Dünyanın “çivisinin çıktığına” yönelik yaygın kanaati halkı çıkarırcasına ABD, İngiltere ve Fransa’nın Suriye’ye karşı gerçekleştirdiği askeri operasyon her anlamda “kaosu körükleyen” bir adımdır. Bu kararın; PKK-PYD-YPG ve IŞID başta olmak üzere onlarca terör örgütünün etnik temizlik, işkence, yerinden etme, yargısız infaz gibi ağır suçlarına maruz kalan, içsavaşın yıkıcı sonuçları altında ezilen ve büyük bir hasretle “barışı” bekleyen Suriye halkına hiç bir faydası yoktur. Tam aksine her bir füze, başka füzelerin atılmasına, her saldırı karşı saldırıların artmasına zemin hazırlamaktadır.

Henüz BM ya da uluslararası bir örgüt tarafından incelenmemiş ve kesin kanıtlar elde edilmemişken, “kimyasal silah kullanımı” iddiaları üzerinden aceleyle füze saldırıları yapmak ve bunu twitter üzerinden “Hazır ol Rusya! Füzeler geliyor!” gibi gayet ciddiyetsiz bir şekilde ortaya koymak da insanlığın yarınları için düşündürücüdür. İnsan hayatının twitterda biraz daha fazla “retweet” almak için malzeme haline getirilmesi başlıbaşına bir utanç kaynağı olmalıdır. Hele hele Irak’ta “kitle imha silahları” gerekçe gösterilerek milyonlarca insanın hayatını kaybedeceği bir sürecin başlatıldığı hatırlandığında benzer söylemlerin birden fazla kez değerlendirilmeye tabi tutulması zorunludur. Ancak ne yazık ki “gücü elinde bulunduran” devletler, kendi çıkarları uğruna başka devletlerin ve halkların mahvına sebep olacak adımlar atmaktan çekinmemektedir.

Gelinen noktada, Suriye toprakları içinde onlarca terör örgütü her yanı kana boğarken, “barış denizi” olması gereken Akdeniz de ağzına kadar bomba dolu savaş gemilerinin işgali altındadır. Başta ABD ve Rusya olmak üzere hemen her devlet, “silahların merkezde olduğu” bir dil kullanmaktadır. Bu dil başlıbaşına sorunludur. Zira sözlerin tonu her defasında artmaktadır ve her söz dalaşının ardından daha fazla silah kullanma hevesi açıkça görülmektedir. Oysa bölgenin ihtiyacı olan şeyler: Barış ve huzurdur. Barışı sağlayacak olan da herkesin Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duymasına ve tüm terör örgütlerinin Suriye’den çıkarılmasına bağlıdır. Suriye’yi küçük parçalara ayıracak ya da etnik/mezhepsel temelde bölünmeyi dayatacak her türlü eylem sadece terör örgütlerinin işine yarayacaktır.

O halde bugünün ana konusu, adı ne olursa olsun, tüm terör örgütlerini Suriye’den temizlemek, “yabancı savaşçı” olarak adlandırılan herkesi Suriye dışına çıkarmak ve Suriye’nin barışa ve huzura ulaşması için BM nezdinde çalışmalar yapmaktır.
Bu adımlar yerine sağa-sola füzeler fırlatmaksa “dünyayı savaşa” davet etmek anlamına gelecektir. Zira Suriye ve Doğu Akdeniz, an itibariyle “barut fıçısı” halindedir. Herhangi bir hata ya da provokasyonun bedelini sadece bir-iki devlet değil Türkiye başta olmak üzere tüm dünya ödeyecektir.

Bu itibarla, ABD ve müttefiklerinin “füze saldırılarını” derhal durdurarak son 1 haftada bölgeye sevk ettiği tüm güçleri geri çekmesi ve “kimyasal saldırı” iddialarını araştırmak için BM’nin harekete geçirilmesi en doğru yaklaşım olacaktır. Heran, bir dünya savaşının çıkma riski altında olunduğu gerçeğini idrak eden herkes için yapılması gereken şey: Suriye’nin geleceğine “Suriye halkının” karar vereceğini ilan etmek ve Suriye’deki tüm terör örgütlerine karşı mücadele etmektir. Türkiye’nin görevi de Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olmak ve bölgede çalan savaş tamtamlarına karşı mazlumdan yana tavır almaktır.

Print Friendly, PDF & Email