Tekstil ve konfeksiyoncuların ‘eylem yapalım’ baskısına dayanamayan sektör temsilcileri, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’la önceki akşam TİM’in merkezinde bir araya gelerek, bir kez daha sorunlarını anlattı.
“Döviz kurunda 1.15’lik seviyeler devam ederse fabrikalarımızın anahtarını hazırladık, hükümete vereceğiz…” AKP’nin kapatılma davasının gündemden kalkmasıyla birlikte hızla gerileyen kurlar nedeniyle moralleri iyice bozulan tekstil ve konfeksiyoncuların “eylem yapalım” baskısına dayanamayan sektör temsilcileri, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’la bir araya geldi. Önceki akşam Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin Güneşli’deki merkezine gelen Çağlayan’a aslında çok yakından bildiği sorunlar anlatıldı.
Basına kapalı gerçekleşen ziyarette iki ayrı toplantı yapıldı. Çağlayan önce İstanbul Hazır Giyim İhracatçıları Birliği’nde Başkan Hikmet Tanrıverdi, Başkan Yardımcısı Ahmet Akkapı, Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Öksüz, Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Ahmet Nakkaş, İTKİB Başkanı İsmail Gülle, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Konfeksiyon ve Hazır Giyim Meclis Başkanı Umut Oran’la bir araya geldi. Ardından Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)Başkanı Oğuz Satıcı ve ihracatçıların katıldığı toplantıda sanayi envanterinin sonuçlarını anlatan bir sunum yaptı.
Artık iyi firmalar batacak
Tekstil ve hazırgiyim sektörüyle yapılan toplantıya katılan sektör temsilcileri bu kez gerçekten “bıçağın kemiğe
dayandığını” anlatmaya çalıştı. “Çalıştı” diyorum çünkü Türkiye ihracatının ve üretiminin anahtarı sayılabilecek tekstil ve hazırgiyim sektöründe yaşanan sorunları sektör temsilcileri anlatmaktan, biz de yazmaktan yorulduk.
Sektör, Çin ve Uzakdoğu rekabeti nedeniyle başladığı zorlu dönemden bir türlü çıkamıyor. OECD’nin yaptığı sektör analizinde de 1998 ve 2007 arasında sektörün sürekli olarak fiyat daralması ve rekabette kayıplarla karşılaştığı belirtiliyor. Bir yandan da iç piyasada maliyet artışları yaşayan sektörde katma değeri yüksek mallara yönelen şirketler ayakta kalırken, yeni duruma adapte olamayan pekçok firma ise kapanmaya devam ediyor.
Sektörde 1.20’lik dolar kurunun “psikolojik bir” sınır olduğunu söyleyen başkanlar, 1.15’le birlikte ciddi bir “moral” çöküntüsü yaşadıklarını belirtiyor. “Anahtar teslim etme” gibi sembolik eylemler bile öneren üreticilerin bu dertlerini toplantıda bakan Çağlayan’a anlatan sektör temsilcileri “Artık iyi firmalar batacak. Maliyet artışlarını karşılayacak gücümüz kalmadı” diyor.
Teşvik Başbakan’a bağlı. Türkiye’nin bu sektörü gözden çıkarma lüksüne sahip olmadığını Çağlayan’a bir kez daha anlatan başkanlar, “Tedbirlerin vakit geçirilmeden açıklanması gerekiyor” diyor. Başkanların ilettiği mesajlar şöyle:
“TİM tarafından yapılan haziran ayı hazırgiyim ihracatı 2007’ye göre yüzde 9,4 arttı. Dolar-euro parite farkı düşüldüğünde ise ihracatın yüzde 3,8 gerilediği ortaya çıkıyor. Sektörün sorunu sadece kurlar değil. Asgari ücret 2005’de 292 euro iken, 2008’de 359 euroya çıktı. İstihdam vergilerinde yapılan yüzde 5’lik indirimin artık hiçbir önemi kalmadı. Elektrik zammı yüzde 14,2, doğalgaz zammı yüzde 18,2’yi buldu. Bu maliyet artışlarını rekabet nedeniyle fiyatlara yansıtmak imkansız.”
Sektör temsilcileri Çağlayan’ın daha önce açıkladığı “devrim” niteliğindeki teşvik sisteminin zamanlamasını da sordu. Çağlayan sektörün öneminin farkında olduklarını ve sanayi stratejisi kapsamında özel bir önem gösterdiklerini söyledi.
Aldığım izlenime göre ise teşviklerin zamanlaması için yıl sonundan önce bir gelişme beklenmiyor. Teşviklerin geleceği de, Devlet Bakanı Nazım Ekren’in üzerinde çalıştığı kümeleşme modelleri de tüm ekonomi bakanlarının katılacağı Ekonomi Koordinasyon Kurulu’na bağlı. Daha da açığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gündemine bu konunun girmesine bağlı.
AKP’nin kapatılmasını önleyen Anayasa Mahkemesi kararından sonra Türkiye gerçek gündemine dönüyor. Tüm reel sektörlerden “zordayız” sesleri yükseliyor. Sorun sıcak paraya dayalı sürdürülen ekonomik program. Sanayici bu programda üretime dayalı bir dönüşüm talep ediyor. Dünyadaki kriz yüzünden ise hükümetin radikal bir değişimden gözü korkuyor. Bu da gösteriyor ki bu son toplantı olmayacak.
Tekstilciler Bakan Çağlayan’la ne konuştu
Fabrikalar kapanıyor
TGSD Başkanı Ahmet Nakkaş:
“Binlerce fabrika ve tesis kapanıyor. Maliyet analizlerini anlattık. Alınacak önlemlerin süreçlerini öğrenmeye çalıştık. Yıl sonundan önce bir önlemin alınması zor görünüyor. Moral çöküntüsü içindeyiz. Sıcak paraya dayalı ekonomik politikaların dönüşümünü bir an önce yapmamız lazım.”
Zamlar umutları bitirdi
TOBB Konf.ve Hazır Giyim Meclis Başkanı Umut Oran:
“Türk sanayicisi, ihracatçısı olarak, 2007 yılında kurulan 60. hükümetin, Türk sanayisinin son 5 yılda yaşadığı kayıpları telafi edecek rekabet gücünü artıracak bir politika izlemesini umut ettik. Ancak astronomik enerji zamları ile sanayici bu umutlarını tüketti. Bakan sorunları zaten biliyor. Söylemden eyleme geçilmesini istedik.”
Enerjide destek şart
İTHİB Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Öksüz:
“Sıkıntılarımız had safhada. Uzun bir zamandır unutulduk. Maliyetlerimizi artık hesap edemez olduk. Zarar yazıyoruz. Euro geriledi, ihracat artışı pariteden de olmayacak. İstihdam ve enerji üzerinde destek şart. Verimlilikte piramidin en üstündeyiz.”
Sektörün kaybı büyük
OECD Araştırma ve Para Politikaları Departmanı’ndan Rauf Gönenç ve Gökhan Yılmaz’ın “Türkiye sanayisi rekabete nasıl karşılık veriyor” başlıklı araştırmasında tekstil sektörünün durumu da grafiklerle ortaya konuyor. Araştırmada tekstil ve hazırgiyime ilişkin saptamalar şöyle:
* Tekstil Türkiye’nin ticarette uzman olduğu iki ana sektörden biridir.
* 1998 ve 2007 arasında, 2001’deki Türk Lirası’nın değerinin düşmesine bağlı olan kısa süreli rahatlamayı saymazsak, sektör sürekli olarak fiyat daralmaları ve rekabette kayıplarla karşılaşmıştır.
* Sektörün üzerindeki baskılar sadece ihracat pazarında değil, iç pazarda da etkisini hissettirmiştir.
* Sektördeki maaş artışı üretim artışına göre orantısız olarak arttı. Özellikle de 2004 yılındaki asgari ücret artışından sonra bunun etkisi hissedildi.
* Perakendedeki fiyat farkı 2000’li yıllarda sektör üzerinde olumlu bir yol oynadı. Ayrıca sermaye ve ithal girdideki maliyet düşüşü de olumlu katkıda bulundu.
* Ancak bütün bu dengeliyici olumlu faktörler sadece çok kısıtlı sayıda firmaya yardımcı oldu, sektörün tamamını yeniden eski dinamizmine kazandıracak etkiyi göstermedi.
Kaynak: Referans Gazetesi  07.08.2008
Print Friendly, PDF & Email