Bugün Lozan Barış Antlaşmasının 89. Yıl dönümü.
Mustafa Kemal Atatürk,  Lozan Antlaşması imzalandığı zaman,  İsmet İnönü’ye  gönderdiği tebrik telgrafında şöyle sesleniyordu:
“Millet ve hükümetin zatıalilerine vermiş olduğu yeni görevi başarıyla sona erdirdiniz. Memlekete birbiri ardınca yaptığınız yararlı hizmetlerle dolu ömrünüzü bu defa da tarihi bir başarıyla taçlandırdınız. Uzun çarpışmalardan sonra vatanımızın barış ve istiklale kavuştuğu bu günde, parlak hizmetiniz dolayısıyla zatıalinizi, pek sayın arkadaşlarımız Rıza Nur ve Hasan Beyleri ve çalışmalarınızda size yardım eden bütün Delegeler Heyeti üyelerini şükran duygularımla kutlarım.”
Lozan ile Türkiye, Milletler ailesi içerisinde başı dik, onurlu ve bağımsız bir yer sahibi olma hakkını kazandı. Lozan ile kazanılan bu büyük başarı, bu milletin acı ve fedakarlık dolu savaş cephelerinde ödediği bedellerin, insanlık tarihi önünde zaferle onaylanmasıdır.
Bizim büyüklerimiz, atalarımız ve bizden önceki nesiller kan ve çeliğin içerisinde, barut kokuları arasında büyük bedeller ödeyerek bu ülkeye hizmet ettiler. Lozan’a giden yol bir çiçek bahçesi değil, mayın tarlaları, süngü savaşları, şarapnel parçaları ile dolu bir ateş bahçesidir.
Bu ateş bahçesinin ortasına dalarak, bir hilal uğruna batan güneşler bunu boşa yapmadılar. Onlar bu ülke özgür olsun, bağımsız olsun, bu ülkenin insanları mutlu, adil ve dürüst yaşayabilsinler diye bu bedelleri ödediler.
Lozan Antlaşmasının vesilesiyle hepimizin bir kere daha hatırlaması gereken şey şudur, bunca zorluk ve gözyaşının sonunda kurulan bu güzel Cumhuriyetin bir sorumluluğu vardır. Bu ülke bir baskı ülkesi olamaz, bu ülkenin çocukları kendi ülkelerinde garip kalamaz, bu ülkenin insanları hiç kimsenin önünde kul, hiçbir ülkenin de taşeronu olacak değildir.
Hepimizin sorumluluğu; bu ülkenin kıymetli insanları iyi yaşasınlar diye çalışmak, özgürlük için savaşmak, bölgesinde barış ve istikrarın  garantisi olan Türkiye için gereken her bedeli ödemektir.
Eğer bu ülkede çocuklar birbirini vuruyorsa, eğer bu ülkede insanlar delilsiz, hukuksuz özgürlüğünü kaybediyorsa, eğer bu ülke gayri meşru savaşların bölgesel taşeronu olmak konumunda bırakılıyorsa, o zaman biz Lozan’a ve bizi Lozan’a götürenlere karşı görevimizi yerine getirmiyoruz demektir.
Bu duygu ve düşüncelerle, başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, Kurtuluş Savaşı’nda yaptıkları hizmetlerle bu güzel ülkeye hizmet edenleri rahmet ve minnetle anıyor,  Lozan Antlaşması’nı imzalayarak dünyaya bir dış politika ve insaniyet dersi veren İsmet İnönü ile çalışma arkadaşlarını da saygıyla yad ediyorum. Onların gösterdiği azim, çalışkanlık ve kararlılık örneği, her zaman bizim ufkumuzu aydınlatacak ve bize yol gösterecektir.
Sevgi ve saygılarımla,
Umut Oran

Print Friendly, PDF & Email