Covid-19 pandemiyle mücadelenin 2’nci dalgası yaşanırken, Kışın ortasındaki Bodrum, yağmurla selle uğraşırken dünyanın en güzel 10 sahilinden biri olarak gösterilen, Ortakent Yahşi’de deniz kenarına dini amaçlar için kullanılmak üzere bir külliye inşaatı başlatıldı.Aslında hikaye 2015’lere kadar uzanıyor. O tarihte dini amaçlı tesis inşaatı yapılması, Bodrum Belediye Meclisi tarafından red edilmiş, Bodrum halkı ayaklanmış, gösteriler yaparak isyan etmiş ve konu yargıya taşınmıştı.

Bunun üzerine ben de Diyanet İşleri Başkanlığı’na 2 soru önergesi vermiştim ve sorularım tam cevaplanmamış olmakla beraber bir yanıt gelmişti.Hatta müteahhit firma da bana e-posta göndererek bu gibi konularla neden ilgilenildiğini merak ettiklerini bildirmişti!

Yükselen kamuoyu ilgisi ve tepkisi sebebiyle konu 2016’dan beri durmuştu. Muhtemelen devam eden yargı sürecinin tamamlanması bekleniyordu ama bu hafta yeni bir gelişme yaşandı ve buldozerler araziye girerek çalışmaya başladılar. Haberi duyunca çok üzüldüm zira pandemi tüm insanlığın canını yakarken ülkemizde her gün yüzlerce insanımız can verirken, kış günü bu işgüzarlık da neyin nesiydi? Millet can derdinde, sağlığı için covid-19 pandemisiyle mücadele ederken üstelik, nüfusu yaz aylarında 1 milyonu bulan Bodrum’da acil ihtiyaç olunan Devlet Hastanesi inşaatı yıllardır tamamlanmayı beklerken ve birçok altyapı yatırımı eksikliği (özellikle yağış ve sele karşı) mevcutken Akp iktidarı, devletin ve milletin kaynaklarının yanlış zamanda, yanlış mekanda, yanlış projelere harcanmasına, çarçur olmasına sessiz kalıyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı da 2016 yılında “başkanlığımızın söz konusu tesisleri inşa etmekle ilgili bir görevi bulunmamaktadır” şeklinde bir yazı ile soru önergeme cevap vermesine rağmen söz konusu yerde tabelası hala duruyor. İnşaat konusu yargıya intikal etmiş olan, Danıştayın kararı beklenen bu inşaatı ve projeyi DİB ya da Diyanet Vakfı’nın desteklediği anlaşılıyor.

Dünyanın sayılı plajlarından (Camel Beach) biri olan yazlık bu tatil bölgesinde, bu tür bir külliyenin yapılmaması gerektiğiyle ilgili yetkililerin acilen söz konusu inşaatı durdurmaları ve en azından Danıştay kararını beklemeleri gerekiyor. Hatta böyle bir yere ihtiyaç olup olmadığıyla ilgili kent sakinleriyle bir referandum yapılarak görüşlerinin alınması da bir seçenek olarak ortada duruyor. Bu anlamda bir kez daha tüm kamuoyunu doğaya ve turizme zarar verecek olan ve yerel yönetimin ve halkın karşı olduğu bu yanlış projeye karşı duyarlı olmaya ve konuyu takip etmeye çağırıyorum.

Dayanışma duygularımla,

Print Friendly, PDF & Email