Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kan ve gözyaşı pahasına kurdukları Cumhuriyetimizin 94.yılını idrak ettiğimiz bu günlerde, tüm vatanseverler “Hangi Cumhuriyet’te Yaşadığımızı Sorgulamalı” ve yol haritalarını gözden geçirmelidir.
“Kimsesizlerin kimsesi” olarak kurulan Cumhuriyet, iktidarı elinde tutan egemen bloğun uygulamaları sebebiyle “sadece yandaşların kimsesi” haline dönüştürülmüştür.

Laiklik ilkesi, tarihsel gelişim çizgisinden tamamen uzak ve anlamsız şekilde tanımlanmaya başlanmış, müftülere resmi nikâh kıyılması yetkisinde olduğu gibi, belli bir bakış açısına uygun olarak dini kurallar, hukukun ana kaynağı haline dönüştürülmeye başlanmıştır.

Bağımsızlığı karakterleri olarak gören kurucu kadroların koltuklarına oturanlar ülkenin yeraltı ve yer üstü kaynaklarını “özelleştirme” adı altında tarumar ederken Türkiye her anlamda bağımlı hale dönüştürülmüştür.

Artık 1923’ün aydınlık ufuklarından fışkıran milli kurumlar, milli kadrolar, milli programlar yoktur. Anadolu’nun dört bir yanında gözlerini milletin gerçek temsilcilerinin kalpgâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisine çeviren “O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gidince” bilimin ışığından uzak beştepeye bağımlı  yeni nesiller yetiştirilmeye çalışılmaktadır.

O halde artık “Kutladığımız bayram nedir, içinde yaşadığımız Cumhuriyet bize emanet edilen midir?” diye daha fazla sorgulamak ilk büyük vazifemiz olmalıdır. Kendimizi avutacak sözleri terk edip, yeniden Atatürk Cumhuriyet’ini yüceltmek için yapılacaklar listesi hazırlama görevi acil koduyla kulaktan kulağa, kalpten kalbe tüm yurda duyurulmalıdır.

Cumhuriyetimizi ve istiklalimizi ilelebet pâyidar kılacak bakış açısı budur. Muhtaç olduğumuz müebbet görev emri Mustafa Kemal’in tüm hayatında ve sözlerinde gizlidir.

Öyleyse Cumhuriyetimizi özüne döndürme çabalarımıza yeni bir başlangıç olması umuduyla Atatürk Cumhuriyet’i çok yaşa!

Kararlılıkla,
umut oran

Print Friendly, PDF & Email