CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’ın,  Kamuoyunda “Balyoz” olarak nitelenen davayla ilgili basın açıklamasıdır:

“Hukuk devleti hiçbir ayrımcılığa uğramadan herkesin haklarını korumak için var.  Hukuk devleti dediğimiz zaman, hukukun önyargılarımızın ötesinde, objektif verilere ve olgulara dayanan bir “muhakeme” yani değerlendirme süreci sonrasında ortaya çıkan gerçeği bulmasını bekliyoruz. Bu yüzden hukuk devleti var, bağımsız mahkemeler var, adil yargılama süreci var.
Bugün karşı karşıya kaldığımız soru şu, içinde 1900 kadar mantık hatası bulunan, ulusal ve uluslarararası 23 bilirkişi raporu ile sahteliği kanıtlanan delillere dayanan bir davanın sonucu ne olacak?
Çünkü karşımızda şöyle gerçekler var:

  • Davanın esasını teşkil eden darbe planlarının kayıtlı olduğu CD’ler savunmaya, bu CD’ler ele geçtikten ve ilk tutuklamalar başladıktan 22 ay sonra verildi.
  • Bu CD’ler üzerinde ABD, Almanya ve Türkiye’de yapılan bilirkişi incelemeleri sonucu, söz konusu CD’lerin sahte olduğu, iddia edildiği gibi 2003’te değil, çok sonraki bir tarihte kaydedildikleri tespit edildi.
  • Tek oturumda oluşturulan ve hiçbir güncellemeye tabi olmayan 2003 tarihli CD’lerde Microsoft 2007’ye ait öğeler bulundu. Yani Türk Silahlı Kuvvetleri, Microsoft’tan 4 sene önce bir yazı tipini üretmiş, bulmuş, kullanmış. Bunun mantıki sonucu, iddialara göre Microsoft, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden bir yazı tipini çalmış.  Microsoft’un hırsız olduğunu iddia eden bir mantıkla karşı karşıyayız.
  • CD’lerin yüzeyindeki el yazılarının incelenmesi sonucunda da bu yazıların bir sanığın el yazısından makine marifetiyle kopyalanarak oluşturulduğu tespit edildi.

Herkesin sorması gereken soru şudur, bu sahtecilikleri kim, neden yaptı? Davada yargılananların sürekli sorduğu bu soru da cevap bulmadı. Kamu görevlileri içerisinde sahtecilik yapanlar, delil yaratanlar, üretenler veya hukuka aykırı işler yapanlar hakkında yapılan açık suç duyuruları karşılıksız kaldı. Umuyorum mahkemeler de bu soruyu soracak, bu sahteciliklerin, hataların kaynağını bulacaktır.
Bugün süreç Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Birliği’nin yetkili kurumları tarafından da endişe ile izleniyor. Gittiğimiz her yerde, bize bu davayı sorup, davadaki mantık dışılıklar hakkında soru soruyorlar. Türkiye mahkemelerinin üstünde bir soru işareti var. İnsanlar adaleti sorguluyor. Deliller incelenmeden, tanıklar tam olarak dinlenmeden, bilirkişi atamaları bile hukuka uygun bir şekilde gerçekleşmeden verilecek bir kararın da adalet ile ilgisini herkes sorgulamaya devam edecektir.
Umuyorum ki önümüzdeki günlerde adalet gerçek manada tecelli edecektir. CHP olarak, adalete ve demokrasiye olan inancımız gereği, bu kararı çok büyük bir dikkatle izlediğimizi ifade ediyorum.”
20.09.2012
 

Print Friendly, PDF & Email