-“Meşru, hukukun üstünlüğüne inanan ülkeler terör örgütleriyle işbirliği yapmazlar. Türkiye’nin bu konuda izlediği politikayla başının beladan kurtulamayacağını özellikle iktidarın bilmesi gerekir.”
 
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Gaziantep’te iş dünyası ile buluşmaya devam ediyor. Gaziantep Sanayii ve Ticaret odalarını ziyaret eden Kılıçdaroğlu, Lidersan Fabrikasında da işçilerle çay molasında buluştu. sohbet etti sorularını yanıtladı ve birlikte fotograf çektirdi. Kılıçdaroğlu Sanayi Odasında görüşlerin açıklarken de şunları söyledi.
 
“Sayın Başkan. Gaziantep’te olmaktan, Gaziantep Sanayi Odasında olmaktan son derece mutluyum. Ben ve arkadaşlarım bugün Gaziantep’i ziyaret ettik, meslek odalarının hemen hemen tümünü geziyoruz, gezeceğiz.
 
Gaziantep’in sizin de vurguladığınız gibi Türkiye ekonomisinde özel bir yeri var. Kendi emeğiyle, kendi sermayesiyle Gaziantep sadece bu bölgenin değil Ortadoğu’nun, Türkiye’nin en önemli markalarından birisi haline geldi. Önümüzdeki süreç içinde bu gelişmesini artırarak devam ettireceğine inanıyorum. Çünkü Gaziantepli sanayici işadamı gerçekten büyük başarılara imza atmıştır. Bu başarıları sürdürme konusunda da kararlılığını sürdürmektedir. Bu büyük bir avantajdır. Burada genelde bir barışın hakim olduğunu, egemen olduğunu görüyoruz. Herkesin şu veya bu şekilde iş, aş sahibi olduğunu görüyoruz, istihdam yaratıldığını görüyoruz. Bu bölgede huzurun sağlanması açısından da çok önemli. Bu nedenle Gaziantepli sanayicinin bölgenin huzuruna, sadece ekonomisine değil bölgenin huzuruna da katkı yaptığına inanıyoruz. Türkiye’nin sağlıklı gelişmesinin yollarından biriside Anadolu’da cazibe merkezlerinin oluşmasıdır. Kayseri nasıl bir cazibe merkeziyse, Adana bir cazibe merkeziyse Gaziantep’te bu bölgenin önemli bir cazibe merkezidir. İnsanlar artık buraya geliyorlar, göç alıyor. Cazibe merkezlerinin göç aldığı gibi Gaziantep’te göç alıyor. Nitelikli ara eleman sorunu var. Bu konuda Gaziantepli sanayicilerin güzel çalışmaları var. Gezdiğimiz organize sanayi bölgesinde başkanlar bize anlattılar, güzel çalışmalar yapılmış orada.
 
Gaziantepli kendi şehrine sahip çıkıyor diye başkanın yaptığı bir açıklama var. Diğer illerden de sanayicinin kendi kentine sahip çıkması çok önemli. Kente sahip çıkmak sadece ekonomik anlamda değil, sosyal anlamda da kente sahip çıkmak gerekiyor. Kent kültürünün kentte egemen olması gerekiyor. Kent estetiğinin olması gerekiyor. Bu anlamda yerel yöneticilerin yani belediye başkanlarının kentin kimliğine katkı yapmaları, kentin kimliğini yüceltmeleri çok çok önemli. Gaziantep’i cazibe merkezi yapan başarılı işadamlarımız kuşkusuz. Ama bunun yanında Gaziantep’in sosyal alanda da önemli başarılara imza atmasını isteriz, bekleriz. Bu konuda yapılacak her çalışmanın Gaziantep’in dünyada tanınmasına da katkı verecektir, büyüyecektir. Hangi görüşten olursa olsun bütün işadamlarının Gaziantep’in çıkarları bağlamında bir araya gelmeleri, ortak ses vermeleri, ortak mücadele etmeleri aslında kente yaptıkları katkıların en büyüğüdür. Ayrışmayı değil, beraber olmayı, bir arada yaşamayı, beraber çalışmayı, istihdam yaratmayı düşünüyor ve bunu amaçlıyorlar.
Ben Sayın Başkan sizin şahsınızda size ve bütün iş dünyasına gerçekten yürekten başarılar diliyorum.
Tabi huzur ortamının olduğu bir ülkede başarının artarak devam edeceğini de hepimizin bilmesi gerekiyor. Bir huzur ortamına ihtiyacımız var. Bunun mutlaka sağlanması gerekiyor. Bu ortam sadece Gaziantep bağlamında değil, sizin büyük ölçüde ihracat yaptığınız Ortadoğu açısından da çok önemli. Ortadoğu’nun bir kan gölüne dönmesini asla istemeyiz. Barışın olmasını isteriz, huzurun olmasını isteriz. Sanayicimiz oraya gittiği zaman zaten el üstünde tutuluyor, karşılanıyor, saygıyla karşılanıyor. Biz zaman zaman o bölgelere gittiğimizde bizim işadamlarının yaptıkları binaları gösteriyorlar, ürünleri gösteriyorlar. Biz o iş dünyasını temsil eden insanları tanımıyoruz, birebir karşı karşıya gelmiyoruz ama onların yarattığı eseri bize gösterdiklerinde biz onlarla gurur duyuyoruz. Sonunda bizim insanımız yaptı onu. Mutluda oluyoruz. Daha büyük başarılara imza atmalarını isteriz. En büyük arzumuz budur. Huzurun olduğu, demokrasinin derinleştiği ve kökleştiği, herkesin düşüncesini özgürce ifade edebileceği uygar bir Türkiye’yi herhalde elbirliğiyle ayağa kaldıracağız ve bu bağlamda Sayın Başkan ben tekrar teşekkür ediyorum sizlere.
 
Soru- Reyhanlı ve Cilvegözü’ndeki saldırıları üstlenen Irak İslam Devleti El Kaide bağlantılı olan bir grup. 7 Ekim’e kadar Kilis sınır kapısı açılmadığı takdirde Ankara ve İstanbul’da intihar saldırısı düzenleyeceğini bildirdi. Bu konuda sizin düşünceniz nedir?
 
Kemal KILIÇDAROĞLU- Az önce huzurun sadece Türkiye’de değil bütün bölgede olmasını istedim. Türkiye hukukun üstünlüğüne inanan bir devlettir. Hukukun üstünlüğünü savunan bir devlettir. Öyle olması gerekir. Biz evrensel dünyanın, çağdaş dünyanın bir parçası olmak durumundayız. Radikal unsurları Türkiye’ye getirip onlara kamp açıp, onları burada eğitip eline silah verip Katar’dan gelen parayı cebine koyup Suriye’ye göndermek Türkiye Cumhuriyetine yakışmaz. Radikal unsurları eğittiniz gönderdiniz şimdi onlar geriye dönüp Türkiye için sorun olmaya başladılar. Reyhanlı’da patlayan bomba, 53 yurttaşımızın hayatını kaybetmesi terörün ithali anlamına geliyor. Bu ülke terörden çok şey çekti. Hala da çekiyor. Bizim terörümüz bize yetmezmiş gibi şimdi birde El Kaide çıktı karşımıza. Bunu savunmak mümkün değil. Daha acı olanı 21.yüzyılın Türkiye’sinde pek çok ilde El Kaide Türkiye’den eleman devşiriyor. Çok kişi, bizim gençlerimiz Suriye’ye gittiler ve hayatlarını kaybettiler. Rize’den bir baba beni aradı. Benim oğlum Suriye’de öldürüldü, bana telefon ettiler oğlun şehit oldu diye. Ben anlamıyorum diyor Müslüman’ın Müslüman’ı öldürmesi ne zamandan beri şahadet sayılıyor? Bana söylüyor bunu. Ve yine bana şunu söylüyor. Bu ülkenin sınırları yok mu, sınırları kim koruyacak? Benim oğlum nasıl gitti Suriye’ye? Şimdi siz sınırları açtınız, yol geçen hanına döndü. Suriye’deki çatışmaları teşvik ettiniz, destek verdiniz. Şimdi destek verdiğiniz örgüt sizi tehdit etmeye başladı. Meşru devletler, hukukun üstünlüğüne inanan ülkeler terör örgütleriyle işbirliği yapmazlar. Bunun bedelini bu devletler ağır öder. Türkiye’nin bu konuda izlediği politikayla başının beladan kurtulamayacağını bilmesi gerekir. Özellikle iktidarın bilmesi gerekir. Biz ısrarla kendi bölgemizde barışı savunuyoruz. Kendi bölgemizde huzuru savunuyoruz.
 
Ben Irak’a da gittim. Beni eleştirdiler niye Irak’a gittin diye. Gidin oradaki Türk işadamlarına sorun bakalım hangi zorluklarla karşı karşıya kaldılar? Biz orada işadamlarıyla hükümet yetkililerini bir araya getirdik. Terör bir insanlık suçudur. Teröre karşı hepimizin ama hepimizin ortak tavır alması gerekir. Rahmetli Uğur Mumcu bir dönem şöyle demişti. Teröristin sağcısı, solcusu olmaz terörist teröristtir demişti. O nedenle benim adamım, onun adamı değil. Ülkeyi kan gölüne kim döndürüyorsa, hangi terör örgütü döndürüyorsa görüşümüz ne olursa olsun sağ olabilir, sol olabilir, orta olabilir. Hep beraber karşı çıkmalıyız ve karşı durmalıyız.
Daha acı olanı şu; Emniyet Genel Müdürlüğünün bu konuda yaptığı açıklama. El Kaide diyor öyle bir açıklama yapmadı gibi bir açıklama yapmış. Emniyet Genel Müdürlüğü niye böyle bir açıklama yapıyor? El Kaide’yle işbirliğimi var? El Kaide’nin ağzı yok mu biz böyle bir açıklama yapmadık diye. Bu tabloya baktığınızda ve bu açıklamanın ortaya çıkardığı gerçek Türkiye’nin iktidarın El Kaide’yle işbirliği yaptığı gerçeğini ortaya çıkarıyor. Ve bu acı bir gerçektir. Bu uluslararası alanda Türkiye’nin meşruiyetine zarar getirir.
 
Soru- Sayın Genel Başkanım, Suriye’de yatırım yapan sanayicilerimiz var Gaziantep’ten. Bundan 5 – 6 ay öncede Sayın Zafer Çağlayan’a bu şikayetlerini bildirdiler. Özellikle muhalif güçlerin fabrikalarına el koyduğu yönünde. Hükümetle beraber bu mağduriyetin giderilmesine yönelik çalışmalarınız olacak mı?
 
Kemal KILIÇDAROĞLU- Birinci sorun Suriye’de iç çatışmanın durdurulmasıdır. Hükümetin bu konuda sağlıklı ve tutarlı adımlar atması lazım ve çağrı yapması lazım silahları susturun diye. İlk atılacak adım budur. Arkasından İstanbul’da veya Ankara’da bir uluslararası Suriye konferansının toplanması lazım. Bu konferansa Amerika, Arap ligi, AB, Rusya, Çin, İran ve Suriye’deki taraflar davet edilmelidir. Soruna çözüm bulma konusunda Türkiye’nin önemli adımlar atması gerekir. Gerek tarihsel birikimi Türkiye’nin, gerek bölgedeki konumu itibariyle Türkiye’ye yakışan budur. Siz çatışmanın bir parçası olursanız sonunda o size sıçrar. Nitekim sıçradı. Cilvegözü ve Reyhanlı bunun tipik örneğidir. Biz hükümete defalarca çağrı yaptık. Akan kanı durdurun dedik. Taraf olmayın dedik. Taraf olursanız Türkiye buradan zarar görür dedik. Ama hayır biz taraf olacağız dendi. Bugün Suriye tezkeresi görüşülüyor efendim bir şey olursa biz Suriye’ye saldıracağız. Suriye bize saldırırsa. Suriye bize niye saldırsın? Gücü var mı? Tezkerede yanlıştır. O da doğru değildir.
O nedenle dış politikada Türkiye ciddi bir ivme kaybetmiştir. Bölgede yalnızlaşmıştır. Kapısını çalabileceğimiz bir komşu bile kalmamıştır. Bir komşu bile. Ne Suriye, ne Irak, ne İran, ne Mısır, Ermenistan’ı zaten biliyorsunuz. Yunanistan’la zaten ilişkileri biliyorsunuz. Ne oldu bize? Biz bu bölgede saygınlığı olan bir devlettik. Herkese kucak açan bir devlettik biz”

Print Friendly, PDF & Email