TUİK tarafından Eylül ayı ihracat verilerinin açıklanmasının ardından, yılın ilk 9 ayındaki dış ticaret dengesini değerlendiren CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Oran açıklamasında şunları kaydetti:
“2011 Eylül ayında ithalat yüzde 35,5 artarken ihracat sadece yüzde 21 oranında arttı. Yılın ilk dokuz ayında ithalat 181 milyar 600 milyon dolar, ihracat ise sadece 99 milyar 500 milyon dolar oldu. İhracatın ithalatı karşılama oranı geçen yıl yüzde 57’ydi bu yıl yüzde 50’ye düştü. Dış Ticaret açığı 82 milyar dolar.  Verilere bakınca görüyoruz ki yılsonu için beklenti 100 milyar dış ticaret açığı. Cumhuriyet tarihinde bunun bir örneği var mı?
Bir gol atıp iki gol yiyerek maçı kazanamazsınız
Bu durum ekonomi yönetimi açısından kriz habercisidir. Dünyanın hiçbir ekonomisi bir kazanıp iki harcayarak devam edemez. Bu uzun vadede sürdürülemez bir yöntem. Şuna benziyor, bir gol atıp iki gol yiyerek maçı kazanamazsınız. Dış ticaretin iki yüzü var. Biri ihracat, diğeri ithalat. İhracata seviniyorlar, ithalattan bahsetmiyorlar. Eğer ithalattan bahsetmezsen, o zaman ikiyüzlü olursun, gerçeği saklamış olursun. Bugün ekonomi yönetimi, maçta habire gol yerken, sevinmeye devam ediyor. Halbuki sevinecek bir şey yok, düşünecek çok şey var.
10 senelik hükümet Hakkari’de altyapıyı kurmalıydı
Bir başka ilginç nokta Ekonomi Bakanı açıklamayı Hakkari’de yapıyor. TİM Başkanı diyor ki gezici eğitim tırı Hakkari’ye gönderilmiş, 3 hafta eğitim verilecekmiş. Düz ovada balık avlamayı öğretmeye benziyor. Hakkari’nin nüfusu 136 bin. 2010 yılı rakamlarına göre işsizlik yüzde 17. İstihdam oranı sadece yüzde 33. Burada verilecek eğitim güzel ama yetersiz, siz alt yapıyı buna uygun hale getirmezseniz insanlar nasıl balık tutacak? Hükümetin görevi insanların balık avlayacağı denizi temiz tutmak, ortaya çıkarmak. 10 yıllık bir hükümet hâlâ bu altyapıyı kurabilmiş değil.
Bu yıl da parayı Türk köylüsü değil Alman köylüsü kazanıyor
Türkiye’nin öz kaynakları, sermayesi, Türkiye’de iş ve aş yaratacak olan para yurt dışına gidiyor. Mesela, tarım ithalatı geçen yıla göre yüzde 46 artmış.  Demek ki geçen yıl Türkiye’deki köylü Ahmet Efendi’nin ürettiği ürünü alıyorduk, bu yıl para Hans efendiye gidiyor. Türk köylüsü değil, Alman köylüsü, Hollanda köylüsü, Meksika köylüsü kazanıyor.
Hükümet babadan kalan dükkânı sattı, şimdi gözünü eve dikti
Genel olarak baktığımız zaman ekonominin büyümesi için gereken şey basittir. Para kazanmak. Ürünümüzü üreteceğiz, satacağız, para kazanacağız, o parayla da yatırım yapacağız, iş ve aş yaratacağız. Bugün uygulanan yöntem ise para harcamaktır. Biz harcıyoruz, başkası kazanıyor. Türkiye bir işletme olsa, bu yıl 100 milyar açık vermişiz. Nasıl finanse edeceğiz? Önce öz kaynaklarımızı kullanacağız. Cepten yiyeceğiz. Bu aşamayı geçtik. Sonra gideceğiz borç alacağız, dış borcumuzu da aldık. Eğer hala açık devam ederse ne yapacağız? Malı mülkü satacağız. 18 Kasım 2002 tarihinden 2010 yılına kadar AKP döneminde 51 işletme, 1517 taşınmaz, 3 gemi ve 4 maden sahası özelleştirilmiş. Toplam özelleştirme bedeli 30 milyar 613 milyon dolar. Bugün Türkiye malını mülkünü satıyor.
Haydarpaşa’yı satarak sorunu aşamazsınız
En son hükümet imar planı yetkisini aldı. Şimdi kamuya ait arsaları ve tarihi binaları satmak için fiyatlandırma yapıyor. Önemli kamu kurumlarını hükümet sattı, yani annemizden babamızdan kalan iş yerlerini sattılar, şimdi de evlere göz diktiler. Diyelim bu varlıkları da sattık. Sonra ne yapacağız? Hükümet Haydarpaşa’yı satarak cari açığı karşılamak istiyor. Haydarpaşa’yı satarak, tarihi dokuyu satarsınız, bu ülkenin geçmişiyle bağlantısını satarsınız, halkın güzel anılarını satarsınız ancak bu zihniyetle hiçbir sorunu aşamazsınız.
Karavanacı Hükümet
Enflasyon rakamları da açıklandı. Sorun kendini burada da gösteriyor. Dış Ticaret noktasında hükümetin bir öngörüsü yok ancak genel olarak ekonomi yönetiminde bir yönetim aklı yok. Enflasyon beklentisi yüzde 5,5 iken bugün gerçekleşme TÜFE’de 7, 95. Bir hedef koyuyorsun, yüzde 50 hedeften sapıyorsun. Hedefi 12’den vuracağım diye yola çıktılar, bırak 12’yi hedef kâğıdını bile tutturamadılar. Yani hükümet, tam manasıyla karavanacı.
Dış ticaret rakamları, enflasyon rakamları gereken uyarı sinyallerini veriyor. 32 aydır toplanmayan Ekonomik ve Sosyal Konsey toplanmalı. Ortak akıl sorunları tespit etmeli, çalışanlar, üretenler el ele çözüm önerilerini getirmeli.”

Print Friendly, PDF & Email