Devrimlerin en zor adımı, herkesin kenara çekilip teslim olmayı düşündüğü anda, büyük bir cesaret göstererek atılan ilk adımdır. 19 Mayıs 1919 günü; eşsiz Türk devriminin ve mazlum milletlerin şahsiyet mücadelesinin en başarılı adımıdır.

O gün Samsun’a ayak basanlar, Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsında, Anadolu’nun binlerce isimsiz kahramanı ve tüm ezilen milletlerdir. Samsun’da yakılan özgürlük meşalesi Kahire’yi, İslamabad’ı, Cezayir’i, Beyrut’u, Bakü’yü ve tüm İslam dünyasını da ısıtmıştır.

Hanedanın kendi derdine düştüğü o günde Anadolu insanı hiç kimseden emir ve onay beklemeden tercihini yapmış ve işbirlikçilere karşı devrim saflarında yerini almıştır. Yıkılan Osmanlı İmparatorluğu’dur ancak dirilen bütün bir insanlıktır. Doğan güneşin adı: Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’dir.

Dâhili ve harici bedhahlara karşı devrimci mücadele veren Mustafa Kemal, en kıymetli iki eseri olan Türkiye Cumhuriyetini ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni, gençlere emanet ederek, ilelebet payidar kalmalarını sağlamıştır. Bu anlamda 19 Mayıs, geçmişe işaret eden bir gün değil geleceği hedefleyen sürekli bir devrim parolasıdır…

Gelinen noktada, Cumhuriyet düşmanlarının Türk gençliğini hedef alması ve her türlü araçla gençliği siyasetten uzak tutmaya çalışması tesadüf değildir. Cumhuriyet’in gerçek sahipleri susturularak aslında karşı devrim süreci tamamlanmak istenmektedir.
Öyleyse gençlik, mücadelenin sahibi olmanın yanında cephesi de olmuştur. Cephe düşerse, Cumhuriyet de düşecektir.

Gençliğin azim ve kararlılığı, geleceğimizi de şekillendirecektir. Bu gerçekle bir an evvel yüzleşerek gençliğin yanında saf tutmaksa Cumhuriyet Halk Partisi’nin ertelenemez görevidir. Her yaştan genç erkekler ve kadınlar, hak ettikleri şekilde yetkilendirilmeli ve Cumhuriyetlerine hangi yöntemle sahip çıkmak istiyorlarsa o şekilde yol almalarının önü açılmalıdır. Özellikle CHP Gençlik Kolları ve Kadın Kolları, bu anlamda “devrimin öncü kadroları” olarak görülmeli ve vakit kaybetmeden “sorumluluk ve yetki” sahibi kılınmalıdır.

19 Mayısları “gençlerin ağzına çalınan bir parmak bal” olmaktan çıkaracak ve sürekli devrim parolasına uygun olarak konumlandıracak bakış açısı budur. Atatürk devrimi, gençlerin figüranlığını değil tarih yapıcılığını beklemektedir. Tıbbiyeli Hikmetlerin, Kubilayların, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’lerin yolu, durumdan vazife çıkararak gereğini yapanların yoludur. 1919’u sonsuzluğa taşıyacak olanlar da bugünün gençleri olacaktır.

Gün, umutsuzluktan umut yaratma günüdür.

Saygılarımla,
Umut Oran

Print Friendly, PDF & Email