Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de emekçi sınıfının ne kadar güçlü ve örgütlü olduğunu anlamanın yanında ülkenin ana gündeminin ne olduğunu görmenin de en kestirme yolu 1 Mayıs’ta sokaklara bakmaktır. Alanlar bölünmüşse sendikalar bölünmüşse ve daha kötüsü emekçiler “din, dil, mezhep, etnik köken” gibi yapay gerekçelerle bölünmüşse artık gerçek bir örgütlü mücadeleden bahsedilemez!

Benzer şekilde 1 Mayıs günü alanların ve ülkenin gündemi; “emekçilerin talepleri ve mücadele gücü” değil de örneğin tarihsel öneme sahip bir meydanın emekçilere kapatılmasıysa ya da metro seferlerinin bile emekçiler bir yere gitmesin diye durdurulmasıysa o ülkenin demokratikliğinden de gidişatının iyiye olduğundan da bahsedilemez!

Bu anlamda 2017, 1 Mayıs’ı da önceki 1 Mayıs’lar gibi, Türkiye’nin gündeminin ne olduğunu ve emekçi sınıfının durumunu herkese ilan edecek bir sahne vazifesi görecektir.

Ancak bilinmelidir ki sahneye yansıyacak olan tablonun “olumsuzluluğu” tek başına önemli değildir. Hatta “ders almasını” bilenler için “olumsuz tablolar” dahi faydalıdır ve yararlanılmalıdır. Son yıllarda eksik bırakılan ve odaklanılmayan konu budur! Türkiye’nin tüm alanları her 1 Mayıs’ta emekçi sınıfının içinde bulunduğu koşulları göstermesine rağmen özellikle “siyaset kurumu” gerekli dersleri çıkarmamaktadır. Emekçileri gündemlerine almayanlar din, dil, mezhep, etnik köken gibi yapay bölünmelere feda ettikleri emekçilerden yeterli desteği de alamayacaklardır. 1 Mayıs’tan 1 Mayıs’a “mücadele dolu” mesajlar yayınlayıp hemen ertesi gün örgütlenme, eğitim ve dayanışma faaliyetlerini diğer 1 Mayıs’a kadar erteleyenler muhakkak ki emekçileri bir araya getiremeyeceklerdir.

O halde bu kez, “tek adam rejiminin” gölgesinde gireceğimiz 2017, 1 Mayıs’ına 2018’e kadar çözmek zorunda olduğumuz sorunları tespit etmek ve gereğini yapmak için bakmak gerekir.

Emin olun bir kez bunu yapanlar 1 yıl sonraki 1 Mayıs’ta “yepyeni bir iklimi” de yaratmış olacaklardır. Genel anlamda ülkemizi özel anlamda da emekçileri ileriye taşıyacak olan budur. Aksi her durum “1 Mayıs’ı” mücadele günü değil gerilemenin tespit günü haline dönüştürecektir.

Oysa alternatif bir yol mümkündür. Emekçileri birleştirenler ülkenin kaderini de değiştirecektir.

Dayanışma duygularımla,
Umut Oran

Print Friendly, PDF & Email