Bu utanca daha fazla ortak olmamak için “Ulusal Çevre Planı” oluşturulmalı.
Bugün Dünya Çevre Günü; konuşulacak, anlatılacak çok şey var ama zaman yok. İşte zamanın kalmadığının delilleri:
Bir buğday tanesinin yetişmesi için gerekli olan 40 cm’lik toprak 500 yılda oluşabiliyor. Dünyada her 13 dakikada adını bildiğimiz-bilmediğimiz, farkına vardığımız-varmadığımız bir canlı yok oluyor. Bu yok oluş hızı dinozorların yok olduğu zamanın 1000 katı. Her gün dünyada 100 milyon ton sera gazı atmosfere salınıyor ve 60 bin hektar yağmur ormanı yok edilerek 2 milyon ton zehirli atık deniz ve nehirlere bırakılıyor.
Avrupa kıtasında 12 bin çeşit bitki çeşidi bulunuyorken Türkiye’de bu rakam henüz tam olarak envanteri çıkarılmamasına karşın 10 bin civarında. Üstelik bunların üçte biri endemik. Yani sadece Türkiye’ye özgü ve eşsiz. Bugün Türkiye’de yaşayan her iki endemik bitki türünden biri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Türkiye’de 305 adet “Önemli Doğa Alanı (ÖDA)” bulunuyor.
Bu alanlar yüz ölçüm olarak Türkiye’nin yüzde 26’sını kaplıyor ve biyolojik çeşitliliğin yaklaşık yüzde 90’ı bu alanlarda bulunuyor. Ayrıca 72 adet “Önemli Doğa Alanı (ÖDA)” plansız turizm, 57 adet “Önemli Doğa Alanı (ÖDA)” da plansız konutlaşma tehdidi altında bulunuyor.
Türkiye’ye özgü her 3 balık türünden 2’si, 3 kuştan 1’i, 3 kurbağadan 1’i ve her 5 sürüngen türünden 1’i yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu alanları ve buralarda yaşayan canlı türlerini ise en fazla su politikaları tehdit ediyor. Biyolojik çeşitliliği her gün daha hoyratça yok ediyoruz.
Coğrafi özellikleri ve jeolojik geçmişi nedeniyle biyoçeşitlilik açısından dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alan TÜRKİYE, bir Dünya Çevre Günü’nü üzerine düşen çevre sorumluluğunu çözememiş olmanın utancı ile kutlamakta. Değerli vatandaşlarım, hadi bu utançtan kurtulmak, evlatlarımıza hak ettikleri güzel bir geleceği bırakabilmek, acilen çevre sorunlarımızım çözümü için “Ulusal Çevre Plan”ımızın oluşturulması için harekete geçelim. Unutmayalım ki: Çevre ile ilgili konuşulacak, anlatılacak çok şey var ama zaman yok.
Saygılarımla
Umut ORAN
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Sebze ve meyvelerin genetiği ile oynandı..Bütün yiyeceklerimiz kansorejen maddelar içeriyor.. Çitçimizin tohumluğu bile..İsrail’den alınıyor.. Eskiden Yağmur yağdığında ,her taraf Mis gibi tabiat kokardı.. şimdi asit kokuyor..
Çocukluğumuzda bize öğretilen “dünyanın kendi kendisine yetebilen 7 ülkesinden birinde yaşadığımız” idi. Son yıllardaki çevre politikaları yüzünden Çukurovada pamuk bitti, ABD’nin ihracatçısını desteklemek için oralardan alıyoruz pamuğu, yakında domatesimizin çekirdeğini maaesef İsrail’e kaptırdığımız için oradan ithal etmek zorunda kalacağız. ve sonuçta bize çocukluğumuzda öğretilenler yine çocuklarımıza anlatacağımız “bir varmış bir yokmuş” la başlayan masal konusu olacak bu gidişle. Bu gerçeğin masala dönüşmemesi için Ulusal Çevre Planı’nızı gönülden destekliyoruz