24/02/2011 Radikal Gazetesi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, partisinin martta açıklanacak ekonomi politikalarını anlattı. Sıcak para değil üretim destekli büyüme modeli hazırladıklarını söyleyen Oran, “İşinin ehli ekibimiz de var, stratejimiz de” dedi.

Seçimler yaklaşırken iktidarla muhalefet arasındaki söz düellosu da sertleşiyor. AK Parti seçim yarışının ana eksenini ekonomik başarıları üzerine kurarken, istikrarın korunması için ‘iktidar’ olmaları gerektiğini, muhalefetin ekonomiyi yönetemeyeceğini savunuyor. Özellikle de CHP’nin yeni yeni ipuçlarını vermeye başlayan ekonomik programına vuruyor.
Kamuoyunda da tartışma CHP’nin ekonomik politikası var mı yok mu, açıklanan tek program olan ‘Aile sigortası’ nın kaynağı nedir soruları üzerinde yoğunlaşıyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, tekstil sektörüne yıllarını vermiş, TOBB gibi meslek örgütlerinde yıllarca çalışmış, sanayicilikten politikaya geçmiş bir işadamı. CHP’nin halen şekillenmekte olan ekonomik politikalarını Merkez Bankası’nın eski Başkan Yardımcısı Faik Öztrakla birlikte oluşturan grupta yer alıyor.
Hükümetin “CHP ekonomiden anlamaz, istikrarı bozar” yaklaşımını ‘talihsiz’ bulduğunu söyleyen Oran, partisinin programını anlatmaya başlamadan önce “Bizim kadrolarımız çok zor dönemlerde görev almış insanlardan oluşuyor. Hepsi işin ehli insanlar. Kadromuz da var, stratejimiz de” yanıtını veriyor.
Martta kaynağıyla birlikte açıklanacak programda teşvikten dış ticarete, sıcak paradan girişim sermayesi fonlarına kadar çeşitli konuların yer aldığını söyleyen Oran, programı 81 il, 10 bölgede analizler yaparak, 54 sektörü inceleyerek hazırladıklarını belirtiyor. AK Parti’nin başarılı dediği ekonomiye kendi rakamlarıyla bakan Oran’ın, “Vatandaş borç batağında. 2002’de vatandaşın borcu toplam 3.4 milyar lira iken 2010 yılında tam 50 kat artarak 146 milyar liraya ulaştı. Bu bile iktidarın başarılı olmadığını gösteren çarpıcı bir veri” dedi. Oran, iktidara eleştirilerini ve kendi programlarının önceliklerini anlattı.

Kayıtdışı azalacak, kazlar kurtulacak
Hükümet 8 yıldır kayıtdışını azaltamadı. Ekonominin yüzde 30-40’ı kayıtdışı. Türkiye’de oy veren kadar vergi veren sayısı olmalı. Gelir, servet ve kazançtan da daha çok vergi alınmalı. Bunun üçte biri kayıt altına alınsa 100 milyar lira eder. Bundan yüzde 10 vergi alsanız, ortalama 10 milyar TL ediyor. Bunu 5 yıl sağlasanız, 50 milyar lira yapar. Böyle bir projeksiyonumuz var. Hükümet bugüne kadar daha çok kümesteki kazlardan vergi almaya çalıştı.

Önceliğimiz sosyal devleti yeniden inşa etmek
CHP olarak insana odaklı politika izleyeceğiz. Sosyal devleti yeniden inşa edeceğiz. Bu hafta aile sigortasını anlattık. Sosyal devletten yararlanmak bir lütuftan ziyade bir hak haline gelecek. Her vatandaş geçimini sağlayamıyorsa, devlet ona destek verecek. Aile sigortası kurumu Türkiye’nin 40 yıl önce ILO’da imza attığı bir konu. Türkiye’de özellikle yoksulluk sınırının sayısının yüksek olması, çocuk yoksulluğunun yüksek olması bunu zorluyor. Rakamlara yönelik yapılan eleştiriler haksız. Bütün çalışma yapıldı. 14 kurum bir çatı altında toplanacak, kaynaklar da verimli dağıtılacak.

Bölgesel Kalkınma Bakanlığı kuracağız
Türkiye’de sanayi stratejisi açıklandı, sanayi envanteri yok. Devlet Planlama gibi kurumlarla eşgüdüm sağlanamıyor. Bu durumda planlama yapamıyorsunuz. CHP olarak bölgesel kalkınmaya öncelik vereceğiz. Bu konuda bakanlık kurmayı planlıyoruz. Teşvik, göç, bölgesel, kırsal kalkınma bizim en önemli konularımızdan biri olacak. Üretimi teşvik edeceğiniz için pastayı büyüteceksiniz. Ekonomi sıcak para ile değil reel ekonomi ile büyüyecek. Şu anda uygulanan Teşvik Yasası’nı hemen ortadan kaldıracağız. Yasa yanlıştı. Batıdan gelecek olanlar Düzce’ye takıldı. İzmir’den gelecek olan da Afyon’a. İl bazında bile sektörel bölgesel teşvik vermek mümkün. GAP bizim için çok önem arz ediyor. Ciddi teşvikler vereceğiz. O bölgelere pozitif ayrımcılık yapılmalı ki orada göç dursun.

Büyümenin istihdama hiçbir faydası olamadı
Büyüme ortalama yüzde 4.6. Olağanüstü bir büyüme yok. 2002’de 2.4 milyon kişi işsizdi. Şu anda 3.5 milyona yakın kayıtlı işsiz mevcut. Yüzde 11 civarında işsiz var. Hep ihracatın başarısından söz ediliyor. Oysa ithalat 2010’da 2002’ye göre dört kat artmış. Dış ticaret açığı da yaklaşık 9 kat artmış. Bu haliyle cari açığı da arttırıyor. 2002’de cari açık yaklaşık 1 milyar dolarken, şu anda 47 milyar dolar. Yani 80 yılda 57 milyar dolar, 8 yılda ise 300 milyar dolara yakın bir cari açık söz konusu. Özelleştirmelerle ise her şey satıldı. Cumhuriyet tarihinde 9 milyar dolarlık özelleştirme var. Oysa son 8 senede 50 milyar dolara yakın özelleştirme yapıldı.

Hokus pokusla bir gecede milli gelir 15 dolara çıktı
Büyümeyi de ya sıcak parayla ya da borçlanarak kapatıyorsunuz. 8 sene boyunca böyle bir çark dönüyor. Mevcut varlıklarımızı kaybetmiş şekilde temel sorunları çözemiyoruz. Büyüyor dediğiniz ekonomide bir köpük var. Hokus pokusla kişi başına gelir 15 bin dolara çıkartıldı. Bu rakamlar sağlıklı değil. Halka dokunmayan bir büyüme var. Üretim yap-sata değil, al-sata dayalı bir politika. Biz ise üretimi teşvik eden bir modeli öngörüyoruz. Halka dokunan, hissedebilen bir büyüme yapacağız. Hedef devletin ekonomide denetleme ve düzenleme rolünü uygulayabilmesi, devlette verimli ve kaliteli yönetim.

Korkan iş dünyası eleştirilerini kapı arkasında yapıyor
Ekonomi iyi gidiyor diyen yok. TOBB da TÜSİAD da memnun değil. Bir şekilde ekonomi çarkları dönüyor. Yapısal reformlar yapılmıyor, ciddi tedbirler alınmıyor. Rakamları da masaya yatırırsanız, umut vermiyor. Yarın kur hareketleri olması, Türk Lirası’nın değerini kaybetmesi, sıcak paranın kesilmesi, yüksek faiz alınması durumunda Türkiye’de aşırı bir borç, büyük bir işsizlik, cari açık ve dış ticaret açığı ile karşı karşıya kalacağız. İş dünyası ekonomi iyi olduğunu düşünmüyor, genel anlamda istikrarın bozulmasından korkuyor. Herkes borç oranlarından dolayı kaygılı. Gezdiğimiz her yerde geleceğe yönelik endişelere tanık olduyoruz.

Ekonomi programının öncelikleri
Programımızın özü sosyal devletin yeniden ayağa kalkması. Bu konuda simülasyon yaptık.
2023 yılına kadar uygulayacak olduğumuz stratejilerimizi oluşturduk.
Birinci önceliğimiz istihdam. Her yıl yüzde 7’lik büyüme ile yeni istihdam yaratacağız.
Ekonomide rekabet gücünün yaratılması için politikalarımız olacak.
2023’te işsizlik yüzde 6’ya çekilecek. Her yıl 800 bin kişiye iş yaratılacak. Emek ve İstihdam Bakanlığı kurulacak.
Göçü önlemek için Bölgesel Kalkınma Bakanlığı planlıyoruz. Genç ve kadın girişimciliği ayrı bölümlerde ele alınacak.
Büyüme sıcak para ile değil üretimle sağlanacak.
Sıcak paranın elini kolunu sallayarak girdiği neredeyse tek ülke Türkiye. Bu doğru değil.
Teşvik politikası sil baştan yenilenecek. İle özel teşvik bile düşünülüyor.

‘Sıcak paraya daha temkinli bakıyoruz’
Sıcak paraya Türkiye ne giriş ne çıkışta vergi uyguluyor. Böyle bir ülke yok. Burada da bir çarpıklık var. Sıcak para konusunda daha temkinli olacağız. Faiz konusunda daha temkinli bir politika izleyeceğiz. Türkiye’de rekabetçi kur politikasına ihtiyaç var. Serbest kur politikasının esasları dikkate alınabilir ama dikkatli yaklaşmak gerek. Özel sektöre ortak olan fonlara gelince. Üretim yapan sanayiye ortak olması önemli. Fonun kaynağına bakmak lazım, yararlı mı zararlı mı diye.

Print Friendly, PDF & Email