2008-2012 arasındaki toplumda geniş yankı uyandıran operasyonların büyük çoğunluğunun özel bir kurmaca olduğu adım adım ortaya çıkıyor.

En son Kozmik oda operasyonunun ayrıntıları tel tel kamuoyunun önüne serildi.

Bu operasyonun yapıldığı günlerde öyle bir hava estirilmişti ki; Bülent Arınç’a suikast düzenlenecekti, suçüstü yapılmıştı, kamuoyunu dehşete düşürecek gerçekler ortaya çıkacaktı, devamında o güne kadar işlenen faili meçhul cinayetler aydınlatılacaktı, devlet destekli organizasyonlar ortaya çıkacaktı…

Aradan aylar geçti, bu haftanın başında açıklanan gerçek o ki, Kozmik odanın didik didik edilmesine giden yol düzmeceymiş!
O günlerin haberleriyle bugünkü gerçekleri yan yana koyunca Goebbels’in şu sözünü bir kez daha anımsıyoruz:
“Öylesine büyük bir yalan üret ki hiç kimse karşı çıkamasın.”

***

Kozmik odaya benzer onlarca örnek var. Biri de CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın karşı karşıya kaldığı durum.
Oran, Fuat Avni ile temas halindeymiş, Erdoğan’ın ailesine suikast düzenlenecekmiş, organizasyonda payı varmış…

Sadece CHP değil tüm Meclis’te centilmenlik ve nezaket sıralamasında ilk 10’a girecek olan Umut Oran’a yüklenebilecek en aykırı suçlama bu olabilir.

Zaten taktiğin özü bu…
Gazeteciyi kaleminden yakalıyorlar…
İşadamını cüzdanından yakalıyorlar…
Siyasetçiyi tuttukları yerden yakalıyorlar…

Ekonomiye ilişkin rakamlara dayalı son derece etkili değerlendirmeler yapan Umut Oran, bu yanıyla hükümeti ayrıca rahatsız ediyordu. Oran, iş dünyasının, işveren temsilcilerinin söyleyemediğini, sağduyulu hiç kimsenin karşı çıkamayacağı netlikte kamuoyu ile paylaşıyordu.

Benim kişisel gözlemim o ki iktidarı en çok, Oran’ın bu özelliği rahatsız ediyor. Onu böylesi çalışmalardan alıkoyacak, bütün zamanını kendisini savunmakla geçirecek bir iddiayla karşı karşıya bıraktılar.

AKP’nin tam ve yarı resmi yayın organları koro halinde yüklenerek Oran’ı suikastçı ilan etmeye kalktılar.
Ahmet Taner Kışlalı’nın güzel bir sözü vardı. Derdi ki: “Çamur at izi kalsın, gerçekçi bir deyim değildir. Size hak etmediğiniz bir suçlama yönelttiklerinde onun zemini yoksa hiç tutmaz.”

Oran’a yönelik manevi suikast girişiminin toplum katında tuttuğuna tutacağına inanmıyoruz.

***

Tıpkı Kozmik oda iddiaları gibi Oran’a yönelik iddiaların da düzmece olduğu er ya da geç ortaya çıkacak. O gün pek çok kişi gülümseyecek, “Zaten öyle tahmin ediyorduk” diyecek.

Ama bunun söylenmesi gereken gün,
o gün değil, bugün.

Birazcık vicdanı olan herkesin Oran’a yönelik manevi suikast girişimini kınaması, böylesine ağır bir suçlamayı geri püskürtmesi gerekiyor.

Oran’ın suçlamaları belgeleriyle çürütmesine karşın saldırıya uğramaya devam etmesi, korumasız bırakılması, her türlü siyasal söylemden öte hepimizin ayıbıdır.

Gerçek ayakkabasını giyene dek, yalan dünyayı üç tur dolaşırmış…
Ama yalanın bu kadarına pes.

Print Friendly, PDF & Email