62. Hükümet Programının ekonomi modelini inceleyen CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, ekonomiye dair saptama ve yeni hükümete önerilerini içeren açıklaması şöyle; 

AYNI BESTE, AYNI ŞARKI, DEĞİŞEN SADECE ŞARKICI

Ahmet Davutoğlu Başkanlığında kurulan 62. Hükümet’in “Yeni Türkiye” temalı Programında, 12 yıldır uygulanan ve artık tıkanma noktasına gelen mevcut ekonomik model dışında bir tercih yer almıyor. Programda Yeni Türkiye vurgusu sık sık tekrarlanırken, ekonomide “eski” modelde ısrar ediliyor.

Önemli hedeflerin sayıldığı Programda, bunlara nasıl ulaşılacağına ilişkin araç, strateji ve yöntemler somut olarak sayılmadığı için vaatler havada kalıyor. Programda ekonomiye ilişkin genel söylem kendi içinde çelişkiler barındırıyor. Bu arada, dış ve iç nedenlerle yaşanabilecek olası ani finansal şoklara karşı alınacak önlemlere ya da ekonominin ihtiyaç duyduğu yapısal reformlara ilişkin de somut, elle tutulur bir çerçeve sunulmuyor.

Programda, yoksulluk riski altındaki geniş halk kitlelerini rahatlatma yönünde herhangi bir niyet de göze çarpmıyor.

ŞARKI AYNI, ASSOLİST DEĞİŞTİ…

Programda temel makroekonomik göstergelere ilişkin; Önümüzdeki dönemde temel amacımız, istikrarlı ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamak, istihdamı artırmak, cari açığı kontrol altında tutmak, mali dengeleri sağlamlaştırmak, fiyat istikrarını sağlamak ve finansal istikrarı korumaktır” deniyor. 

Oysa, cari açık, istihdam, sürdürülebilir büyüme, mali istikrar gibi burada sayılan temel ekonomik sorunlar, 12 yıldır izlenen ekonomi politikalarının bir sonucudur. Bu dönemde Türkiye’nin büyümede, “el parası” (sıcak para ve dış borç) dışında bir oyun planı olmadı, bunun sonucunda dış kaynağa aşırı bağımlı hale gelindi. Üretim yerine tüketim artışının damga vurduğu ekonomide, devasa boyutlarda bir cari açık belası ile karşı karşıya kalındı. 2003-2013 döneminde sabit fiyatlarla ortalama büyüme yüzde 4.9’la vasat kalırken, büyüme modelinin istihdam yaratmayan karakteri nedeniyle de işsizlik sorunu çözülemedi.

Sürdürülemez olduğunu hep söylediğimiz bu büyüme modelinde de artık sona geliniyor. Güz aylarında dış para musluklarının kapatılması ile küresel finansta olumsuz koşulların hakim olacağı yeni bir iklime geçiliyor. Türkiye yıllardır dış kaynak dışında bir oyun planı geliştirmediği için, yeni döneme hazırlıksız yakalanıyor. Yeni hükümetin programında, öncekilerden farklı bir ekonomi yönetim anlayışı ya da yeni dönemin risklerine ve şoklarına karşı ekonomiyi güvenceye alacak, işlevsel, elle tutulur alternatif bir büyüme, kalkınma modeli ortaya konulmuyor.

MEVCUT MODELLE CARİ AÇIK ÖNLENEMEZ…

Türkiye’nin 2002’de 230.5 milyar dolar olan milli geliri, özellikle 2005’ten itibaren başlayan sıcak para saldırısı ile ortaya çıkan tüketim ekonomisi ile 2013’te 820 milyar dolara ulaştı. Kümülatif bazda 589.5 milyar dolarlık milli gelir artışı kaydedilen bu dönemde yaklaşık 400 milyar dolarlık cari açık verildi. Yani bu dönemdeki GSYH büyümesinin yaklaşık yüzde 70’i cari açık verilerek sağlandı. 2002 yılında dolar cinsinden kaydedilen yıllık milli gelir artışının sadece yüzde 2’si kadar bir cari açık verilirken, bu oran son yıllarda yüzde 400’lere yaklaştı. Milli geliri 1 milyar dolar büyütebilmek için 4 milyar dolar cari açık verilmeye başlandı. Bu çarpık durum da zaten bu modeli sürdürülemez kılıyor.

Dış kaynağa bağımlı, üretmekten çok tüketime dayalı, cari açık yaratan büyüme modeli, Türkiye’nin en önemli yarası olan işsizlik sorununu kronikleştirdi. 2000 yılında yüzde 6.5 olan dar tanımlı işsizlik oranı, Cumhuriyet tarihinin en ağır krizinin yaşandığı 2001 yılında bile yüzde 8.4’le tek haneliydi. 2002’den itibaren çift haneli düzeyleri gören işsizlik, sürekli yüksek seyretti, özellikle 2008-2009 kriz döneminde yüzde 14’le rekor düzeye ulaştı, sonrasında gerilese de genelde çift haneden şaşmadı.

O halde, adeta son 12 yıldaki ekonomi politikalarına programında aynen yer veren yeni hükümete şunu sormak gerekiyor: Zaten bu politikaların doğal bir sonucu olan yüksek cari açığı aşağı çekmeyi, yüksek ve sürdürülebilir bir büyüme yakalamayı, paralelinde istihdamı artırıp-işsizliği düşürmeyi, hangi model ile gerçekleştireceksiniz?

Programda öngörüldüğü gibi yurtiçi üretimin ve ihracatın desteklenmesi, ithalatın yoğun olduğu sektörlerdeki tüketimin kısılması, bu çerçevede üretim ve ihracatın artırılması için uygun finansman sağlamaya yönelik çabalara ağırlık verilmesi, doğru politikalardır. Ancak, bunun somut stratejileri belirlenmeli, bu önlemler kapsamlı bir programın parçası olarak uygulanmalıdır. Hükümetin, hem cari açığı düşürecek, hem de istikrarlı ve sürdürülebilir büyümeyi sağlayacak, enflasyonu kontrole alacak, aynı zamanda istihdamı artıracak bütüncül ve işlevsel yeni bir büyüme modeli ortaya koyması gerekiyor.

Basın Açıklaması:
62nci-HUKUMET-PROGRAMI-EKONOMI-SAPTAMALARI_umutoran-1

Print Friendly, PDF & Email