Ağustos ayı dış ticaret verilerini değerlendirirken -“İhracattaki sorunun kaynağı üretiminden vazgeçmek…” diyen CHP Genel Başkan yardımcısı Umut Oran yazılı bir açıklama yaptı.
Türkiye’nin ihracatında yapısal sorunlar olduğunun bir kere daha ortaya çıktığına dikkat çeken Umut Oran’ın yazılı açıklaması şöyle ;
Ağustos ayı dış ticaret verileri açıklandı. Bu veriler gösteriyor ki, ihracat tekliyor. Neden sadece döviz kuru değil, politikalarda sorun var
İhracat Ağustos ayında %9,1 artarken, ithalat %20,5 arttı. İhracatın ithalatı karşılama oranı da %55,4’e indi. Sekiz aylık dönem sonunda dış ticaret açığı 26.884 milyar dolar oldu. Geçen yıl bu açık 8.352 dolardı. Dış ticaret açığı geçen yıla göre %321 arttı.
Bu artış ile birlikte Ağustos ayı cari açığının da büyük oranda artış olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu gelişmeler CHP açısından sürpriz değil. Çünkü dış ticarette sorunun kaynağı sadece döviz kuru politikası değil, 2002’den bu yana izlenen tarım ve sanayi politikalarıdır.
Türkiye’nin son sekiz yıldır dış ticaret yapısının temel özelliği sürekli açık vermesi. 2002-2010 döneminde krizin en yoğun hissedilen 2009 yılı dışında, bu açık artan oranda devam etti. Uygulanan iktisat politikalarının, özellikle kur politikaları ithalatı teşvik edici yönlü olması Türkiye’yi tam bir ithalat tuzağına düşürdü. Dış ticaret açığı bir taraftan cari açığa neden olurken, bir taraftan da cari açığın kapatılması için kısa vadeli sermaye hareketlerinin önü sonuna kadar açıldı.
Bu yapılanma öyle bir noktaya geldi ki Türkiye adeta “ithalata dayalı büyüme modeli”ne geçti.

AKP İKTİDARININ UYGULADIĞI TARIM POLİTİKLARI SONRASI ORTAYA ÇIKAN GERÇEKLER:

·Türkiye açıkça ithalatla büyüyen ülke oldu. İthalatın milli gelir içindeki payı 2002’de 22,4 iken, 2010’da 29,4’e yükseldi.
·Türkiye 2002’de 1 milyar 703 milyon dolarlık tarım ürünü ithal ederken, 2008’de 6 milyar 392 milyon dolar ve 2009’da 4 milyar 594 milyar dolarlık ithalat yaptı. 2010’nun ilk sekiz ayında 4 milyar 358 milyon dolarlık tarım ürünü ithal etti.
·Tarım sektöründeki toplam ithalat 2008’de 2002’ye göre yüzde 375,4, 2009’da ise yüzde 269,8 arttı.
·Balıkçılılık sektöründe ithalat 2002’ye göre, 2008’de yüzde 3.431,3, 2009’da yüzde 2.604,6 oranında yükseldi.
·Tarım sektöründeki bu ithalata karşı 2002 yılına göre ihracat 2008’de yüzde 224,4, 2009’da yüzde 247,8 arttı.
Türkiye’nin tarımsal ürün ithalatçısı haline geldiğinin mal bazındaki çarpıcı rakamları şöyle:

·2002 yılında 15.932.000 dolarlık canlı hayvan ithal ederken, Bu rakam 2008’de 41.488.000 dolar, 2009’da 33.664.000 milyon dolar olmuştur. Canlı hayvan ihracatı 2008’de 2002’ye göre yüzde 260,5; 2009’da 2002’ye göre yüzde 211,2 oranında artmıştır.
·Et ve sakatat ithalatı 2002 yılında sadece 51 bin dolar iken, 2008’de 906 bin dolara, 2009’da 1 milyon 600 bin dolara yükselmiştir. Et ve sakatat da ki artış 2008’de 2002’ye göre yüzde 1.790, 2009’da 2002’ye göre ise yüzde 3.162 olmuştur.
İHRACATTAKİ SORUNUN KAYNAĞI ÜRETİMİNDEN VAZGEÇMEK

Bir yandan aşırı değerli kur, bir yandan üretimi adeta cezalandırıcı tarım politikaları, tarım sektöründe üretimin azalmasına ve sanayinin ihtiyaç duyduğu hammaddenin ithaline neden olmaktadır. Bu politikalar sonucunda tarım sektörünün milli gelir içindeki payı 2002 yılında %13,5 iken, artık bu oran %10’nun altına gerilemiştir.
AKP iktidarının tarım sektöründe yaptığı yıkımı hemen onarmak mümkün değil. Ancak CHP olarak iktidara geldiğimizde kısa vadede sorunun yarattığı yıkımın etkileri azaltacak önlemleri almaktan kaçınmayacağız:
·        CHP iktidarında üretimi engelleyen kota sistemine ürün bazında, yeni ürün geliştirmeden geçilmeyecek.
·        Tarım sektöründe kullanılan araçların kullandıkları mazottan ÖTV kaldırılacak.
·        TC. Ziraat Bankası yeniden kendi işlevine dönecek. CHP iktidarında Ziraat Bankası Genel Müdürü en çok kar eden ilk üç bankadan birisiyiz diye övünemeyecek. Genel müdür üretimi desteklemek için verdiği krediler ile övünecek.
Uzun dönemde hedefimiz;
·        Tarım sektöründe çiftçimizin üretim biçimini, bir tarım işletmesine dönüştürmesinin yolunu açacak modeli hızla uygulamaya geçmesidir.
Sayın Başbakan uluslararası finans çevrelerini memnun etmek için “TL’nin değeri benim kişisel meselemdir” diyor. Biz Sayın Başbakanın çiftçinin, sanayicinin ve ihracatçının sorunlarını da kişileştirmesini ve çözüm politikaları üretmesini bekliyoruz.

Print Friendly, PDF & Email