Dünya tarihi boyunca, aralıksız olarak sömürülen ve haksızlığa uğrayan kadınlar, 21.yüzyılda da sömürülmeye devam ediyorlar. Gelişmiş ülkelerde adı konmamış bariyerlerle karşılaşıp, iş hayatında erkekler kadar “hızlı” yükselmeleri engellenirken Türkiye gibi geri kalmış ülkelerde çok daha kaba bir şekilde iş ve siyaset hayatının dışına itiliyorlar.

Örneğin, yaklaşan 31 Mart yerel seçimlerinde kadınların “seçilebilecek yerlerden aday olmalarını” engelleyen siyasi partiler, muhtemeldir ki tüm gün boyunca, 8 Mart üzerine paylaşımlarda bulunacaklar ve çiçekler dağıtacaklar. Oysa sadece bu tavır bile, kadınları aşağılamanın bir yöntemidir ve asla hoş görülmemelidir. Kadınlar; bir çiçekle ya da birkaç SMS’le kandırılabilecek olan insanlar değildir.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, sıradan bir “tüketim günü” olmadığı gibi “çiçek edebiyatı” yapılacak bir gün de değildir. Her 8 Mart, somut kazanımlar üzerinden ele alınmalı ve “erkek egemen” sistemin yok edilmesi amaçlanmalıdır. Bu anlamda BM’nin 2030 yılına kadar, her alanda ve siyasi temsilde %50-%50 kadın-erkek eşitliği hedefi önemlidir. Hiçbir bahanenin arkasına sığınılmasına imkân vermeden tüm kadınların ve kadınları her anlamda kendisiyle eşit gören erkeklerin siyasette “eşit temsil” sağlanmasına katkı sunması gerekmektedir.

Mustafa Kemal’in aydınlık Türkiye’sine sahip çıktığı iddiasındaki CHP’nin de “bahaneler üretmeden, kadınlar istemiyor demeden, kadın aday bulamıyoruz” gibi cümlelere sığınmadan, büyük bir zihniyet değişimine imza atması ve tüzüğünü %50-%50 “eşit temsil” hedefine uygun olarak değiştirmesi zorunludur.

Bu itibarla, herkesin ve her kurumun “erkek egemen sisteme” karşı “somut adımlar atması” en doğru olandır. SE’nin 2021’de tüm kurullarda %50-%50 kadın-erkek eşitliği kuralı böylesi bir somut adıma işaret etmektedir. Kanaatimiz odur ki bu tip kararların alınması ve uygulanması kadınları, bir SMS’den çok daha güçlü kılacaktır.

21.Yüzyılda, artık insanlık Mars’ta yaşamayı düşünürken, “kadını ikinci sınıf” gören tüm fikirlere karşı mücadele eden özgür kadınlara ve onların örgütlü kurumlarına teşekkür ediyorum. 8 Mart’ları kendi gönüllerince kutlayabilecekleri günlerin yakın olmasını diliyorum.

Dayanışma duygularımla,

Umut Oran

Print Friendly, PDF & Email