Oran: “Devletin sanata, kültüre ve tiyatroya desteği tam olmalıdır. Devlet sanata, sanatçıya, kültüre, tiyatroya Fransız kalmamalıdır…”
Başbakan heykelin yıkılması emrini veriyor. Kültür Bakanı’nın son günlerinde Devlet Tiyatroları’nın kapatılması tartışılıyor. Aynı dönemde, manidar bir şekilde Başbakan’ın kızı tiyatro oyuncularına tepki gösteriyor. Ve son olarak da Bedri Baykam’a sadırı düzenleniyor.
Genel Başkan Yardımcısı, Umut Oran son gelişmleri şöyle yorumluyor:
Dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde devlet ya da kamu kuruluşları sanat kurumlarını ve özellikle tiyatroyu desteklemektedir.
Amerika’da “National Endowment for the Arts”, İngiltere’de “Art Council” gibi kurumlar sanatın diğer alanlarıyla birlikte ulusal bir kültür politikası çerçevesinde tiyatroya da önemli ölçüde destek vermektedir.
Örneğin, Fransa’da devlet tiyatrolarına subvansiyon oranı %70’lerin üstündedir. Almanya’da bu oran %85’lere kadar çıkmaktadır. Diğer bir ifadeyle, tiyatroların harcamalarının %85’i kamu kuruluşları ve devlet tarafından karşılanmaktadır.
Amsterdam’da izlenen bir dans tiyatrosu oyununun 10 Euro’luk fiyatı eğer devlet desteği olmasaydı 100 Euro olurdu.
Bugün, dünyanin en gelişmiş ülkeleri dahi tiyatroyu ve sanatı finansal olarak desteklemektedir.
Kültür Bakanı’nın, Devlet Tiyatroları’nın kapatılması gündeme gelebilir yönündeki açıklamaları, kültüre verilen önemi konusunda daha derin düşünmeyi gerekli kılmaktadır. Ülkemizde maalesef tutarlı bir kültür politikası yoktur. AKP hükümeti ise bu konudan bihaberdir.
AKP, bu yüzünü daha ilk iktidara geldiğinde, “Tükürürüm bu sanata” diyerek göstermişti. Yakın dönemde Başbakan Kars’ta yapılan heykeli yıktırıyor. Bunu hiç kimseye sormadan yaptırdı. Sanki bir heykel uzmanıymış gibi karar verdi. Başbakan, Uğur Mumcu’nun dediği gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olarak davrandı.
Kültür Bakanı önce tiyatroları kapatmaktan bahsetti. Sonra çark etti. CHP ve halkımız şunu çok iyi biliyor: AKP, önce kurumları kötülüyor; verimsiz, etkin çalışmıyor diyor. Sonra da özelleştiriyor. Yandaş sermayeye kamu mallarını peşkeş çekiyor. Bunun en açık örneklerini televizyon kanalları satışlarında gördük.
Bugün yaşananlar, AKP’nin sanata ve kültüre bakışının dışa vurmuş halidir. Bundan dolayı, Kültür Bakanı’nın açıklaması kültür konusunda daha ciddi düşünmemiz gerektiğini ortaya koymaktadır.
Türkiye’de devletin tiyatroya desteği kısılamaz ve kısılmamalıdır. Bu bağlamda, tiyatronun ve sanatın yaygınlaşması ve halka ulaşması açısından acilen yapılması gerekenler şunlardır:
Devlet tiyatrolarını kapatmak yerine, tiyatroların oyun ve turne sayıları artırılmalıdır. Bunun için öncelikle yapılması gereken Türkiye’nin oyun temsil edilebilir ve teknik donanımları yüksek sahne sayısı artırılmalıdır.
Türkiye’nin 81 il, 892 ilçe ve 2000 civarındaki beldesinin oyun temsil edilebilir salon envanteri en kısa sürede çıkarılmalıdır. Bu araştırma yapılmadan çözüme gitmek mümkün değildir. Bazı illerimizde oyun temsil edilebilir bir tane dahi sahne veya salon bulunmamaktadir. Hal böyleyken, ne devlet tiyatrosu, ne de özel tiyatrolar bu illere oyunlarını götürememekte, turne yapamamaktadır.
Kültürel harcamalarla şehirlerin kalkınması bugün Avrupa’nın da gündemindedir. Her ilçeye teknik olarak yüksek donanımlı bir tiyatro salonu inşa edilmelidir. Bu tiyatro salonlarında oyunlar sergilenmeli, çeşitli sanatsal ve kültürel kurslar düzenlenmeli, yasayla her beldenin kültür ve sanata harcama yapması özendirilmelidir.
Bu tiyatro salonlarında hem yerel grupların oyunlar organize etmeleri sağlanmalı, hem de büyük şehirlerden gelen gruplara oyun sergileyebilmeleri için olanak verilmelidir.
Diğer bir ifadeyle, devlet, tiyatrodan elini çekmemeli, tam aksine elini daha da taşın altına sokmalıdır. Bu kültürel harcamalar, o şehirlerin kültürel ve sosyal sermayesini artıracak ve kent kalkınmasını sağlayacaktır.
Beldelerimizde de kültür ve tiyatro adına hemen yapilabilecek olanların basinda “Çok Amaçlı Salonlar’ın” inşa edilmesi gelmektedir. Bu salonlar, hem tiyatro hem de sportif faaliyetler organize etmeye yönelik olacaktır.
En son, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce 29.su düzenlenen “İzmir Tiyatro Günleri” çerçevesinde önemi ortaya çıkan bu Çok Amaçlı Salonlar sayesinde, İzmir’de küçük beldelerimizde bile birçok oyun sergilenmiş, profesyonel tiyatro çok küçük beldelerimizde dahi izlenebilir olmuştur.
CHP, yapılması zorunlu olan bu eylemleri gerçekleştirecektir. Çünkü CHP biliyor ki; TÜRKİYE’DE DEVLET, TİYATROYA DESTEK VERMEK ZORUNDADIR. DEVLET TİYATROLARI BU KONUDA ÖNEMLİ BİR BİRİKİMİ TEMSİL ETMEKTEDİR.
Bugün, partimizin üyesi ve dünya çapında sanatçı Sayın Bedri Baykam ile asistanı Tuğba Kurtulmuş, Beşiktaş Akatlar Kültür Merkezi’nde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ucube” dediği için Mehmet Aksoy’un Kars’taki “İnsanlık Anıtı”yla ilgili yürüyüş düzenlemek amacıyla yapılan toplantının ardından bıçaklı saldırıya uğradı.
Sayin Bedri Baykam’ın saldırı önce toplantıda söylediklerinin altını bir kere de ben çizmek isterim: “Sayın Başbakan ülkesinin tüm aydınlarına, sanatseverlerine ve demokrasiye Fransız kalmak istiyor. Duymak istemiyor, görmek istemiyor, dinlemek istemiyor. Biz, burada sanki bir cinayeti engellemeye çalışmak için birarada bulunuyoruz. Bu ağır havayı hissediyoruz. İnsanlık Anıtı’nın nasıl mekana uyduğu, nasıl güzel bir şekilde o coğrafyaya oturduğunu, nasıl turistik bir çekim alanı oluşturacağını da herhalde görmemek mümkün değil. Bu heykel şayet yıkılırsa, bütün dünya Talibanlar’ın Buda Heykeli’nden sonra bu da Türkiye’nin Buda hamlesi diye ister istemez bunu tüm dünyaya duyuracak.”
Sayın Baykam’ın sözleri ülkemizin sanata ve kültüre bakışında geldiği noktayı çok net ortaya koymaktadır; sözlerini paylaşmamak elde değil. Sayın Baykam ve Tuğba Kurtulmuş’a acil şifalar diliyorum. Bu tarz saldırıların kime yapılırsa yapılsın kınıyorum. Suçluların biran evvel tespit edilmesini ve yargı önüne çıkarılmasını diliyorum. En büyük temennim bu tarz olayların bir daha tekrarlanmamasıdır.
Mevcut hükümetin kültür ve sanat’a yaklaşımını, iktidar olduklarından bu yana çeşitli platformlarda ortaya koydukları eylemleriyle izliyoruz.
****/****
Hem çabuk unutan bir milletiz, hem de hemen her gün gündemimizi meşgul eden o kadar çok olay yaşanıyor ki bir öncekini belleklerimizden siliveriyoruz !..
Bilmem Şubat ayı sonlarında Sayın Başbakan’ın Marmaray’da yaptığı bir konuşmayı hatırlayanlarımız var mıdır ? Bir kez Şubat ayı sonunda bu konuşmayı yaptı anlamayanlar varsa diye sanırım bu akıllara zarar konuşmayı geçtiğimiz günlerde bir kez daha yineledi..
” arkeoloji midir, çanak çömlek midir nedir bunlarla Marmaray’ın yapımını geciktirenler var ”
diyerek her zamanki üslubuyla birilerini halkına şikayet etti !..
Bir ülkenin Başbakanı bu sözleri nasıl söyleyebilir insanın aklı almıyor..akıl tutulması denen şey sanırım bu oluyor zira o saydıkları ve de aşağıladıkları bu toprakların geçmişi, kültürü, birikimi, zenginliği diye düşünmekteyim ama onların sanat’a ve kültürel zenginliklere yaklaşımı kişisel birikimleri, donanımları ile sınırlı olduğundan belki de çok da anlamak için çabalamamak gerekiyor.
Bir tek olay olsa ‘’MÜNFERİT OLAY’’ diyerek geçiştirelim ama çeşitli zamanlarda önümüze çıkan o kadar çok şey oluyor ya da oldu ki..kısaca birkaçını hatırlayalım ;
Hatırlar mısınız Ankara ‘da bir heykel ( nü ) için sarf edilen ‘’ ben böyle sanatın içine tüküreyim’’ şeklinde bir düşünce söze döküldüğünde şaşkınlığa uğramıştık ve bu münferit ! olay olarak arşivlere geçmişti..
Ve bu sözü sarf eden ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Belediye Başkanı idi !..
****/****
Birkaç yıl önce bir sergi başvurusu için İstanbul’da gittiğim bir galeride önüme uzun bir liste konulmuştu.
Listede o galeride sergi açabilmenin koşulları sıralanmıştı.
Bu koşulların içinde bence en önemlisi eserlerin içinde NÜ olmaması gerektiği koşuluydu !..
Ve bu galeri, sanat’ın en yoğun olarak izlendiği ya da uygulandığı bölge olarak görebileceğimiz yerlerin başında gelen Taksim’de İstiklal Caddesi üzerinde bir galeriydi..
****/****
Çok geriye gitmeye gerek yok son dönemde tanık olduğumuz AKM ve Emek Sineması ile ilgili gelişmeler …
Bunların yanı sıra yine son günlerde Muammer Karaca Tiyatrosu’nda yapılan dini toplantılar ve hatta iddialara göre bu toplantılar o kadar sıklaşmış ki oyunlar ancak onlardan boşluk kalırsa sahneye konulabiliyormuş !..
Muammer Karaca Tiyatrosu acaba bu tür toplantıların düzenlenmesi için özellikle mi seçiliyor diye düşünmeden edemiyor insan zira bildiğiniz gibi Genco Erkal’ın sahneye koyduğu ‘’ Sivas 93 ‘’ ilk kez bu tiyatroda izleyiciyle buluştu .
Tarihimize kara bir leke olarak geçen aydınlarımızın yakıldığı Madımak olayını anlatan ‘’ Sivas 93 ‘’ .
Eminim ki birçok kişi bu oyunu izlemiştir.
Ben de izledim.
Gerçek görsel kayıtlarla desteklenen oyun oldukça ürperticiydi ve Pir Sultan’dan bu yana bu çağda hala bu gerici zihniyetin varlığını koruduğunu bilmek insanlık adına gerçekten büyük bir ayıp..
Ve daha da acısı aydınlarımızı yakanları savunan avukatlar da gözlerimizin içine baka baka hala siyaset yapmak için direnmekteler..
****/****
Yine son dönemde dünyaca ünlü heykeltıraşımız Mehmet Aksoy ‘un İNSANLIK ANITI isimli heykelinin başına gelenleri üzüntüyle izliyoruz. Ve bu konuyla ilintili olarak da önceki gün Ressam Bedri Baykam’a yapılan çirkin saldırı oldukça üzücü bir gelişmedir..
Geçtiğimiz günlerde Bedri Baykam’ın yönettiği bir panele katılmıştım. Panelde Mehmet Aksoy’un İNSANLIK ANITI heykelinin yıkılması kararıyla ilintili bildiğimiz, bilmediğimiz birçok şey konuşuldu, anlatıldı. Hem mimari dokuya ilişkin, hem de bundan sonra yaşanacak hukuki boyutuyla ilgili bilgilendirme amaçlı konuşmalar yapıldı. Ama tüm bunların yanı sıra sanırım en ilginç detay Mehmet Aksoy’un Almanya’da bulunan bir başka heykeli ile ilgili şu günlerde yaşanan gelişmelerdi.
Bizdeki uygulamanın tam tersine oradaki heykelin kış koşullarından etkilenmemesi için birkaç aylığına üzerine tente benzeri geçici bir koruma yapacaklarmış..kendisinden bu konuda izin istiyorlarmış !..
Bu arada bir başka grupta buna karşı çıkıyormuş çünkü bazı anma günleri orada gerçekleştiği için ilave yapılacak koruma ile heykelin yapısının değişeceği gerekçesiyle itirazları varmış..
Sonuç olarak baktığınızda her iki taraf da heykeli sahiplenmiş ve korumak adına çabalıyorlar.
Ülkemizdeki mevcut yönetimin sanat ile ilişkisi ile bu örnekleri karşılaştırdığımızda diğer konularda olduğu gibi kültür ve sanat için de bu yönetim mutlaka değişmeli diyoruz.
SANATÇILARIMIZ için de Cumhuriyet Halk Partisi diyoruz..
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarıyla sanatçıların da diğer bireyler gibi özgürleşeceği ve özgürce ürettikleri eserlerini, baskı görmeden ve diledikleri platformda sergileyebilecekleri, ayrıca devletten maddi ve manevi destek görecekleri inancıyla SANATÇILARIMIZ için ve ‘’ Herkes için CHP ‘’ diyoruz..