Değerli Dostlarım,
19. yüzyılın başından beri süre gelen emek mücadelesinin en önemli sembollerinden biri 1 Mayıs tarihidir. Bu tarihte, dünyada 80 ülkede işçiler, emekçiler, alın teriyle geçimini sağlayanlar zulme, haksızlığa ve sömürüye karşı ortak bir bilinç ile hareket ederek, yeni bir dünya mümkün diye bağırırlar. Emeğin en üstün değer olduğu, insanın insan olmak sebebiyle korunduğu, toplumun güçsüzlere, muhtaç durumda olanlara, fakirlere kucak açtığı yeni bir dünya umudu her 1 Mayıs’ta en yüksek sesle haykırılır.
1977 yılında kanlı 1 Mayıs’ı yaşayan, darbe tezgahlarında, işkencehanelerde, baskı rejimlerinde en acı olaylarla karşılaşan Türkiye emekçileri de, bu 1 Mayıs’ta bir kere daha özgürlük ve emek için sokaklara çıkarak hepimize bazı şeyleri hatırlatıyorlar. Eğitimin, tiyatroların ve genel olarak hayatımızın özelleştirildiği, iş güvencesinin taşeron işçilikle yer değiştirdiği, sosyal güvenlik sisteminin sadaka sistemi ile yer değiştirdiği, demokrasi düşlerinin otoriter bir baskıyla ezildiği bugünkü Türkiye’de hepimiz yerimizi tekrar belirlemek zorundayız. Biz paranın mı yanında olacağız yoksa insanın mı yanında olacağız? Biz baskının, şiddetin veya haksızlığın mı yanında olacağız yoksa bizler özgürlüğün, demokrasinin ve adaletin yanında mı olacağız? Bizler taşeronlaştırılmış emeğin arkasında mı duracağız yoksa her tür güvenceye sahip emeğin yanında mı duracağız?
Bu 1 Mayıs’ta ben de diğer arkadaşlarımla birlikte Taksim meydanına işte bu duygularla çıkacak, demokratik, özgür, çağdaş ve adil bir Türkiye için yürüyen onbinlere katılacağım. Hep birlikte diyeceğiz ki: “yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarından mutlu bir hayat filizlenir kavganın ufuklarından”
Çünkü bir gerçeği çok iyi biliyoruz “Gün gelir gün gelir zorbalar kalmaz gider” ve birleşmiş bir halkı hiçbir güç yenemez.
Bu duygu ve düşüncelerle bütün halkımızı 1 Mayıs günü emeğin ve demokrasinin yanında olmaya çağırıyor, hepinizin İşçi ve Emek Bayramını kutluyorum.
Saygı ve sevgilerimle,
Umut Oran
 
 
 
 

Print Friendly, PDF & Email