Bugün 24 Temmuz Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü. Tam 106 yıl önce 2. Meşruiyet’in ilanıyla birlikte sansürün kaldırılmasının da yıldönümü kutlanır hale geldi. Bu nedenle 1946’da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin “Basın Bayramı” ilan ettiği bugün maalesef neredeyse yine Abdülhamit yasakları devreye girmiş durumda.

Medya çalışanlarının sendikayı öcü gibi gördüğü, “havuz” ve “yandaş” basın patronlarının “Emredersiniz Başbakanım” cümleleriyle kurduğu tek tip gazete manşetlerini, Anadolu Ajansı çalışanlarının müstafi bakanlara dahi “arzederim” notuyla ana muhalefet partisi liderinin konuşmalarını “aktardığı” acı günler yaşıyoruz.

“Süleyman gönder oradan 2 milyon TL” diyen insanların gazete yöneticisi olduğu günümüzde özgür basının tek sahibi ve güvencesi yapılan haberler ve ona güvenip gazeteyi satın alan okurlarıdır. İktidar karşıtı tek bir haberi dahi bahane ederek Basın İlan Kurumu’nun resmi ilan ve reklam yayın cezası kestiği muhalif, özgür gazeteleri hepimiz biliyoruz.

Yasama, yürütme ve yargının yanı sıra basının da kuvvetler ayrılığı ilkesinin 4. ayağı olması çok önemlidir. Algı operasyonları ve psikolojik harekâtın silahı olan gazeteler yarın yok olacaklardır. Gerçeklerin er veya geç ortaya çıkmak gibi güzel bir huyu vardır. Bugün güçlükle ayakta kalan özgür-bağımsız gazeteleri, gazetecileri yarın mutlu ve vicdanı rahat bir Türkiye beklemektedir. Bu karanlık günler elbette sona erecektir, her karanlığın bir aydınlığı vardır.

Bu vesileyle inandığı değerler ve halkımıza gerçekleri anlatma uğruna can veren onurlu gazetecileri sevgiyle, saygıyla rahmetle bir kez daha anarken, parmaklıklar gerisine düşme bahasına basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkını savunan “gazetecilere” minnet duygularımı da ifade ediyorum.

Padişahın sansürü 106 yıl önce kaldırılmasına rağmen bugün bir başka padişah zihniyetinin getirdiği sansüre, otosansüre karşı direnmek hepimizin görevi. Özgür basın, tam ve gelişmiş bir demokrasi için zorunludur, demokrasinin ayrılmaz, tamamlayıcı parçasıdır.

Kısacası #basınözgürolsaydı 24 Temmuz’a #basınözgürlüğüiçinmücadelegünü değil Basın Bayramı derdik. Basın Bayramını geri getirmek partim CHP’nin ve benim görevimdir.

Saygılarımla,
Umut Oran

Print Friendly, PDF & Email