Güleryüzlü bir kamu yönetiminin her şeyi nasıl değiştirebildiğinin göstergesi, namuslu ve çalışkan bir emniyet müdürü Gaffar Okkan’ı 24 Ocak’ta kaybettik. Katilleri karanlıkta kaldı ama onun sembolü olduğu bir güzel örnek hepimizin yüreklerine yerleşti. Onu da onun başardıklarını da unutmak mümkün değil.
Bir başka 24 Ocak’ta Türkiye’nin en başarılı Dışişleri Bakanları’ndan, sosyal demokrat ve bir Atatürkçü olan İsmail Cem’i kaybettik. Sınırları ve korkuları aşan bir dönüşümün sembolüydü. Onun nezaketi, güler yüzü ve akılcı politikası milyonlarca insanın kalıplarını kırdı, dostluğun ve barışın sembolü oldu. Eserleri ve yaptıklarıyla her zaman temiz bir örnek olarak hatırlanacak, unutulmayacak.
Ve Uğur Mumcu….
“Ben Atatürkçüyüm.
Ben Cumhuriyetçiyim .
Ben laikim.
Ben anti-emperyalistim.
Ben bağımsız Türkiye’den yanayım.
Ben özgürlükçüyüm.
Ben insan hakları savunucusuyum.
Ben terörün karşısındayım.
Ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım.
Öyleyse vurun, parçalayın!
Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar çıkacaktır.”
diyen Uğur Mumcu.
Bir gazeteci, düşünür, onurlu, baştan ayağa namus abidesi, çağdaşlığın, özgürlüğün, adaletin, bu ülkede namus ve onurla yaşamanın mücadelesini veren büyük fikir insanı.
20 yıl önce onu  hain bir cinayette kaybettik. Onu katleden karanlık duvarların arkasına saklandı, tam 20 yıldır bu cinayetin failleri ortaya çıkmadı. Devlet 20 yıldır sözünü tutamadı.
Her 24 Ocak’ta içimiz yanıyor. Her 24 Ocak’ta Atatürk’ün ilkeleri doğrultusunda, çağdaş, özgür ve adil bir ülke yaratma özlemimiz ve tutkumuz güçleniyor.
Karanlık ne kadar büyürse büyüsün, güneşi asla kapatamaz. Uğur Mumcu’lar ölümsüzdür. Her nesilde yepyeni Uğur Mumcular, Atatürkçüler ve bağımsızlık aşığı insanlar çıkacak. Onlar daha iyi bir Türkiye, daha çağdaş bir Türkiye istemeye devam edecek. Bu mücadele bitmeyecek.
 
Saygılarımla,
Umut Oran

Print Friendly, PDF & Email