UMUT ORAN

(1)TGB: Ekonomik gidişatı işsizlik verileriyle ele alacak olursak, T.Erdoğan’ın sunduğu ‘işsizlik düştü’ değerlendirmesi ne kadar gerçekçi?
Yanıt:
2011’de işsizlik oranı %9,8’e olurken, genç işsizlik oranı 2011 yılında %18,4’e yükseldi. 2011 yılı sonu itibari ile 2 milyona yakın kişinin iş bulma ümidi yok veya çalışmaya hazır durumda olduğu halde iş aramıyor. Yükseköğretim mezunlarında işsizlik arttı. İşsizlikteki azalmanın %92,4’ü düşük niteliklilerden kaynaklandı. En geniş tanıma göre Türkiye’de 5 milyon 241 bin işsiz var. Yani AKP’nin işsiz rakamları da sahte.
AKP iktidarında büyüme olmasına rağmen işsizlik sorunu çözülememiştir, hatta kronik hale gelmiştir. Ayrıca genç işsizlik oranları da çok ciddi seviyededir, kadının işgücüne katılımı da halen neredeyse 1/3 düzeyindedir.

(2)TGB: AKP’nin başarı olarak sunduğu sıcak para ekonomisinin alarm vermeye başladığı ortada, 2002-2011 arası net kaynak aktarımının yaklaşık 90 milyar doları bulması tam tersi bir başarısızlığı göstermiyor mu?
Yanıt: AKP’nin uyguladığı yüksek faiz düşük kur politikasıyla ithalata bağımlı bir sanayi, üretim ve ihracat durumu oluşmuştur. Türkiye sıcak para cenneti ülke haline gelmiştir, sıcak para gerçek yatırıma dönüşmediği sürece ülkedeki iş ve aş ciddi tehdit altındadır ve bu da sosyal barışı olumsuz etkilemektedir. Türkiye AKP’nin bu yanlış politikasıyla adeta sıcak para müptelası bir ülke durumuna gelmiştir. Bu müptelalığın sonu maalesef felakettir, çünkü bu dışa bağımlılık ulusal bağımsızlığımızı etkileyebilecek boyutta bir tehdide dönüşebilir.
AKP’nin derdi göstermelikte olsa büyüme oranını pozitif tutmak, döviz kurlarının artışına engel olmak. Biraz rakamlara bakacak olursak, 2011 yılı dördüncü çeyreğinde gayri safi yurtiçi hasıla bir önceki yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla %5,2 arttı. 2011 yılı büyüme oranı ise %8,5 oldu.
Büyüme sorunlu, çünkü
 İthalata dayalı bir büyüme kurgusu yaratıldı. Nitekim200 yılında ihracat 2010 yılına göre %18,5 artarak 134.9 milyar dolara ulaşırken, ithalat %29,8 artarak 240.8 milyar dolara yükseldi. 2011 yılında dış ticaret açığı %47,7’lik artışla, 2010 yılındaki 71.6 milyar dolar seviyesinden 105.8 milyar dolara yükseldi. 2011 yılında ihracatın ithalatı karşılama oranı %56’ya geriledi. Bu gelişme sonrasında da 2011 yılında cari açık, 2010 yılına göre 30.4 milyar dolar artmış ve 77.1 milyar dolara çıktı.
Sanayi üretimi 2012 ile birlikte geriliyor. 2012 yılı Ocak ayında sanayi üretim endeksi 2010 yılının aynı ayına göre %1,5 artarken, bir önceki aya göre (Aralık 2011) %15 azaldı. Diğer yandan takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi de 2012 yılı Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %1,3, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretim ise bir önceki aya göre %3,1 azaldı. Bu gelişimin altında şu olgu yatmaktadır.Sanayi üretimi verileri cari işlemler açığı verileri ile birlikte incelendiğinde, sanayi üretimi ile cari açığın aynı yönlü eğilim içinde olduğu görülmekte. Yani sanayi üretimi artıyorsa cari açıkta artmakta, sanayi üretimi düştüğünde cari açıkta düşmekte. Bu ilişkinin temelinde:
– Sanayi sektörü üretim yapabilmek için ara malı talebini yurtiçinden gerçekleştirememesi,
-Sanayicinin temel girdisi olan elektrik üretiminin %46 oranında doğal gaz ithalatına bağlı olması yatmaktadır.
Bu gelişimin altında şu olgu yatmakta.Sanayi üretimi verileri cari işlemler açığı verileri ile birlikte incelendiğinde, sanayi üretimi ile cari açığın aynı yönlü eğilim içinde olduğu görülmekte. Yani sanayi üretimi artıyorsa cari açık da artmakta, sanayi üretimi düştüğünde cari açık da düşmektedir. Bu ilişkinin temelinde:
– Sanayi sektörü üretim yapabilmek için ara malı talebini yurtiçinden gerçekleştirememesi,
-Sanayicinin temel girdisi olan elektrik üretiminin %46 oranında doğal gaz ithalatına bağlı olması yatmaktadır.
İşgücüne katılma oranı düşük, işsizlik oranı yüksek. 2011 yılında işgücüne katılma oranı % 48,5 oldu. Bu dönemde erkeklerde işgücüne katılma oranı %70,4, kadınlarda % 27,4 oldu. İşsizlik oranı %9,8. Genç nüfusta işsizlik oranı ise %18,1 düzeyde kalmış durumda.
Bütçe Dengesi Bozuluyor. 2012 yılı Şubat ayında Merkezi yönetim (Kamu) bütçesi 2,6 milyar TL açık verdi. Bütçe açık veriyor. Çünkü SGK açık veriyor, denetimsiz çalışan belediyeler açık veriyor.
İnsani Gelişme Göstergeleri Yerinde Sayıyor. Türkiye 2011 yılı insani gelişme değeri ile dünyada 187 ülke ve bölge içinde 92’nci sırada. Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksinde ise 146 ülke arasında ancak 77’nci sırayı alabiliyor.
Gelir Dağılımı Bozuk. Aralık 2011’de TUİK tarafından açıklanan gelir ve yaşam koşulları araştırması, 2010 yılına ait. Buna göre en yüksek gelire sahip son gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay % 46,4 iken, en düşük gelire sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay % 5,8’dir. Buna göre, son yüzde 20’lik (en zengin olan grubu) grubun toplam gelirden aldığı pay, ilk yüzde 20’lik gruba göre 8 katıdır.
Gelir dağılımı eşitsizlik ölçütlerinden Gini katsayısı 2010 yılı için 0,402’dir. (Gini katsayısı ne kadar yüksek olursa o ülkede gelir eşit dağıtılmıyor, adaletsiz bir paylaşım var demektir).
Yoksulluk sınırına göre nüfusun % 16,9’u yoksulluk riski altında. Kentsel ve kırsal yerler için ayrı ayrı hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre, kentsel yerlerde bu oran % 14,3 iken, kırsal yerlerde % 16,6’dır. Yoksulluk riski altında olanlar olarak tanımlanan “sürekli yoksulluk” oranı ise % 18’dir.
Eğitimin Kalitesi Düşüyor. Dinsel Eğitim Bilimsel Eğitimin Yerini Alıyor. Dünya Bankası raporuna göre Avrupa ve Orta Asya bölgesinde (29 ülke) Türk vatandaşlarını endişelendiren en önemli konu eğitimdir. Hemen hemen 10 Türk’ten 5’i, ek devlet yatırımında öncelikli alanın eğitim olması gerektiğine inanıyor. Bu oran Avrupa ve Orta Asya ülkeleri arasında Tacikistan’dan sonra en yüksek orandır.
(3)TGB: AKP’nin ekonomide pembe tablolar sunarken, sürekli ihracat oranlarının öne çıkarmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yanıt: AKP sürekli ihracattan bahsetmektedir. Oysa ki dış ticaretin iki yüzü vardır, birisi iç piyasa diğeri de dış piyasa. Dış ticaretin iki yüzünü de bir arada görmemek ithalatı sahiplenmemek AKP’nin dış ticaret politikasında ikiyüzlü bir tavır sergilediğinin kanıtıdır.
2012 yılı Ocak ayında cari işlemler açığı bir önceki yılın Ocak ayına göre 25 milyon dolar azaldı ve 5.998 milyon dolar oldu. Dış ticaret açığı da bu dönemde 147 milyon dolar azaldı ve 5.922 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti.
Hizmetler dengesi kalemi altındaki turizm gelirleri, bir önceki yılın ilk ayına göre 39 milyon dolar artarak 972 milyon dolara ulaştı.Yatırım gelirinden çıkış bir önceki yılın ilk ayına göre 50 milyon dolar artarak Ocak ayında 615 milyon dolara yükseldi.Yabancıların yurt içinde yaptıkları net yatırımlarda bu yılın ilk ayında 827 milyon dolarlık giriş gerçekleşti.
Yurt dışında yerleşik kişiler, hisse senedi piyasasında 556 milyon dolar tutarında net alım yaparken, devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) piyasasında 993 milyon dolar tutarında net satım gerçekleşti.
Hükümet, yurtdışında gerçekleştirilen tahvil ihracı yoluyla bu yılın ilk ayında 1,5 milyar dolar tutarında yeni borçlanma, 1 milyar dolar tutarında da geri ödeme gerçekleştirdi.
Bankacılık sektörünün net kredi kullanımı, bir önceki yılın ilk ayına göre 427 milyon dolar azalarak 700 milyon dolara geriledi. Diğer sektörler ise, bir önceki yılın Ocak ayında 414 milyon dolar net kredi kullanıcısı iken, bu yılın aynı ayında 77 milyon dolar net geri ödeyici olmuştur.
Resmi rezervler, bir önceki yılın ilk ayında 863 milyon dolar artmışken, bu yılın ilk ayında 2.671 milyon dolar azaldı.
Gerçekleşen 6.023 milyon piyasanın beklediği 5.4 milyar dolarlık açığın üzerinde. Cari işlemler açığı sanayi üretimdeki hızlı düşüşe rağmen sadece %0,43 azalmış oldu. Net hata noksan kalemi de geçen yıla göre düşmek ile birlikte bilanço içindeki ağırlığını koruyor.Ocak 2012’de 834 milyon dolarlık bir net hata noksan verildi.
Artma eğilimine giren petrol ve doğalgaz fiyatları düşünüldüğünde 2012 yılı için hedeflenen 65.4 milyar dolarlık cari açık rakamına ulaşılmasının zor olacağını ve TL’nin ciddi bir baskı altında kalacağını söyleyebiliriz. Basit bir ifade ile bu eğilim devam ederse kurların yönü yukarı olur.
(4)TGB: Büyüme beklentileri şimdiden revize edilmeye başlanmışken 2012’nin AKP açısından hayli sıkıntılı geçeceği öngörüsüne katılıyor musunuz?
Yanıt: 2012 yılında hem dünyada hem de Türkiye’de 2011’e göre biraz daha daralma yaşanacaktır. Öngörülen yüzde 3-4. 2011 yılı için ortaya büyüme yüzde 8,5 olurken, 2012 için yüzde 3-4’ün öngörülmesi esasında ekonomide daralmanın kabul edilmesidir. Önemli olan büyümenin kalitesidir, insana getireceği kolaylık ve insan için yaratacağı katmadeğerdir. Büyüme kaliteli olmalı ve insana dokunmalıdır, vatandaş günlük hayatında bu büyümeyi olumlu olarak hissedebilmelidir. gelir dağılımı ve bölgelerarası kalkınmada eşitlik sağlanmalı, sosyal sorumluluk duygusunu güçlendirmeli ve çevre duyarlı olmalı, yeşil ekonomiye geçişi teşvik etmeli bu büyüme.
Hükümet her ne kadar bütçe dengesi konusunda hassas olduğunu söylese de 2011 yılı Aralık ayı sonu itibari ile 518.3 milyar TL’yi bulan (rakam Ocak 2012’de düştü ve 514.8 milyar TL’ye geriledi. Bunun nedeni Ocak ayında TL’nin ABD doları karşısında değer kazanmasıdır).
Hükümet 2011 yılında bütçeyi çıkardı mali af ile vergi gelirlerinin artması sayesinde istediği noktada tutabildi.
Hükümet bunun benzeri bir gerçekleşmeyi 2012 yılı içinde yapmak istiyor. Bu defa hedef gelirler:
– Askerlik yapmayanların ödeyeceği ücretler.
– Orman Kanunun 2B maddesinin değiştirilmesi sonrasında kamu arazilerinin satışından elde edilecek gelirler.
Hükümetin bu öngörülerini olumsuz yönde etkileyecek unsurlar ise şunlardır:
-Ekonomideki küçülme sonrası azalacak olan KDV ve ÖTV gelirleri.
-Yine küçülme sonrası kurumlar ve gelirler vergisi tahsilatının azalması.
-İthalattaki düşüş sonrası azalan ithalattan alınan KDV tahsilatı.
Tüm bu unsurlar hükümeti umduğundan daha fazla borçlanmaya sokacak .Mevcut durumda faiz oranları yükselir. Hükümet açısından bu tercih edilebilir bir durum olmadığı için dış kaynak girişi, yani sıcak para (kayıtlı-kayıtdışı) teşvik ediliyor.
tgb.gen.tr

Print Friendly, PDF & Email