1919’un ilk günlerinde Türk milletinin geleceğine dair “aydınlık umutları” olan kaç kişi vardı acaba? Muhtemelen yurdun dört bir yanında kurulan “milli cemiyetler” o dönemin en “iyimser” kadrolarını oluşturuyordu; zira kendi bölgeleriyle sınırlı olsa da “yurtlarını savunabileceklerini” düşünenler sadece onlardı. Ancak tarih boyunca yüzlerce kez olduğu gibi çoğunluğun “umut yok” dediği o anda, 1919’un ilk günlerinde Antep şehri işgal edilmişken, birkaç ay sonra kahraman Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey, İstanbul’un göbeğinde “asılmışken”; Türk milletinin binlerce yıllık “mücadele geleneğini” sırtlayan bir vatan evladı, Mustafa Kemal, öne çıktı. Ve onunla birlikte “bağımsızlık sevdalısı” bir avuç vatansever, kurtuluşun ilk adımını Samsun’da attı. Millet yorgun ve yoksuldu; devleti yöneten padişah ve halife sadece kendi tahtının derdindeydi. Bunlar yetmezmiş gibi ordunun elinden silahları ve cephanesi alınmıştı. Büyük Türk milleti işte böylesine ağır şartlar içinde olmasına rağmen 1919 ruhunu yarattı.

Aradan geçen 100 yılın sonunda, biliyorum ki memleketin 1919 koşullarında olduğunu düşünenlerin sayısı artıyor. Biliyorum ki geleceğe dair umutlar da azalıyor. Ancak şunu da biliyorum: Her bir Cumhuriyet sevdalısının içinde volkanlar da patlıyor. Sessizce haykırılan “Bir şey yapmalı!” çığlıkları duyan kulakları sağır edecek kadar zorluyor bedenleri. Ama biliyorum ki Mustafa Kemal’in her yaştan askerleri, 2019’un “yeni bir başlangıç” yılı olacağına ve Kuvayı Milliye ruhunun 100 yıl sonra yeniden doğacağına da inanıyorlar.

Ben de 2019’da yani “Türk devriminin” 100. yıl dönümünde, Atatürk’ün 2 büyük eserine sahip çıkanların “yeni bir yol bulacağına; yeni sözlerle, yeni kadrolarla yeni bir başlangıç yapacağına inanıyorum.” Cumhuriyet Halk Partisi’nin 100.kuruluş yıldönümü olan 4 Eylül 2019’a gelmeden “bir büyük umudun” tüm Cumhuriyetseverlerin kalplerine yayılacağını düşünüyorum. 4 Eylül 1919’un ruhunu iyi anlayan CHP’lilerin, 100.yıla yakışır bir “yeni dönemi” inşa edeceğine dair hiçbir şüphe duymuyorum.

Siz değerli dostlarımdan da “Türk devriminin 100. Yılına” büyük bir heyecanla ve başarma azmiyle girmenizi rica ediyorum. Hayatın bir bütün olduğunu ve hiçbir zaferin bir günde, bir seçimde, bir kişiyle gelmeyeceğini hatırlayın lütfen. Asla kimseden korkmayın; geç kaldık duygusuna kapılmayın! Sadece bir araya gelmeye, mücadele edecek zemini yaratmaya ve kitlelerin heves duyacağı bir yeni yol yaratmaya odaklanın. Bunları yaptığımız zaman yani rakibe değil “kendi yolumuza, stratejimize” kafa yorduğumuz zaman görecekseniz her şey değişecek. Kimse sizleri yok sayamayacak, kimse çocuklarımızı mülakatlarda haksızca eleyemeyecek, onları açlığa ve sefalete terk edemeyecek. Bu ülke o zaman; yeniden Mustafa Kemal’in aydınlık rotasına girecek ve muasır medeniyetlerin ötesindeki yerini de alacak. Size, Türk devriminin yarattığı eşsiz direnme kültürüne ve kendime olan inancım tam; geleceğe dairse hiç şüphem yok!

Bu yüzden büyük bir umutla; tarih yazan Türk milletini ve davamızın sıra neferleri olan Cumhuriyetseverleri Türk devriminin 100.yılına gireceğimiz bu saatlerde eşim Tuna’yla birlikte saygıyla selamlıyoruz. Tüm insanlığa, büyük Türk milletine ve siz sevgili dostlarımıza mutlu yıllar, umutlu başlangıçlar diliyoruz.

Hoş geldin 1919’un ruhunu taşıyan 2019!

umut oran

Print Friendly, PDF & Email