1 Mayıs’ları “Hak Kazanımlarının” Değerlendirme Günü Olarak Görmeliyiz

Emekçilerin ağır bedeller ödeyerek kazandığı 1 Mayıs, bayram olmaktan öte “mücadele etme ve geçen yılların muhasebesini” yapma günüdür.

Neo-liberalizmin, dünyanın tüm zenginliklerini 8 milyarlık nüfusun yaklaşık %1’lik kısmının elinde topladığı, geri kalan %99’u ise açlığa ve sefalete mahkûm ettiği düşünülürse her alanda hak kayıplarının yaşandığını da kabul etmemiz gerekir. Gerçekten dünyanın dört bir yanında ve özellikle Türkiye’de, “bir avuç egemen dışında herkes” büyük zorluklar altında yaşamaktadır. Üstelik Türkiye özelinde, üniversite mezunu genç işsizlerin sayısının yüksekliği, gelecek açısından da endişe vericidir.

Oysa dünyanın yeni bir Sanayi Devrimi yaşadığı ve bilinen tüm üretim süreçlerinin değişmeye başladığı bir dönemde, gencecik insanların “işsiz kalmaları için” üniversitelere doldurulması ve hiçbir gerçekçi planlamanın yapılmaması kabul edilemez. Zira insan onuruna yakışır bir hayat sürmek için “insan onuruna yakışır bir işte çalışmak” evrensel bir haktır.

Konunun enteresan yanı, endüstri devrimiyle beraber, neo-liberalizmin, her ülkedeki “yerli sermayedarları” da hedef almaya başlamasıdır. Paradan para kazanan ve devletleri bile aşacak ekonomik güce ulaşan bir avuç şirket, onlarca yıl sonunda belli bir büyüklüğe ulaşabilmiş “yerli sanayicilerin” mallarını adeta yağmalamaktadır. Kendisini hiçbir güçle ve kuralla bağlı görmeyen küresel şirket yöneticileri şatafatlı sözlerin arkasına yerleştirdikleri zehirli projelerle insanlığı yeni bir yıkıma doğru sürüklemektedir.

O halde 1 Mayıs 2019, Türk işçi sınıfının ve onun ayrılmaz parçası olan milyonlarca işsizin, geçmişi ve geleceği değerlendirme günü olmalıdır. Emekçiler, mevcut haklarını bile yerle bir edecek büyük bir neo-liberal saldırının geldiğini bilmelidir. Türkiye’de hâkim olan iktidar bloğunun da bu saldırıların “gönüllü destekçisi” olduğu hatırlanmalıdır. Bu anlamda, emekçileri küresel ve yerel ayağı olan bir mengene beklemektedir.  Öyleyse 2019’un 1 Mayıs’ında hem neo-liberal politikalara hem de Türkiye’deki egemen gericiliğe karşı ortak mücadele zemini inşa etmek en önemli sorumluluklardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’nin her işkolundaki emekçileri, büyük bir bilinçle hem küresel hem de yerel saldırılara karşı koyabilecek kudrettedir.

İnanıyorum ki, her türlü olumsuzluğa rağmen 1 Mayıs 2019, yarınların büyük değişimlerinin habercisi sayılacak yıllardan biri olacaktır. Türk emekçileri ve dünyanın her renkten emekçisi, vahşi kapitalizmin modern zaman saldırılarına karşı mutlaka daya iyi bir dünya ve Türkiye kuracaktır. İnsanlık, her şartta daha adil, daha eşit ve daha paylaşımcı bir düzeni hak etmektedir.

Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın emekçilerin mücadele günü…

Saygılarımla,

umut oran

Print Friendly, PDF & Email