Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran Ekonomi Koordinasyon Kurulu ( EKK)’nda “Körler sağırlar birbirlerini ağırlıyor” dedi
Yazılı bir açıklama yapan Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran Hükümete, “Hatalarınızı halka ödetmeyin. Kendiniz çalıp kendiniz oynamayın ve oyalamayın. İlk adım olarak 3 ayda bir toplanması gereken ancak en son 3,5 sene önce bir araya geldiğiniz Ekonomik ve Sosyal Konsey’le toplanın ve ekonominin gerçek aktörleri olan emek ve işveren piyasası mensuplarını karar mekanizmalarına dâhil edin.” diye çağrı yaptı
Genel Başkan Yardımcısı Oran’ın açıklaması şöyle;
“Ekonomi krizde ve çok kötü sinyaller veriyor. Hükümet üyeleri ise, her gün yaptıkları açıklamalarla, her kafadan bir ses çıkarıyorlar. Dolaylı olarak ekonominin gidişatının tehlikeli boyutlarını satır aralarında ifade etseler de tüm eleştiri ve uyarılara kulak tıkayıp hala basit propaganda ve demogojilerle gün geçiriyorlar. Ne bir ciddi öneri, ne çalışma, ne tutarlılık, ne de ciddi bir önlem var. Oysa ekonomi tehlike çanları çalıyor. İşin gerçeği bu…
7 Ağustos 2011 tarihinde Sayın Başbakan EKK’yı (Ekonomi Koordinasyon Kurulu) topladı ve 10 tane madde saydı. Bunlar 59.ve 60. Hükümetin gerçekleştiremediği önlemlerdi. Şimdi 2008’de teğet geçti-geçmedi denen krizin ikinci büyük dalgası ile karşı karşıyayız. Başbakan, Reel Sektörü dikkate ve ciddiye almazsa Türkiye bu yükselen ikinci dalganın altında kalacaktır.
Sayın Başbakan ekonomik krizle ilgili sadece EKK’da kendi bakanları ile toplantı yapmayı bırakıp, acilen ESK’yı (Ekonomik Sosyal Konseyi) toplamalı, emek ve iş piyasasının önceliklerini ve önerilerini dikkate almalıdır.
PANİK VAR AMA GÖZLER KAPATILIYOR
Son bir hafta içerisindeki yaklaşık on farklı özel sektör temsilcisi ile yaptığım görüşmeler sonucunda, son gelişmeler çerçevesinde büyük belirsizlikler, karmaşa ve panik yaşadıklarını gözlemledim. Ayrıca, Reel Sektörün çok fazla borcu mevcut. Buna hem Türk lirası ile iş yapanlar, hem de yabancı para ile iş yapanlar dahil.
ESK 3 YILDIR TOPLANMIYOR
ACİLEN TOPLANMALIDIR

Sayın Başbakan ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında, toplumsal uzlaşma ve işbirliğini sağlamak, sürekli ve kalıcı bir ortam yaratarak, istişare mahiyette ortak görüş belirlemek için oluşturulan Ekonomik ve Sosyal Konseyi hem 3 yıldır toplamayarak bu yasayı yerine getirmemiş, hem de 12 Eylül 2010 Anayasa Referandumu’nda da ESK Anayasa kapsamına alınmıştır.
Sayın Başbakan ESK’yı toplayarak Türkiye’de üreten, istihdam yaratan, ihracat yapan ekonominin gerçek aktörlerinin hem tedirginliklerini anlamış olur, hem de onların gerçekçi sürdürülebilir önerilerinden yararlanmış olur.
HALA ANLAMAK İSTEMİYORLAR
Ekonomimiz, genel seçimlerin ardından yurtiçi ve yurtdışı kaynaklı birçok şok yaşadı. Krizler silsilesi yabancı basından gelen ekonomiye ilişkin uyarılarla başladı. Kredi derecelendirme kuruluşlarının raporları ve yabancı bankaların açıklamaları bunlara eklendi. Bu uyarıların en ciddisi IMF’nin tahminleriydi; büyümenin hız kestiği ancak cari açığın hız kesmediği en tehlikeli durumu yansıtıyordu.
Daha dün açıklanan cari açıktaki olağanüstü artış kaygıların ne kadar gerçeği yansıttığını bir kez daha doğruladı. Cari açık 2011’in ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine göre %122 oranında bir artışla 45 milyar dolar oldu.
Tehdidin boyutunun hükümetçe kabulünün en açık göstergesi yine hükümetin en önemli ekonomi kurmaylarından Mehmet Şimşek’ten geldi. Şimşek, cari işlemler açığını ”Türkiye’nin kırılganlık kanalı” olarak nitelendirdi. Ancak Şimşek büyük bir rahatlıkla ve her cari açık rekoru kırılan dönemdeki ifadelerinden herhangi bir değişiklik yapmadan, “Cari açığı kapatmaya yönelik tedbirlerin alındığını ve gelecek 6 aylık dönemde düşme ihtimalinin büyük olduğunu” belirtti.
Tabi bu tabloya dövizdeki önlenemeyen yükseliş ve borsamızdaki hızlı değer kaybı eklenince durumun vahameti bir kez daha ortaya çıktı. Bunların üstüne bir de hükümet yetkilileri harcamaların yavaşlatılması çağrısında bulununca piyasalar yeni bir şokla karşılaşmış oldu. Türk Lirası değer kaybetti ve faizler yükselişe geçti.
Kurlardaki oynaklığın sadece ekonomimizde yapılan hatalardan kaynaklandığını söylemek doğru olmaz. Uluslararası piyasalarda da şoklar yaşandı. Tüm bu ekonomik arbede içerisinde dolara karşı değer kazanması beklenen Türk Lirası ise hem dolara hem de Euro’ya karşı değer kaybetti. Euro’nun Türk lirasına göre değer kazanması dış dengelerle açıklanabilse de dolara karşı TL’nin değer kaybı iç dengesizliklere bağlı olduğu ortada.
EKONOMİNİN TÜM GÖSTERGELERİ BOZUK
Hükümetin yanlış politikaları ve tutarsız uygulamaları ile önerilere ve uyarılara karşı kast yapısı sayesinde ekonominin diğer göstergeleri de sağlıklı durumda değil. Dış borcumuz büyüdükçe büyüyor. Yatırımlar durma noktasına gelmiş. İşsizlik olanca hızıyla devam ediyor. Cari açık yılsonu itibarıyla yine rekor kıracak.
İÇİ BOŞ KARARLAR
Ekonomi Koordinasyon Kurulu 8 Ağustos’ta gelişmeleri değerlendirme üzere 3. kez toplandı ancak kalburla su taşımaya devam edildi. Defalarca tekrarlanan, daha öncede alınan ama içi bir türlü doldurulamayan kararlar yinelendi: Yatırım ortamının iyileştirilmesi, ihtisas mahkemelerinin çeşitliliğinin ve sayısının artırılması, yargı hizmetlerinin hızlandırılması, bilirkişilik kurumunun gözden geçirilmesi, icra iflas sisteminin etkinlik ve verimliliğinin artırılması…
İŞTE SİZE ÖNERİLER VE GERÇEK ÖNLEMLER PAKETİ
Tüm bunlar olurken, bizde gelişmeleri değerlendirmek üzere on sektör temsilcisiyle bir araya geldik. Her birinin ısrarla altını çizdiği hususlar ise birbirinden çok farklı değil: Ekonomi yönetimindeki bu tutarsızlığın biran önce sona erdirilmesi, istikrar ortamının biran önce tahsisi, doğru teşvik politikalarının ivedilikle yürürlüğe konması, ithalat yerine yerli sanayi ve ihracatın desteklenmesi, üretimin ve üretim verimliliğinin artırılması. Yeni Sektörel ve Bölgesel Teşvik hayata geçirilmeli, işsizlikle ilgili Acil Eylem Planı yapılmalıdır.
HATALARINIZI HALKA ÖDETMENİZE GÖZ YUMMAYACAĞIZ
Bir kez daha hükümete sesleniyorum; Kendiniz çalıp kendiniz oynamayın ve oyalamayın. Ciddi bir hükümet sorumluluğu ile hareket edin. Her konuda olduğu gibi, ben yaptım oldu mantığından vazgeçin. İlk adım olarak Ekonomik ve Sosyal Konseyi söz verdiğiniz gibi toplayın ve ekonominin gerçek aktörleri olan emek ve işveren piyasası mensuplarını karar mekanizmalarına dâhil edin. 12 Eylül 2010 referandumunda Anayasal Kurum haline getirilen ve yönetmeliğine göre üç ayda bir toplanması gereken konseyin en son üç buçuk sene önce toplanmasının hesabını bu millete veremezsiniz. Bu keyfi ve hukuk dışı tutumu göz ardı etmemiz söz konusu olamaz.
Unutulmamalıdır ki bu geldiğimiz noktada krizle gelen bir hükümetin krizle gitmesi çok olasıdır. Ancak biz, işçimizin, emekçimizin, sanayicimizin, memurumuzun, çiftçimizin bir kez daha sizin hatalarınızın bedellerini ödemesine göz yummayacağız.”
Saygılarımla,
Umut Oran
Genel Başkan Yardımcısı
İstanbul Milletvekili

Print Friendly, PDF & Email