Türkiye nüfusu 76 milyonken, nüfusumuzun üçte biri 0 – 18 yaş aralığında. Yani 22 milyon çocuğumuz var.
Çocuklarımızın yaklaşık dörtte biri yoksulluk içerisinde yaşıyor ve çocuk yoksulluğu yetişkin yoksulluğuna göre daha yaygın.  Çocuk beslenmesi alanında bazı iyileşmeler yaşanmasına rağmen çocuklarımızın yüzde 10’u yetersiz beslenme sebebiyle benzer yaş grubundaki çocuklara göre fiziksel olarak geri kalıyor.
Disk-Ar tarafından yapılan bir araştırmaya göre 1999 yılında ev işlerinde çalışan çocuk sayısı 4 milyon 447 binken 2012 yılında bu rakam 7 milyon 503 bine çıkmış durumda. 5-17 yaş arasında toplam çalışan çocuk sayısı 8 milyon 397 bin. Okula devam ederken çalışan çocukların sayısı da sürekli olarak artıyor. 2006 – 2012 yılları arasında okurken çalışan çocukların sayısı yüzde 64 oranında artarak 445 bine ulaşmış durumda.
4+4+4 yasasıyla ortaokul bitiş yaşının aşağı düşmesi de çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasına neden oluyor. Yapılan çalışmalara göre çocuk işçiliğinin fiilen başlama yaşı 13’e düşmüş durumdayken, çoğu zaman her türlü sosyal güvenceden yoksun olarak çalıştırılan bu çocuklar, neredeyse kölelik şartlarında ve hiçbir korumaları olmadan yaşamaya mahkum edilmiş durumda.
Bu rakamlar bize yalnızca istatistiki bilgi vermiyor. Bu rakamlar Türkiye’de yaşayan milyonlarca insanın hayatı.  Yetersiz beslenme, kötü muamele, sosyal güvenceden yoksun ilkel koşullarda çalışmaya zorlanan milyonlarca çocuğumuz her gün bu rakamların ima ettiği bir güne uyanıyor ve günün şiddeti altında eziliyor. Bu hayatın nasıl bir hayat olduğunu da kimi zaman gazetelere yansıyan haberlerden görüyoruz, işte Konya’da sağlıklı barınma olanaklarından yoksun olduğu için daha 40 günlükken hayatını kaybeden Ayaz Bebeğin hatırası hala aklımızda ve taze, Adana’da hiçbir sosyal güvencesi olmadan çalışırken hayatını kaybeden 13 yaşındaki Ahmet Yıldız’ı unutmuş değiliz, cinsel tacize uğrayan çocukların binbir dramı ne yazık ki Türkiye’nin gündeminden düşmüyor.
Cumhuriyet kurulduğu zaman bu ülke çocuklara, gençlere, kadınlara, o zamana kadar hep itilmiş, ötelenmiş, ayrımcılığa maruz kalmış vatandaşlarımıza adandı. Cumhuriyet öncelikle onların daha iyi bir hayata, daha iyi olanaklara kavuşması için tabulara, dogmalara, ezberlere savaş açtı. Savaş cephelerinde hayatını kaybeden milyonlarca çocuğun hatırası karşısında Cumhuriyet bir şeyi hiç unutulmadı, bu büyük mücadele öncelikle bu ülkenin insanları, çocukları, gençleri özgür ve mutlu yaşasınlar diye verildi. Bu düşüncenin en güzel ifadesi dört kelime ile ifade edilir  “Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir!”
Bugün eğer çocuklarımıza hak ettikleri şartları veremiyorsak, eğer milyonlarca çocuğumuz 19. yüzyıl için bile geri kalmış iptidai şartlar altında yaşamaya mahkum ediliyor, yüzbinlerce evladımız her tür olanaktan yoksun bir hayat yaşamaya zorlanıyorsa, eğer bu ülkenin köylerinde, kasabalarında, şehirlerinde eğitimden ve daha iyi bir gelecek hayalinden mahrum çocukların acı hikayeleri gazete sayfalarından taşarak önümüze geliyorsa o zaman bu ülke kendi çocuklarına karşı görevini yerine getirmiyor demektir.
Biz böyle bir Türkiye’yi kabul etmiyoruz. Biz bakan çocuklarının gemicikler üstüne gemicikler eklediği ama bu halkın çocuklarının gazlandığı, vurulduğu, itildiği, horlandığı, dayak yediği, yiyecek bir parça ekmek bile bulamadığı bir ülkeyi asla yeterli göremeyiz, böyle bir ülkeden adil bir ülke, demokratik bir ülke, özgür bir ülke diye bahsedemeyiz.
Çocuklarımızı korumak, onlara yeni eğitim olanaklarını geliştirmek, sosyal güvenlik ağını genişletmek, daha iyi iş ve istihdam imkanları sunmak, fırsat eşitliğini arttırmak, bu ülkenin fikri hür, vicdanı hür nesillerini tam da bunun ima ettiği şekilde başı dik, onurlu insanlar olarak yetiştirmek ve geleceği kurmak zorundayız.
Bu duygu ve düşüncelerle, 23 Nisan Bayramı vesilesiyle, çocuklarına daha iyi bir Türkiye vermek için çalışan, kalbi adaletten, özgürlükten, insan eşitliğinden yana atan herkese sevgilerimi sunuyor, tüm çocuklarımızın Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyor, bize bugünleri kazandıran başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle anıyor, çocukların gerçekten bayram kutlayabileceği bir Türkiye’ye en kısa zamanda kavuşmamızı temenni ediyorum.
Saygılarımla,
Umut Oran

Print Friendly, PDF & Email