CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, tüketici kredisi borcu bulunan kişi bakiyesi 20 milyona yaklaştığını ifade ederek, “AKP, yıllardır tüketici kredilerinde çeşitli adlar altında ‘haksız’ biçimde yapılan kesintilerle vatandaşların mağdur edilmesine göz yummuştur. 2002’den bu yana büyüyen kredi talebi paralelinde giderek çeşitlenen bu kesintilerinin tutarı en az 20 milyar liradır” dedi.

Umut Oran
Basın Açıklaması
07.5.2015

AKP İLE TÜKETİCİNİN SADECE ADI VAR İTİBARI YOK 

  • AKP, yıllardır tüketici kredilerinde çeşitli adlar altında “haksız” biçimde yapılan kesintilerle vatandaşların mağdur edilmesine göz yummuştur. 2002’den bu yana büyüyen kredi talebi paralelinde giderek çeşitlenen bu kesintilerinin tutarı en az 20 milyar liradır.
  • Tüketici Yasası ile bu kesintilerin “haksız” sayılması ve Yargıtay’ın emsal kararı ile zaman aşımı süresinin 10 yıla çıkması tüketicileri harekete geçirmiş, başvuran vatandaş sayısı 3.5 milyonu bulmuş, milyonlarca vatandaş bankalarla davalık hale gelmiştir.
  • Yıllardır haksız sözleşme şartlarına maruz bırakılıp adeta soydurulan milyonlarca tüketici, şimdi mahkeme kapılarında eziyet çekmektedir. Bu durumdan bankalardan daha fazla, buna göz yuman hükümet de sorumludur. Bu kesintilerin mahkemesiz geri ödemesini sağlayacak bir düzenlemeye gidilmelidir.

AKP’nin, üretmeden tüketen bir toplum yapısının önünü açan, sıcak paraya dayalı rant ekonomisinde gelirleri reel olarak eridiği halde sürekli borçla tüketime özendirilen yurttaşlar, konut, otomobil ve diğer ihtiyaçlarının finansmanı için bankaların kapısını aşındırdı. Kredi kullanan yurttaşlardan, yıllarca çeşitli adlar altında ve “haksız” olduğu yönünde sürekli eleştirilen kesintiler yapıldı. Milyonlarca vatandaşımız bu şekilde mağdur edildi.

Halen açık tüketici kredisi borcu bulunan kişi bakiyesi 20 milyona yaklaşıyor. Bu sayı 2002 sonunda 1.6 milyon kişi dolayında bulunuyordu. Bu dönemde geri ödenip kapatılanlar dâhil kullanılan toplam tüketici kredisi sayısının ise 75 milyon adedi geçtiği belirtiliyor. Bankalar ve tüketici finans şirketlerince kullandırılan tüketici kredilerinin 2002 sonu itibariyle 2 milyar TL dolayındaki bakiyesi 151 katlık artışla Nisan 2015 itibariyle 303 milyar liraya ulaşmış bulunuyor.

“HAKSIZ” KESİNTİ EN AZ 20 MİLYAR TL…

Banka ve diğer kredi kuruluşları, tüketici kredisi kullandırırken vatandaşlara, önceden hazırlanmış, adeta karınca duası gibi matbu sözleşmelere imza attırdılar. Kullandırılan kredilerden, kullanıcının müdahale imkânı olmadan imzaladığı sözleşmelerle, “Dosya Masrafı”, “Kredi Tahsis Ücreti”, “İstihbarat Ücreti”, “İpotek Fek Ücreti”, “Kredi Kullandırım Ücreti”, “Yapılandırma Ücreti” gibi çeşitli adlar altında ücret ve komisyonlar tahsil edildi. Bu kesintiler; genelde bankaya ve kredi miktarına göre 100-3.000 TL arasında değişiklik gösterdi. 5 bin TL’lik bir krediden bin TL ücret ve komisyon kesildiği durumlar yaşandı. Ortalama kredi kullanım masrafı olarak 250 TL baz alınsa bile kredi kullanan vatandaşlardan tahsil edilen ücret ve komisyonların toplam hacminin 20 milyar liraya yakın olduğu anlaşılıyor. Aldıkları kredinin vadesine göre hesaplanan faizini zaten geri ödemekle yükümlü tüketiciye, söz konusu ücret ve komisyonlar peşin ve kaynağından kesildikten sonra bu krediden kalan tutar verildi. (BDDK verilerine göre bankaların sadece Ocak 2010-Mart 2015 döneminde tüketici kredilerinden elde ettiği faiz gelirleri 120 milyar lirayı aşmış bulunuyor).

TÜKETİCİNİN MAĞDURİYETİNE YILLARCA GÖZ YUMULDU

TBMM’de 7 Kasım 2013’te kabul edilen 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 5. Maddesi, tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartlarının, “haksız şart” ve “kesin olarak hükümsüz” olduğunu hükme bağlıyor. 28 Kasım 2013’te Resmi Gazete’de yayımlanan söz konusu Yasa, 28 Mayıs 2014’te yürürlüğe girmiştir. Yargıtay 13. Dairesi de 18 Eylül 2013 tarihinde; birçok tüketicinin itiraz ederek iadesini talep ettiği dosya masraflarına ilişkin Tüketici Kanunu’ndaki 3 yıllık zamanaşımı süresi değil Borçlar Kanunu’ndaki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanacağına karar vermiştir.

MİLYONLARCA TÜKETİCİ BANKALARLA DAVALIK…

Yıllarca bankalardan kredi kullanmış milyonlarca tüketici, Yargıtay’ın emsal kararı ve ilgili yasanın yürürlüğe girmesi üzerine; kendilerinden kesilen ücret ve komisyonları geri almak üzere harekete geçti. Yargıtay tarafından alınan emsal karar 2004 yılından sonraki 10 yıllık süreci kapsıyor. Bu süre içinde alınmış krediler zaman aşımını doldurmamışsa bununla ilgili adım atılabiliyor. Bu kesintileri geri almak isteyen tüketicinin, önce tüketici hakem heyetine başvurması gerekiyor. 2 bin liranın altındaki uyuşmazlıklarda ilçe, 3 bin liranın altındaki uyuşmazlıklarda ise il hakem heyetleri görevli bulunuyor. Mevzuat kapsamında tüketicinin tek bir banka kredisi nedeniyle oluşan dosya masrafı, ipotek fek ücreti ve yeniden yapılandırma gibi uyuşmazlıklar, tek kararla çözülebiliyor.
Tüketicinin başvurusu üzerine hakem heyetinin, bankalardan kendisine gelen bilgileri değerlendirerek bu kesintilerin iadesine karar vermesi, Bankanın ise bunu ödememesi durumunda, tüketici dava açarak bankayı icraya verebiliyor. Bazen de banka, tüketiciye dava açabiliyor, kaybeden taraf tüm masrafları ödüyor. Tüketicilerin dosya masraflarının geri ödenmesi talepleriyle ilgili birikmiş 3.5 milyon dolayında dosya olduğu belirtiliyor. Mahkemenin tüketici lehine karar vermesi durumunda alınan dosya masrafının, dava tarihinden ya da daha öncesinde ihtarname ile talep edilmişse temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüketiciye iade edilmesi gerekiyor.

HAKSIZ KESİNTİLER MAHKEMESİZ GERİ ÖDENMELİDİR!…

Bankalardan tüketici kredisi kullanan vatandaşlardan, yıllarca haksız yere ödendiği yönünde tepki çeken dosya masrafı ile çeşitli ücret ve komisyonlar tahsil edilmiştir. Vatandaşların yıllarca süren mağduriyeti oldukça geç görülmüş, çıkarılan yasa ve yargının emsal kararı ile bu vatandaşların ödediği paraların geri alınmasının yolu açılmıştır. 

Yıllar sonra gelen geri alma imkânı talep patlaması yaratmış, bu amaçla başvuran kişi sayısı ise 3.5 milyonu bulmuştur. Hakem heyetleri ile çözülemeyen başvurular, davalık olmakta, tüketiciler tek tek dava masraflarını karşılayamadığı için toplu davalar açılmaktadır. Avukat başına günde 30 dosya düşmektedir. Yoğun başvuru ve davalar, yargının iş yükünü ağırlaştırmakta, karar süreçlerini, dolayısıyla olası tahsilat sürelerini uzatmaktadır. Yıllardır haksız sözleşme şartlarına maruz bırakılıp adeta soydurulan milyonlarca tüketici, şimdi mahkeme kapılarında eziyet çekmektedir. 

Hükümet, yıllardır tüketici kredisi kullanan vatandaşlardan çeşitli adlar altında yapılan söz konusu kesintilerin, mahkemeye gitmeden bankalarca geri ödenmesini sağlayacak bir düzenlemeye acilen gitmeli, vatandaşın mağduriyeti telafi edilmelidir. “Haksız” olduğu yönündeki eleştirilere rağmen yıllarca devam eden bu uygulamadan bankalar kadar, buna sessiz onay veren siyasi iktidar da sorumludur. Bu nedenle hükümet; kısa bir zaman dilimine yığılacak olası toplu geri ödemelerin bankaların mali yapılarında yol açacağı tahribatı telafi edecek önlemlere de gitmelidir. 

CHP iktidarında tüm bu aksaklıklar derhal giderilecek, tüketicinin hakkı her koşulda korunacak.

Print Friendly, PDF & Email