Tarih 27 Ağustos 1922, saat 10.30, Mustafa Kemal Atatürk’ün gözü savaş açısından büyük stratejik önem taşıyan Çiğiltepe’de. 57. Alay’ı arıyor, telefonu 57. Alay Komutanı Yarbay Reşat açıyor,
“Reşat Bey, bu önemli tepeyi ne zaman alacaksınız?” 
Komutanım, yarım saat içerisinde alacağız” 
Mustafa Kemal Atatürk bir kere daha 57. Alayı arıyor, saat 10.45,:
“Düşmanın hala direndiğini görüyorum, gözümüz o tepede, çok önemli.” 
“Komutanım, düşman tepeye bir tümen yığmış direniyor ancak mutlaka o tepeyi alacağız” 
Saat 11.00, Mustafa Kemal Atatürk bir kere daha 57. Alayı arıyor, telefonu bir asker açıyor:
“Çocuk, Reşat Beyi  istiyorum!” 
“Komutanım Reşat Bey size bir mesaj bırakarak intihar etti. Okuyorum, komutanım:
Yarım saat zarfında bu tepeyi almak için söz verdiğim halde sözümü yapamamış olduğumdan dolayı yaşayamam” 
Mustafa Kemal Atatürk göz yasları içerisinde kalır. “Allah rahmet eylesin” der “Reşat Bey büyük bir vatanseverdi” 
Muharebeler devam eder. Saat 11.45’te Atatürk’e bir telefon gelir,
“Komutanım, Çiğiltepe alınmıştır. Yüzlerce ölüsünü bırakan düşman, Sincanlı ovasına doğru kaçmaktadır.” 
30 Ağustos nedir? 30 Ağustos beylik laflarla kutlanacak, artık içeriğini kaybetmiş törenlerle usul yerini bulsun diye anılacak bir gün değil; anlam ve önemine uygun şekilde kutlanacak bir gün olmalıdır. 30 Ağustos, Yıldırım Kemal’lerin, Sancaktepe’de vücudu parçalansa da sancağı düşürmeyen askerlerin, 150 askeri ile 2500 kişilik düşman tümenine saldıran Yüzbaşı Agâh Efendilerin kahramanlığını boş sözlerle değil, onların onurunu, fedakârlığını ve gösterdikleri yüksek cesareti hatırlayarak anılır.
Bugün karşımızdaki büyük soru şudur: Bu millet özgür ve iyi yaşasın diye her tür fedakârlığı yaparak, şehit olmaya koşan bu büyük kahramanların gösterdiği onurun karşılığını verebiliyor muyuz? Bugün ülkemiz onların hatıralarına layık bir şekilde bu mirasa sahip çıkıyor mu?
19 Mayısları, 23 Nisanları kutlayamadığımız, Cumhuriyet tarihinin hükümet tarafından alenen aşağılandığı, büyük kahramanların bizlere armağan ettiği değerlerin her gün yıkılmaya çalışıldığı, aydınlık, modern ve güçlü bir Türkiye özleminin Neo-Osmanlı fantezileri içerisinde hâkir görülüp, muhafazakâr, içine kapalı, etnik – dini kimlikleri sebebiyle birbirine neredeyse düşman gözüyle bakan bir toplum yaratmaya çalışanlar, Reşat Çiğiltepe gibi abidelerin gözlerinin içine bakarak, yarattıkları bu durumdan gurur duyduklarını söyleyebilir mi?
Anmaya değil yaşamaya, kızmaya değil barıştırmaya, ayırmaya değil birleştirmeye ihtiyacımız var.
Şırnak’tan, Edirne’den, Bayburt’tan veya İstanbul’dan gelip, gencecik bedenlerini Kurtuluş Savaşı’nda düşmana siper edip, birlikte yan yana yatanlar bugün ayrılamaz. Onların ortak ülküleri, heyecanları, istekleri bugün bizim hayallerimizin dışında olamaz.
17 yasında, 18 yasında bir çamur siperin içerisinde birlikte ekmek bölüşenlerin çocukları, 90 yıl sonra ortak yaşam idealini kaybetmiş olamaz.
Bu ülke, üzerinde yasayan herkesin ortak cenneti. Türkiye kaderimizdir, geleceğimizdir ve geçmişimizdir. Bu ülkeden başka topraklarda gelecek aramayan, çocuklarını bu ülkede büyütmek isteyen ve bu ülkenin çocukları daha iyi yaşasın diye her gün mücadele eden bizler, millet için kurduğumuz bu güzel umutları da asla bir kenara bırakamayız.
Daha özgür, demokratik, insanların kendi inançları ve hayalleri doğrultusunda yasadığı, onurun, cesaretin ve fedakârlığın her zaman bir değer olarak görüldüğü, namuslu insanların en az namussuz işler yapanlar kadar büyük cesaret gösterdiği güzel günler için hep birlikte çalışmak, baskıcı, kapalı ve dar zihniyetli bir iktidar şebekesinin yarattığı karanlığı da kırmak zorundayız.
Bu duygularla hepinizin 30 Ağustos Zafer Bayramını kutluyor, başta Büyük Atatürk olmak üzere bu ülke için en yüksek fedakârlığı çekinmeden gösteren  şehitlerimizi rahmetle anıyor, bayramını sahte deliller, akıl dışı suçlamalar, izan dışı ithamlarla mahpushanede geçirmek zorunda olan tüm milletvekillerimizin, öğrencilerin, gazetecilerin ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının bir an önce özgürlüğe kavuşmalarını diliyor, umudun ve özgürlüğün ülkesi, herkesin Türkiye’sinde buluşacağımız ve kahraman geçmişimize layık olacağımız güzel günlere  kavuşmayı bekliyorum.
Saygılarımla,
Umut Oran

Print Friendly, PDF & Email