumhuriyet Halk Partisi’nin 102. kuruluş yıldönümünün yepyeni zaferler için başlangıç olmasını ve Altı Oklu devrim bayrağının yeniden en yükseğe ulaşmasını diliyorum.

Tüm Cumhuriyet çocuklarının 4 Eylül kuruluş gününü kutluyorum.

Dayanışma duygularımla,

Umut Oran

Print Friendly, PDF & Email