CUMHURİYET HALK PARTİSİ MYK ÜYELERİ
Örgütlenme ve örgüt Yönetimlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin
İdari ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hurşit Güneş
Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum
Partinin Tanıtımı ve Basın ve Propagandadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak
Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Volkan Canalioğlu
Meslek Kuruluşları, Sendikalar ve Diğer Sivil Toplum Kuruluşları
İşçi Memur Sendikaları, Emekliler ve Emek Bürolarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İzzet Çetin
İşveren Sendikaları Meslek Kuruluşları ve Diğer Sivil Toplum Kuruluşlarından
Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran
Dış İlişkiler ve Yurtdışı Örgütlenmelerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Osman Korutürk
Kadın Örgütlenmesi ve Kadın Kollarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülsüm Bilgehan
Gençlik Örgütlenmesi ve Gençlik Kollarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Engin Altay
Ekonomik ve Mali Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak
Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aladdin Yüksel
AR-GE; Bilim Yönetim ve Kültür Platformundan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sencer Ayata
Parti İçi Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli
Bilişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Emrehan Halıcı
İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu
Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil
Cumhuriyet Halk Partisi Yeni MYK’sı Belirlendi

Sayın Oran sizinle birlikte tüm yöneticilerimize yeni görev alanlarınızda başarılar diliyorum.
Sadece yönetim değişikliğinin bizleri iktidara taşımaya yetmeyeceğini, yanı sıra tüm örgütümüz ve partililerimizin de en az sizler kadar çalışarak iktidar yürüyüşünde emek vermemiz gerektiğinin bilincindeyiz.
Yolumuz açık olsun !..
Ve bu arada kurultaydan bu yana belli kesimlerce yapılan eleştirel yayınların kimi arkadaşlarca fazlaca dikkate alınması, başkalarının değirmenine su taşımaktan başka bir şey değildir. Bizi bize düşman etmeye çalışmalarına hiçbir CHP’li izin vermemelidir.
Kurultay ile ilgili facebook grubunuzda gözlemlerimi paylaşmıştım. İzninizle buraya da almak istiyorum.
***/***
Kurultay’ın Ardından
CHP, Haramilerin saltanatını yıkmak için yetki istiyor..
CHP, Kendisini değil, ülkesini kalkındıran iktidar olmak istiyor..
CHP, Yandaşa değil, yurttaşa hizmete geliyoruz diyor..
CHP, Kadınlar CHP’ye, CHP iktidara diyor..
CHP, Korku, baskı, zulüm değil tam demokrasi için geliyoruz diyor..
Bu birkaç slogan, kurultay salonunda teknolojiden yararlanılarak kurulmuş sistem içerisinde belli periyotlarla dönen sloganlardan sadece birkaç tanesiydi..
Bir süredir yaşamsal sorunlarımızın yanı sıra bir de özgürlük sorunu yaşamıyor muyuz ?
CHP, Bir ağaç gibi tek ve hür yaşamayı ve bize özgür bir ülkeyi vaat ediyor ..
Bizlerin yapacağı destek olmak, çalışmak, güç vermek, tüm enerjimizle yanlarında olduğumuzu yöneticilerimize duyumsatabilmek..
***/***
CHP 18 Aralık tarihinde tabanının da desteğini alarak İKTİDAR’a giden yolda önemli bir eşiği aştı ve inanıyorum ki eğer hala çekimser kalanlar, hala beklemede, izlemede olanlar varsa onlar da iktidar yürüyüşünde bundan böyle CHP’nin yanında yerlerini alacaklardır ve almadırlar da…
Neden almalıdırlar ?
Evet belki kimileri modern çağın nimetlerinden yararlanıp, en son teknoloji ile donatılmış ürünleri kullanabiliyor ya da yaşadığı şehirlerde hızla türeyen görkemli alışveriş merkezlerinden alışverişini yapıp, çok şık, akıllı evlerde yaşıyor olabilirler.
Ve bu rüya aleminde bazı şeylerin çok farkında olmayabilirler.Gerçekten de her şey bu kadar yolunda mı ?
Sanmıyorum..genel anlamda durum hiç de göründüğü kadar parlak değil..
Türkiye Cumhuriyeti eriyor ve tüm şaşalı görüntülere karşın aslında içinde bulunduğumuz süreç özünde Kurtuluş Savaşı sürecinden farksızdır ve bu seçim bizim son şansımızdır.
Cumhuriyet ile elde ettiğimiz tüm kazanımlarımızı koruyabilmek, yaşatabilmek, çağdaş ve aydınlık Türkiye için CHP’ye omuz vermek kendini bu topraklara ait hisseden her bireyin sorumluluğudur.
Referandum öncesi Erdal Eren’i ağızlarından düşürmeyenler, referendum turlarında EVET oylarını artırabilmek için göz yaşı sosuyla birlikte ‘12 Eylül’den de hesap sorulacak’ söylemlerini bolca dillendirenler bırakın hesap sormayı kısa süre önce aynı Erdal Eren’i ( eğer ben atlamadımsa ) ölüm yıl dönümünde anmadılar bile !
O halde ‘’ Yetmez ama EVET ‘’ diyen aydınlar şapkalarını önlerine alıp düşünmelidirler.
Bu tarihi bir sorumluluktur. Ve gerçek aydın sorumluluğuyla davranmalıdırlar.
***/***
İzlediğim bir belgesel filmden yola çıkarak bir yazı yazmak istiyordum. Kurultay’ın açılışı da güzel bir tesadüftür ki benim yazmayı düşündüğüm yazı ile örtüşen bir performans ile oldu ve zengin kültürümüzden, Anadolu’dan ve de farklı yörelerden seçilmiş bir dans gösterisini Hoy-Tur ‘dan izledik. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da konuşması içerisinde bu gösteriye vurgu yaparak zengin mozağimize partinin bakışının ne olacağını çok zarif biçimde kısaca anlattı.
Benim vurgu yapmak istediğim ise bu mozaiğin bizi besleyen ve diri tutan yanıdır ..
Yakın geçmişte Nezih Ünen bir belgesel film yaptı ..
Mutlaka izleyenlerimiz çoktur ama eğer henüz izlemedinizse izlemelisiniz..
Anadolu insanının yüzündeki masum gülümsemeyi görmek için,
Spontane söylenen türküleri dinlemek için,
Güneşten yanmış tenlerdeki derin çizgileri anlamak için,
Muhteşem doğayı izlemek için,
Kaybolmaya başlayan bazı değerlere sahip çıkmak için,
Farkındalıklarımızın artabilmesi için.. kısacası birçok nedenle bu filmi mutlaka izlemelisiniz..
‘’Anadolu’nun Kayıp Şarkıları ‘’
Bu film yanılmıyorsam önceki yıl Cannes Film Festivali’nde de büyük ilgi görmüş bir belgesel filmdir.
Bizi biz yapan tüm güzellikler, tüm zenginlikler eğer bu gözle izlerseniz her yönüyle bu filmde var diye düşünüyorum.
Bizim gerçekten güzel bir mayamız var..
Bunca baskıya, bunca sömürüye ve faşist uygulamalara karşın hala direnip dik durabiliyorsak mayamızın sağlamlığından, köklerimizin derinliğinden ve Anadolu’nun muhteşem zenginliğindendir.
Memleket isterim ne başta dert, ne gönülde hasret olsun..
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun..
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun ..
Kış günü herkesin evi barkı olsun ..
Onur Akın’dan dinleyip sevdiğimiz Memleket İsterim bildiğiniz gibi Cahit Sıtkı Tarancı.’nın bir şiiridir ve 1930 ‘larda yazılmıştır ve ne acıdır ki yıl 2010 ve 1930’larda var olan sorunlar değişmemiş ve şiirin dizeleri hala güncel..mevcut sorunlar değişmediği gibi katlanarak bu ülkenin insanını kuşatmış, hareket edemez hale getirmiştir.
Bu ülke insanı bunca yıl içerisinde bu sorunların üstesinden gelemez miydi ?
Neden bu sorunları aşamadık, neden bugün bu haldeyiz az çok yakın tarihi izleyenlerimiz, sorgulayanlarımız biliyoruz ve her şeye karşın hala direniyoruz işte bu gücü biraz manevi değerlere bağlılığımızdan, biraz aile bağlarımızın kuvvetli olmasından ve dayanışma ruhumuzdan alıyoruz ve çokça da köklerimizden beslenmek bizi ayakta tutuyor.
Ve BİZ ANADOLU’yuz.
Büyük şehirlerde kapitalist sistemin dayattığı tuzakların arasında yaşıyor olsak bile her birimizin bir yanı Anadolu..köklerimiz Anadolu’da ve bizi yeniden diriltecek, ayağa kaldıracak olan bu köklerdir.
Bizler bu zengin kültürden beslenerek ayakta kalabiliyorsak ve bir ezgi, bir türkü dinlerken hala içimiz titreyip, gözlerimiz nemleniyorsa bizde hala UMUT var demektir.
Yeni görev alanınızda başarılar dilerim, ancak bir önceki sorumluluk alanınız bence daha isabetliydi ama son söz genel başkanındır tabi…
Ben de yıllardır bir sivil toplum kuruluşunda(ADD) olduğumdan, yeni alanınızın iktidara giden yolda daha etkili bir platform olduğunu düşünüyorum.
18 Aralık’ta “TAM BAĞIMSIZ” bir anlayışın çıkmasını dilemiştim, ancak görüyorum ki sonuç, okyanus ötesinden geldi…
Şimdi size daha da kolay gelsin…