Gelişmiş ülkelerle geri kalmış ülkeler arasındaki organizasyon ve bakış açısı farklarını görmek için belki de en uygun sektör “madenciliktir.” Zira yapılan iş aynı olsa da işe bakış ve işi icra ediş konusunda devasa farklar vardır. Örneğin gelişmiş ülkelerde maden kazası olduğunda “sorumlu” aranırken geri kalmış ülkelerde “fıtrat” denilerek sorumluluğun üstü kapatılır. Yine gelişmiş ülkelerde iş güvenliği ve işçi sağlığı için teknolojiden faydalanılırken geri kalmış ülkelerde 3-5 liralık aparatlardan tasarruf(!) edilerek işçilerin ölümüne davetiye çıkarılır.

Maalesef ülke tarihimiz madenciler için acı anılarla doludur. Bir acı unutulmadan başka bir önlenebilir kaza sebebiyle pek çok madenci ailelerinden ve sevdiklerinden koparılmaktadır. Soma’da yaşanan acılar hafızalardadır ancak Soma’dan alınan dersler belli değildir. Zonguldak’taki grizu patlamaları tazedir ancak acılardan hangi derslerin çıkarıldığı bilinmemektedir.

Bir başka deyişle madenciler sürekli ölümle baş başadır ancak sorumlu olması gereken “sorumsuzlar” meseleyi “fıtrat” olarak görmekten vazgeçmemektedir. Temel mesele de budur. Önlenebilir kazalar için önlem almayanlar yüzünden işçiler ölüme yollanmaktadır ama önlemi almayan “sorumlu sorumsuzlar” da koltuklarında oturmaya devam etmektedir.

O halde bu düzen değişmeden “fıtrat” edebiyatından kurtulmamız mümkün değildir. Daha iyi bir Türkiye elbette mümkündür. İnsanın insanca yaşayabileceği daha adil, daha eşitlikçi, daha zengin bir düzen kurmak hayal değil ihtiyaçtır.

İnancım odur ki insan onurunu esas alacak olan yeni düzeni en çok madenciler hak etmektedir. Bir dilim ekmek için yeraltına nakış atan yüz binlerce madencinin yepyeni bir düzen kurmak için de omuz vereceği günler elbet gelecektir. O gün geldiğinde Dünya Madenciler Günü de daha anlamlı ve şenlik tadında kutlanabilecektir.

Saygılarımla,
umut oran

Print Friendly, PDF & Email