“Ben ölünce çocuğuma kim bakacak?” diye soran milyonlarca anne-babanın olduğu bir ülkede engelli yurttaşlarımızın yeterli haklara ve imkânlara sahip olduklarını düşünmek çok olası değil.

Benzer şekilde, sayıları milyonlara ulaşmasına rağmen sosyal hayatta, iş dünyasında, akademi camiasında ya da sanat alanında engelli yurttaşlarımızın kendilerine yer bulamamaları da ülkemizin “başarılı bir engelli politikası” olmadığına dair işaretler barındırıyor.

Dünyanın dört bir yanında çok uzun süredir devam eden çalışmalarla ve farkındalık etkinlikleriyle karşılaştırdığımızda siyasal iktidarın konuyu doğru noktadan ele almadığı da ortada. Kanaatimce asıl sorun engellilerin hala “muhtaçlık” üzerinden değerlendiriliyor olması. Bu bakış açısı doğal olarak engelli yurttaşları evlere ve ailelere hapsediyor. Oysa daha doğru olan şey engellileri eğitimlerine, yeteneklerine ve bedensel özelliklerine uygun olarak hayatın içine katacak olan “fırsat eşitliği” temelinde bir bakış açısına sahip olmak.

Zira engelli yurttaşlarımızın da fırsat verildiği zaman neler yapabildiği ortada. En son Ampute Milli Futbol Takımımızın Avrupa Şampiyonu olması, daha önce Tekerlekli Sandalye Basketbol takımlarımızın elde ettikleri başarılar, Down sendromlu bireylerin çalışmasına olanak sağlanan işletmelerde elde edilen müspet sonuçlar; engelli bireylerin neler yapabildiklerine dair güzel örnekler.

Ancak bireysel başarılar ya da belli alanlarda elde edilen dereceler tek başlarına yeterli değil. Parası olanın her türlü eğitime ve imkâna ulaştığı, parası olmayanın eğitim olanaklarından faydalanamadığı bir ortamda engelli bireylerin hak ettikleri şekilde yaşamaları, bağımsızlaşmaları ve üretken olmaları çok olası görünmüyor. Bu noktada devletin tüm gücüyle engelli bireylere fırsat eşitliği sağlayacak önlemler alması kaçınılmaz. Zira devletin görevi sadece “hayatta kalacak kadar para vermek” değil bağımsız yaşayacak olanakları sağlamak ve engelli bireyin üretkenliğine zemin hazırlamak olmalı. Bunu yaparken de her aşamada engelli bireylerle, aileleriyle ve demokratik kitle örgütleriyle sürekli koordinasyon halinde olunmalı, onların deneyimlerinden azami ölçüde yararlanılmalı.

Umuyorum ki; Dünya Engelliler Günü vesilesiyle iktidarından muhalefetine kadar tüm siyasi partiler “engelli bireylerin fırsat eşitliği” için ortak bir stratejik plan hazırlarlar ve her bir engellinin eğitimlerine, fiziksel özelliklerine ve yeteneklerine göre üretken bir yaşam sürmelerine olanak tanırlar. Kendi yetenekleriyle hayatın içinde var olabilen engelli bireylerin aileleri de bu sayede güven içinde geleceğe bakarlar…

Saygılarımla,
umut oran

Print Friendly, PDF & Email