Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, hükümetin Ekonomik Sosyal Konseyi mutlaka toplaması gerektiğini ifade etti.
Oran, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin önündeki üç tehditten birinin demokrasi açığı, diğerinin güvenlik sorunu olduğunu, cari açığın da bu tehditler arasında yer aldığını söyledi.
Türkiye’nin kırılganlığı en yüksek ekonomilerden biri olduğunu belirten Oran, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli’nin açıklamalarını anımsatarak, ”Açıklamalara baktığınızda; ‘ekonomide her türlü olumsuz senaryoya hazırlıklı olun’ mesajı veriliyor. Bence bu bir itiraf, onlar da tehlikeyi görüyor” dedi.
Küresel ekonomik krizin etkisini hiçbir zaman kaybetmediğinin altını çizen Oran, Türkiye’nin bu dönemde en büyük hatasının krizi dikkate ve ciddiye almaması olduğunu söyleyerek, krize ilişkin gereken yapısal reformların yapılmadığını söyledi.
Oran, ”Türkiye bir anlamda bunları yapmayarak, yangına körükle gitti, cari açığını, dış ticaret açığını, borcunu artırmaya devam etti. Önündeki kronik sorunları da çözemedi ve şu anda o sorunlar kangrenleşmiş halde duruyor” görüşünü ifade etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası rezervlerinin artırıldığına dair açıklamaları olduğunu anımsatan Oran, ”Başbakan ’2002′de 27 milyar dolar döviz rezervi vardı, bugün 95 milyar dolar rezerv var’ diyor. Halbuki onu zaten borçlandığı için tutmak zorunda. Döviz rezervi istediğiniz zaman kullanabileceğiniz bir para değil. Bunu sanki kasadaki paranın artması gibi göstermek çok yanlış” diye konuştu.
Özellikle işsizlik, kayıt dışı ekonomi ve vergi sistemiyle ilgili çözüm getirilmediğini söyleyen Oran, Türkiye’nin ”sıcak para müptelası” haline geldiğini, ekonominin bir anlamda sıcak paraya teslim edildiğini belirtti.
Özel sektörün dış borçlanmasının da ciddi bir tehlike olduğunun altını çizen Oran, şunları söyledi:
”Cari açık şu anda 90 milyar dolara çıkıyor. Baktığınız zaman 1923-2002 yılları arasında, yaklaşık 80 yıllık dönemde Türkiye’nin 57 milyar dolar cari açığı var. 2002 ile 2011 toplamına baktığınızda neredeyse 300 milyar dolarlık bir cari açık… Yani bu sürdürülebilir değil. Uluslararası kuruluşlar Türkiye’deki bu tehdide dikkati çekiyor. İthalat da ciddi şekilde artıyor. En büyük sıkıntı siz içeride üretim yapamıyorsunuz, ithalata dayalı bir büyüme modeli oluyor. Bu modelde içeride rekabetçi olamıyorsunuz üretim yapamıyorsunuz. Üretim yapamadığınız zaman yatırım yapamıyorsunuz. Yatırım yapamadığınız zaman istihdam, katma değer yaratamıyorsunuz. Sonuç itibariyle dışarıdan taşıma suyla değirmeni çevirmeye kalkıyorsunuz o da bir yerde sona erecek. Dış ülkelerden besleniyorsunuz ancak AB olası bir krizle karşı karşıya. Türkiye’nin ihracatının yarısı AB ülkelerine gerçekleştiriliyor. Bu iki yıl içinde yapısal bir önlem almamışsınız, bu olayı seyretmişsiniz, büyümeye hayaline kapılıp gitmişsiniz… O büyüme esasında bir şişme. Ekonomi büyüyor dediğimiz şey aslında ekonominin şişmesi. O ekonominin şişmesi patladığı zaman da büyük sıkıntı olacak. Büyümeyi bir roket gibi görürseniz; artık roket çıktı, acaba ekonomi roketinin inişi yumuşak mı olacak yoksa sert mi…”
Büyümenin bir bedeli olduğunu, temelinin sağlam olması gerektiği görüşünü dile getiren Oran, ”Öz kaynaklarımız azalıyor, borcumuz büyüyor. Yani hakikaten şu anda Türkiye iflasa doğru gidiyor” dedi.
”EKONOMİK SOSYAL KONSEY TOPLUMSAL MUTABAKAT DEMEK”
Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, hükümetin mutlaka Ekonomik Sosyal Konsey’i toplaması gerektiğini söyledi.
Mevcut sorunların özel sektörle, sivil toplum örgütleriyle, sendikalarla birlikte tartışılması gerektiğini ifade eden Oran, Ekonomik Sosyal Konsey’in üç yıldır toplanmadığını anımsattı. Oran, ”Ekonomik Sosyal Konsey demek toplumsal mutabakat demek. Sonuçta taşın altında eli olanlar demek” dedi.
Parlamentoda bununla ilgili bir kurul kurulması gerektiğini de söyleyen Oran, ”Bu çünkü siyaset üstü bir konuya doğru gidiyor. Partiler üstü bir konumda. Yüzyılın ekonomik krizi varsa ve dünya bundan etkileniyorsa o zaman bu da siyasi malzeme olamaz. Başbakan’ın diğer partileri de çağırarak bununla ilgili bir komisyon kurarak ciddi bir çalışma planı yapması lazım” görüşünü ifade etti.
Hükümetin cari açıkla mücadele işini Merkez Bankasına ihale ettiğini söyleyen Oran, hükümetin cari açık ile ilgilenmediğini söyledi.
Oran, ”Başbakan Erdoğan’ın ustalığı Türk ekonomisini hasta yaptı. Başbakan’ın ekonomi bilgisinden endişe duyuyorum. Vatandaş odaklı değil yandaş odaklı ekonomi politikası izliyor genel olarak. Zaten büyüme de onun için halka dokunmayan büyüme” görüşünü aktardı.
Umut Oran, Türkiye’nin en önemli sorunlarından birinin terör olmasına rağmen hükümet programında terörle ilgili herhangi bir yol haritasının, somut bir hedefin ve stratejik eylem planının bulunmadığını belirtti.
Güvenlik konusunda da ciddi açıkların bulunduğunu dile getiren Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, ”Bir ülkede bir hükümet vatandaşın can güvenliğini koruyamıyorsa o hükümeti sorgulamak gerekiyor” dedi
Arap Baharının Türkiye için bir tehlike olduğuna işaret eden Oran, ”Oradaki halk ayaklanmaları bizim açımızdan bir tehlike, bunun iyi okunması gerekiyor. Oradaki ayaklanmalar güneydoğu politikalarında tehdit içerir hale gelebilir. Terörü hükümetin ciddiye alması gerekiyor” değerlendirmesini yaptı.
Oran ayrıca, tutukluluk sürelerinin uzaması ve tutuklu sayısının artmasının da sorun olduğunu dile getirerek, şu anda ceza evlerinde 56 bin 500 hükümlü, 40 bin 500 tutuklu bulunduğuna dikkati çekti.

22.07.2011

Print Friendly, PDF & Email