Terör örgütü PKK-YPG unsurlarına karşı Türkiye’nin “sınır güvenliğini korumak” ve Suriye’nin kuzeyinde bir “terör koridoru” oluşturulmasını engellemek için kahraman Türk Ordusunun gerçekleştirmiş olduğu “Zeytindalı Harekatı”, Afrin kent merkezine girilmesiyle beraber önemli bir aşama kat etmiştir.

Harekatın başından beri Türk Ordusunun, sivillerin korunmasına yönelik attığı adımlar, PKK-YPG unsurlarının baskısından yılmış yöre halkına karşı sergilediği insani yaklaşım ve her aşamada “uluslararası hukuk kurallarını” itinayla uygulamış olması hiç kimsenin reddedemeyeceği gerçeklerdir ve her türlü takdire layıktır.

Operasyon boyunca, Türk milletinin her bir ferdinin, teröre karşı birlik ve beraberlik ruhuyla hareket etmesi ve buldukları her vasıtayla Mehmetçiklerin yanında olduklarını göstermeleri “milli konularda” tüm farklılıkların bir kenara bırakılması gerektiğine dair önemli bir gösterge olmuştur.

Ancak Mehmetçiğin büyük fedakarlıklarla elde ettiği zaferleri “şahsi başarı hanesine yazmak isteyenlerin” ya da “sadece bir partinin tekeline almak” isteyenlerin olduğu da görülmektedir. Milletin emeğini ve desteğini yok sayan, Mehmetçiğin her zaferinin topyekun Türk milletine ait olduğu gerçeğini göz ardı eden bu yaklaşım tamamen yanlıştır ve asla hoşgörü gösterilmemelidir.

Hangi kademede yer alırsa alsın, hiç kimse kendi emeğini Mehmetçiğin fedakarlıklarının ya da gönlünün Mehmetçikle birlikte olduğunu göstermek için evinin balkonuna Türk bayrağı asan 80 yaşındaki ninelerin emeğinin üstünde görmemelidir. Zira Türk Ordusu, hangi görüşten olursa olsun Türk Milletine aittir ve Mehmetçik de hepimizin evladıdır.

Hükümet, Mehmetçiğin Zaferini Pazarlık Masalarında Kaybetmemelidir
Unutulmaması gereken bir diğer noktaysa Mehmetçiğin elde ettiği zaferlerin kapalı kapılar ardında kurulan pazarlık masalarında kaybedilmemesi gereğidir. Hükümetin, operasyonun başından beri “kamu diplomasisi” alanında yeterince çalışmadığı ve PKK-PYD’nin uluslararası alanda yaptığı propaganda faaliyetlerine yeterli tepkiyi göstermediği ortadadır. Oysa PYD-YPG’ye dair uluslararası kurumlar ve bağımsız sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanan ve bu örgütlerin çok sayıda insanlık ve savaş suçu işlediğini gösteren raporlar mevcuttur ve Türkiye’nin elini güçlendirecek onlarca bilgi kullanılmayı beklemektedir. AKP hükümetlerinin “Kırmızı halıyla karşıla; kırmızı bültenle ara!” şeklinde formüle ettiği “tutarsızlıklar” da Türkiye karşıtı cephenin büyütülmesi için kullanılmaktadır. O halde yapılması gereken şey, aklı ve bilimi referans alarak dünya kamuoylarının “doğru bilgilendirilmesine” yönelik çalışmalar başlatmak ve emperyalist odakların art niyetli çözüm masalarına oturmamaktır. Mehmetçiğin zaferleri pazarlık konusu edilmemelidir.

Suriye’nin Toprak Bütünlüğü Türkiye’nin Toprak Bütünlüğüdür
Gelinen noktada Afrin’de Mehmetçiğin kanı pahasına elde ettiği zafer, hükümet kanadında da kendine yer bulan “yayılmacı ve hayalci” odakların hezeyanlarına da kurban edilmemelidir. Zira hangi ad altında olursa olsun Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunamaması zincirleme reaksiyonla ülkelerin parçalanmasına sebep olacaktır. Afrin ve civarında bir tür “Sünni Devletçik” kurmak demek Fırat’ın doğusunda da bir “PKK-PYD-YPG devletçiği” kurulmasına “izin vermek” demektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Irak’ın da Suriye’nin de “toprak bütünlüğünü” kırmızı çizgi  olarak görmeli ve her türlü mecaracılıktan uzak durmalıdır. Irak’ın ve Suriye’nin “güçlü merkezi hükümetlere” sahip olması, PKK’nın bölgedeki etkinliğini de engelleyecektir. Türkiye, bu değişmez gerçeği kavradığı müddetçe kendi sınırlarını da daha kolay savunabilecektir.

Suriye Sınırımızda Hala PKK-PYD’nin Silahlı Unsurları Var
Afrin’de gerçekleştirilen operasyon, Mehmetçiğin başarı hanesine yazılmıştır ancak PKK-PYD tehlikesi henüz ortadan kalkmamıştır. Suriye sınırımızın çok büyük kısmında silahlı terör grupları emperyalist devletlerin verdiği modern silahlarla beklemektedir. Hükümet, tüm bölge ülkeleriyle işbirliği yaparak bu tehdidi ortadan kaldırmak ve sınırlarımızı güvenceye almak zorundadır. Türkiye’nin ve Türk milletinin huzur için bölge ülkeleriyle beraber “barışı” tesis etmek, yani her ülkenin “toprak bütünlüğünü” garanti altına alacak adımları hiç bir kompekse kapılmadan atmak tarihsel zorunluluktur. Türk Ordusunun zaferlerini taçlandırmanın en kolay yolu tüm bölgeye barış getirecek olan “bölgesel işbirliği” yollarını açmaktır.

Bu anlamda, ülkemizi terör saldırılarından korumak ve Suriye’de bir terör koridoru oluşturulmasını engellemek için düzenlenen Zeytindalı Harekatına katılan her bir Mehmetçiğimizi elde ettikleri başarılardan dolayı tebrik ediyorum. Vatan için toprağa düşen şehitlerimize Allah’tan rahmet, kahraman gazilerimize de acil şifalar diliyorum.

umut oran

Print Friendly, PDF & Email