Umut Oran’dan “şike” davasında tahliye yorumu:
“Hükümet bırakın ÖYM’yi kaldırmayı yeni bir ucube yarattı”
“AKP iktidarı, cemaatin ÖYM’sinin karşısında kendi özel mahkemelerinin zeminini oluşturdu”
“Fenerbahçe camiasını dayanışma ve birlik ruhunun yanı sıra ve mücadele azimlerinden dolayı kutluyorum”
ANKARA
CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, CHP adına takip ettiği ve kamuoyunda “şike davası” olarak bilenen davada Özel Yetkili Mahkeme’nin (ÖYM) bugün verdiği kararla ilgili olarak, “Öncelikle Fenerbahçe camiasını dayanışma ve birlik ruhunun yanı sıra ve mücadele azimlerinden dolayı kutluyorum” dedi. Oran, “ÖYM’leri kaldıracağım” diyen hükümet, bırakın ÖYM’leri kaldırmayı TBMM’yi 24 saat boyunca faşizan bir yöntemle çalıştırarak, muhalefete kulak tıkayarak yeni bir ucubeyi daha yarattı. İki farklı ÖYM statüsü oluşturan AKP iktidarı, cemaatin ÖYM’sinin karşısında kendi özel mahkemelerinin zeminini oluşturdu. Son bir yıl içinde futbolda yaşananlar, TFF’den, Tahkim Kurulu’ndan ve son olarak yargıdan gelen kararlar, birbirinden tutarsız ve futbolseverlerin vicdanını tatmin etmekten uzaktır, tam tersi derin yaralar açmıştır” diye konuştu.
ÖYM’nin kararı sonrasında yazılı açıklama yapan CHP’li Umut Oran, “Büyük hukuksuzlukların sürekli yeni olaylarla karşımıza çıktığı, kamuoyunda adalet inancının da gittikçe kaybolduğu bir dönemden geçiyoruz. Sahte ve tutarsız delillerle süren yargılamalar, haksız tutuklama kararları, her gün tutuklanan avukatlar, gazeteciler, öğrenciler ve onların yaşadığı acılar bizleri de etkiliyor. Dışarıda olanların da ancak içeride olanlar kadar özgür olduğu, herkesin bir tedirginlik içerisinde yaşadığı bir zamandayız” dedi.
Faşizan yöntemle yeni bir ucube yarattılar
Oran’ın açıklamasının satır başları şöyle:
Özel Yetkili Mahkemeler ülkenin üzerinde böyle bir karabasan yarattı. 1 yıldır Özel Yetkili Mahkemelerdeki bütün davaları takip ediyorum. Hepsinde çok farklı boyutta bir hukuksuzluğa ve haksızlığa şahit olmanın üzüntüsünü yaşıyorum. “ÖYM’leri kaldıracağım” diyen hükümet, bırakın ÖYM’leri kaldırmayı TBMM’yi 24 saat boyunca faşizan bir yöntemle çalıştırarak, muhalefete kulak tıkayarak yeni bir ucubeyi daha yarattı. İki farklı ÖYM statüsü oluşturan AKP iktidarı, cemaatin ÖYM’sinin karşısında kendi özel mahkemelerinin zeminini oluşturdu.
Yetkisiz mahkemede ilk aşama bitti
3 Temmuz 2011 tarihinde, kamuoyuna yansıyan bilgilere göre Başbakan’ın müsaadesiyle başlayan, 6 Temmuz 2011 günü Emniyet tarafından yapılan “19 maçta şike ve teşvik primi tespit ettik” açıklamasıyla adil yargılanma ilkesinin, basına sızdırılan tapelerle soruşturmanın gizliliği ilkesinin, birçok yorumla da masumiyet karinesinin ihlal edildiği bir dava süreci başladı. Aradan geçen 1 yılda, birçok hak ihlaline şahit olduk. Delillerin yeteri kadar değerlendirilmediğini, soruşturmanın derinleştirilmediğini, “hızlı yargılama” usulüyle adaletin ikinci plana atıldığını gördük. Spor yöneticilerinin terör örgütünün finans kaynağı olmakla dahi suçlandığı, 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi Hakkında Kanun ve HSYK kararları açık olduğu halde, insanların yetkisiz mahkemede yargılandığı bu davanın ilk aşaması bugün verilen kararlarla bitti.
Camiayı kutluyorum
Öncelikle Fenerbahçe camiasını dayanışma ve birlik ruhunun yanı sıra ve mücadele azimlerinden dolayı kutluyorum.
Tatmin etmedi derin yara açtı
Yargı bağımsızlığına inanıyoruz. Ancak yargının millet adına adaleti sağlama görevi olduğunu da hatırlatmak istiyorum. Son bir yıl içinde futbolda yaşananlar, TFF’den, Tahkim Kurulu’ndan ve son olarak yargıdan gelen kararlar, birbirinden tutarsız ve futbolseverlerin vicdanını tatmin etmekten uzaktır, tam tersi derin yaralar açmıştır.
Tahliyeleri kutlarım
Tahliye edilenlere geçmiş olsun diyorum. Özgürlüğünden mahrum, ailesinden uzakta bir yıl geçirmek zorunda kalanlara, başta Aziz Yıldırım ve bütün Fenerbahçe camiasına ve Türk futboluna bu kararın yeni bir başlangıç olmasını temenni ederim.
“kardeşim duymaz, el oğlu duyar”
Bu ülkedeki adaletsizlikler, haksızlıklar ve hukuksuzluklar elbette bitecek. Elbette bu günler de geçip, demokrasinin insanların kalplerini sardığı, üniversitelerin, sendikaların, sporun ve sanatın özgür bir şekilde kendi dinamikleriyle büyüdüğü, baskının yok olduğu insanlık onuruna uygun bir hayat yaşanacak. Masum insanların seslerinin kodes duvarlarında kaybolduğu, “kardeşim duymaz, el oğlu duyar” diye hayıflandığı zamanlar yerini Atatürk Cumhuriyetinin parlak güzelliğine de bırakacak.
Özgürlüğün şafağı mutlaka doğacak
Bu mücadelenin bir parçası olan ve bu çerçevede hareket edenler şunu çok iyi biliyor: Türkiye zulme teslim olmayacak, laik demokratik sosyal hukuk devleti ilelebet var olacak, özgürlüğün şafağı mutlaka doğacak.”

Print Friendly, PDF & Email