TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Meclis Başkanı Oran ile başlayan röportajımız bugün devam ediyor.
 
I. BÖLÜM: Tekstilci eyleme hazırlanıyor
– Tekstilde istihdam kaybı yaşandı mı?
Evet oldu ve bu kayıp devam ediyor. Fabrikalar kapanıyor, istihdam düşüyor. Kapanan fabrikalar da Mısır’a gidiyor. Bizim Mısır’daki koşullardan daha kötü koşullu bölgelerimiz var, mesela Güneydoğu… Ee o zaman ben niye bunu Mısır’a kaçırıyorum da Güneydoğu da kullanamıyorum. Ben onu anlayamıyorum.
– Siz işlerinizi yurtdışına taşıyacak mısınız?
Hayır ben gitmeyeceğim. Ama şu var: Oraya bir girişimcinin gitmesi kadar doğal birşey olamaz. Ama ben bir kanaat önderi olarak böyle bir şey yapamam. Çünkü ben yıllardır Anadolu’da yerinde iş-aş-sosyal barış için uğraşıyorum. Kalkıp da sanayinin dışa gitmesini tasvip edemem. Fakat bugün giden arkadaşımın sektörle ilgili bir sorumluluğu yoksa birşey diyemeyiz.
Çünkü şartlar şu anda şunu gerektiyor size: Ya kayıtdışı olacaksınız, ya sınır dışı ya sektör dışı… Başka yol yok…
– Mısır’a gidenler memnun mu?

Ben niye bunları Mısır’a kaçırıyorum da Güneydoğu da kullanamıyorum. Ben onu anlayamıyorum.

Bugün değiller ama yarın olabilirler…
– Sizin şirketinizde istihdam kaybı oldu mu?
Evet oldu. Yarı yarıya oldu. 800’lerden 400’lere indik ama benim yerel yönetimlerle ilgili bazı sorunlarım da oldu. Kur politikası ve girdi maliyetleri de çok olumsuz etkiledi.
– Sizin cironuzda ihracatın payı ne kadar?
Yüzde 100. Geçen sene 19 milyon euro ihracat yaptık. İçeriye herhangi bir satışımız yok.
– Markalaşmayı düşünüyor musunuz?
/_np/2094/6182094.jpgBu Türkiye şartlarında çok tartışılması gereken bir konu. Dünya markası yaratmak öyle kolay değil. Bunun da üç tane nedeni var. Birincisi Türkiye’nin imajı bozuk. Türkiye hala kadının başındaki bez parçasını tartışıyor. İkincisi istikrarlı bir ekonomisi yok. Üçüncüsü de sistem yok. Eğitimde, sağlıkta, hukukta güven yok.
Dolayısıyla böyle bir ülkenin markası hiçbir sektörde kolay kolay olmaz.
– Yeni yatırım planınız var mı?
Hayır yok. Ama ben örnek değilim. Ben artık siyaset yapmayı tercih ettim. Ticaret belli bir ölçekte devam edecek ama asıl işim siyaset olacak bundan sonra.
– CHP’li olduğunuzun ortaya çıkmasının işlerde etkisi oldu mu?
Şimdi şöyle bir şey var. Ben doğrunun yanındayım. Bugün iktidarda kim olursa olsun hata yaptığı sürece ben bağlı bulunduğum grubun, sektörün, sivil toplum örgütünün, bölgenin menfaatleri doğrultusunda hareket ederim, hatalar karşısında tepkimi gösteririm.

Ya kayıtdışı olacaksınız, ya sınır dışı ya sektör dışı…

Benim CHP kimliğim bu yılın mart ayından sonra ortaya çıktı. Bana yurtdışında laiklik ve AKP’yi soruyorlar. AKP din ve devlet işlerini birbirine karıştırıyor, bu doğru. Benim de başıma geldi. 2005’ten beri benim AKP ile sorunum oluyor. Ama beraber de çalışıyorum. GAP’da, Adıyaman’da, sektörel bir takım işlerde beraber çalışıyoruz. İçlerinde arkadaşlarımız da var ama temel felsefeye baktığınızda sizden değilse size saldırıyor. Bunu yerelde de yapıyor genelde de yapıyor ve ben fazlası ile muhatap oluyorum. Maalesef…
– Biraz zorlaştı o zaman işleriniz. Böyle mi anlayalım?
Mart ayından bu yana baskı çok aşırı artmadı çünkü AKP başka bir dünyaya gitti. Ama yaşıyoruz, tabii ki artıyor. Yerelde, mesela Bolu’da bunu yaşıyoruz. Birebir AKP belediyesi ile oradaki uygulamalarla üzerimize geliyorlar. Bu kadar istihdam yaratmamıza karşın hala üzerimize geliyorlar.
Ben sonuçta devlet ihalesi, hazine arazisi ile filan uğraşmıyorum. Benim işim ihracat. Ben işimi doğru yapmaya çalışıyorum.
– Siyasette hedefiniz nedir?

2005’ten beri benim AKP ile sorunum oluyor.

Ben siyasete bir dönüşüm ihtiyacı olduğum için girdim. Dünyadaki siyaseti gördükten, demokrasi işleyişini izledikten sonra Türkiye’deki yanlışlığı görüyorsunuz. Türkiye’de siyaset devamlı ritm bozukluğu yaratıyor. Bunun sonucu koma ile bitebilir.
Ben şimdi mesela CHP’de özeleştiri yaptığımda, genel başkanımızın davetini kabul etmeyip de başka türlü çıkmamın nedeni, bir ezber bozmaktı. Sistemsizliğin bir parçası olmak değil, bir değişim ve dönüşümün umudu olmaktı. Bizim parti programımız bile 1993’te hazırlanmış. Aradan 15 sene geçmiş.
– Nasıl olacak bu dönüşüm?

Türkiye’de siyaset devamlı ritm bozukluğu yaratıyor. Bunun sonucu koma ile bitebilir.

Türkiye’de siyasetin değişim ve dönüşümüne ihtiyaç var. Ben bunun CHP ile yapılacağını düşünüyorum. Girerken de inanıyordum, örgütü yakından tanıdıkça bu inancım iyice pekişti. Türkiye’de bizim vatandaş olarak sosyal devletten eşit bir şekilde yararlanabilmemiz için siyasetin yeniden yapılanması gerekiyor.
Bunun için de bir devrim lazım ve bunu ancak CHP yapabilir. Fakat CHP bunu yapmadan önce kendi içerisindeki değişimi ve dönüşümü yapmalı. Onu bedel ödemek pahasına da olsa yapacak. Bugün olmazsa yarın yapacak. Bundan kaçınılamaz…
– Şu anda nerede duruyorsunuz?
Ben şu aşamada partime yardımcı olmaya çalışıyorum. Örgütün yanında olmaya gayret ediyorum. Yerel seçimlerde başarılı olması için çalışıyorum. CHP’nin Türkiye’nin selameti için başarılı olması gerekiyor. Muhalefette kalarak laikliği savunamıyorsunuz. Cumhuriyeti sürdürülebilir hale getiremiyorsunuz, iktidar olmanız gerekiyor.
Ben kendimi şöyle görüyorum: Partinin örf ve anenelerine bağlı, parti yönetimine saygılı, çağdaş sosyal demokrasiyi özümsemiş ve ülkedeki duyarlılıkları da algılayarak, saha kenarında her an oyuna girecek bir sporcu gibi çalışmalarımı devam ettiriyorum. Görev geldiğinde onun gereğini yapmak için kenarda ısınıyorum.
Kaynak: Hürriyet Gazetesi 19.08.2008

Print Friendly, PDF & Email