Tarih yazan, devlet kuran, demokrasiyi inşa eden geleneğin adı olan Cumhuriyet Halk Partisi, tam 41 yıl önce bugün, 23.Olağan Kurultayında, Sosyalist Enternasyonal’e üyelik başvurusu yapma kararı aldı. Adalet Partisi’nin ve bilumum anti-komünistin “Ortanın solu, Moskof’un yolu!” tekerlemesine rağmen o gün Sosyalist Enternasyonal’e üyelik başvurusu yapanlar Türkiye’nin, dünya milletler ailesinin “eşit ve etkin” üyelerinden biri olduğuna inanıyorlardı. Bu inancın yansıması, Ecevit’in kurultaya sunduğu önergede “Enternasyonal üyeliği dünyada hakça ve barışçı bir düzen kurulmasına katkımızı da kolaylaştıracaktır.” cümlesiyle yer buldu. Bu kısacık cümle, Cumhuriyet Halk Partisi’nin örgütüne, tarihine ve gücüne olan inancının apaçık göstergesiydi. CHP, sadece Türkiye’de değil dünyada da “hakça ve barışçı bir düzen” kurulmasında kendisini sorumlu görüyordu.

Ne mutlu bizlere ki aradan geçen 41 yıllık süre zarfında Cumhuriyet Halk Partililerin hakça ve barışçı bir düzen kurma ideallerinde herhangi bir geri adım yoktur. CHP, özellikle iktidar bloğunun dünyanın her köşesinde yarattığı “Türkiye karşıtlığına” rağmen, geçen her yılla beraber Sosyalist Enternasyonal’deki etkinliğini de arttırmayı başarmıştır. Bizler de, Cumhuriyet Halk Partililerin enternasyonaldeki bugünkü temsilcileri olarak, uluslararası dayanışmaya ve işbirliğine verdiğimiz öneme paralel olarak gerek Enternasyonal toplantılarında gerekse de ikili görüşmelerde “Türkiye’nin ulusal çıkarları” için mücadele etmeye ve Sosyal Demokratların küresel çapta “iktidara gelmesi” için yol gösterici olmaya devam ediyoruz.

Ancak bilinmelidir ki uluslararası mücadele her zamankinden daha zordur. Zira tüm kavramlar birbirine karıştırılmış, neo-liberal saldırı karşısında tüm fikirler birbirine yaklaştırılmıştır. Özellikle Almanya’da yapılan son seçimlerde görüldüğü gibi, Avrupa’daki bazı sosyal demokrat partiler bile “fikri köklerine aykırı olarak yabancı düşmanlığına, neo-liberal dayatmalara ve nefret söylemine” kendilerini kaptırmıştır. Oysa popülizmin ve her anlamda şiddetin egemen kılındığı bir dönemde kendi özgün fikirlerine dayanmadan gündelik çıkarlar uğruna siyaset yapanların ulaşabilecekleri bir başarı yoktur. Dünyanın neresinde olursa olsun, tüm sosyal demokrat partiler “yeni bir söz söylemek ve yeni bir yol bulmak” konusunda daha fazla düşünmeli ve “daha adil bir dünya için ilerici politikalar” geliştirmeye daha fazla odaklanmalıdır. Aksi her durumda kazananlar “eşitsizlikten beslenen odaklar” olacaktır.
Dünyanın inanılmaz bir hızla değiştiği, bilginin her zamankinden çok daha yoğun bir şekilde belli grupların ellerinde toplandığı bu dönemde tüm sosyal demokratlar, büyük bir ciddiyetle “yarını konuşmaya” başlamalıdır. 41. yılını kutladığımız CHP-Sosyalist Enternasyonal işbirliğinin bizlere hatırlatması gereken de “ilerici fikirler” olmalıdır. Türkiye’nin de dünyanın da CHP’ye ve yeni iddialara ihtiyacı vardır. Değişen koşullara adapte olmanın ve yeni dönemi yakalamanın yolu, Ecevit’in önderliğindeki CHP’nin 41 yıl önce yaptığı gibi “zamanın ruhunu anlamak ve büyük iddialar ortaya koymaktır.”

Kendisini Atatürk’ün aydınlık ilkelerine bağlı gören ve sosyal demokrasinin evrensel değerlerine gönülden inanan her bir yurttaşımız için kaçınılmaz olan şey “değişimin gücüne” inanmak ve her alanda özgün kavram setleri oluşturmaktır. Gelinen noktada; eşitlik, özgürlük, adalet, dayanışma, emeğin üstünlüğü, barışın tesisi, güvenlik, istihdam gibi pek çok konunun yeniden ele alınması ve fikri köklerimizden kopmadan yeniden tanımlanması şarttır.

Dünyanın tüm sosyal demokratları arasında saygın ve müstesna bir yeri olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin Sosyalist Enternasyonal’le olan ilişkisinin 41 yılında hedef: “Türkiye’de iktidar, Sosyalist Enternasyonal’de oyun kurucu” olmaktır.
İnancım odur ki tüm Cumhuriyet Halk Partililer şanlı tarihimizden aldığımız güçle ve 41 yılın özgüveniyle yeni meydan okumalara ve değişimin getireceği büyük fırsatlara hazırdır.

Dayanışma duygularımla,
umut oran
Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı

Print Friendly, PDF & Email