Merkez Bankası Haziran ayına ait “özel sektörün dışardan sağladığı uzun vadeli kredi borcu” detaylarını açıkladı.
Bu verilere göre, krize rağmen son 18 ayda Türk özel sektörü üzerine düşeni yaparak dışardan sağladığı kredi borcunu 24 milyar dolar aşağı çekerek 116 milyar dolara indirmiştir.  Finans sektörünün dışardan sağladığı uzun vadeli döviz kredi borcu 9 milyar dolar gerileyip 32 milyar dolar olurken, reel sektörün dışardan sağladığı uzun vadeli döviz kredi borcu aynı dönem içinde 15 milyar dolar daralmış ve 83 milyar dolar olarak açıklanmıştır.
2009 yılında şok hızla küçülen Türkiye ekonomisi nedeniyle cari açık 42 milyar dolardan 14 milyar dolara gerilerken özel sektörün dış borcunun da düşmesi Türkiye ekonomisinin risklerini azaltan bir gelişme idi.
Ancak, AKP hükümetinin hatalı ekonomi politikaları nedeniyle 2010 yılında cari açık tekrar hızla artarak son altı ayda neredeyse iki katına çıkmış ve 30 milyar dolar  sınırına dayanmıştır.  Cari açık büyürken, özel sektörün dışardan borçlanma seviyesini düşürmeye devam etmesi hızla sürdürülemezlik sınırına doğru yükselen cari açığın finansman kalitesini bozmaktadır.  Azalan doğrudan yatırımlar ile beraber cari açığın artan bir ağırlıkla sıcak para ile fonlanmasına göz yuman AKP hükümeti ise, ülkeye istihdam yaratacak kaliteli yatırımı çekmekle uğraşmayıp, Anayasa paketi ile zaman harcamaktadır.
AKP hükümeti sorumsuzluk halkasına bir eklemeyi de, CHP’nin artan halk desteği karşısında oy satın almaya çalışarak yapmaktadır.
Bu uğurda, Mali Kural gibi Türkiye ekonomisini politik baskıdan koruyacak disiplinden son dakikada yan çizerek gerçek niyetini ortaya koymuştur.
Mali Kural’ı bahane ederek, bütçe kanununa göre Mayıs ortasında halka açıklanması gerekli olan “Orta Vadeli Program” ve Haziran ortası açıklanması  gerekli “Orta Vadeli Mali Plan” hala açıklanmamıştır.  “Mali Kural” ise yangından mal kaçırmak için seçim sonrasına, 2012’ye ötelenmiştir.
AKP hükümeti, sene başında acımasızca vatandaşın üzerine yüklediği vergilerle elde edilen geliri vatandaşın ihtiyaçlarını kaşılamak için değil, kendi koltuğunu koruyabilmek için seçimlerde oy satın almaya çalışarak savurganca harcayacağının sinyallerini net olarak vermiştir.  “Sosyal  yardım” adı altında bütçede artan harcamalar 2009 yerel seçimi öncesi “kışın dağıtılan buzdolabının, yazın kömür” ile yer değiştirdiğini göstermektedir.
AKP hükümetinin 2011 bütçe planlarını son dakikaya kadar gizli tutma gayreti ve sene başında vatandaşın cebinden aldığı para ile şimdiden artırdığı harcamalar rüşvetle oy toplama gayretini açık etmektedir.
AKP hükümetinin tercihleri, ekonomide geri dönen cari açık riskine rağmen, 2011 bütçesinde de seçim harcamasına ağırlık vererek, Ülke’yi “çifte açık riski” ile seçimlere sokacak kadar gözünü kararttığını göstermektedir.