Fransa’nın Mulhouse kentinde 2 Ekim’de gerçekleştirilen bir kundaklama sonucu çocuk yaştaki 3 yurttaşımızın da aralarında olduğu 5 kişinin hayatını kaybetmesi, sorumsuz siyasetçilerin sürekli yükselttiği yabancı düşmanlığının acı bir sonucudur.

Başta Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa olmak üzere, dünyanın dört bir yanındaki sağ ve popülist politikacılar tarafından kullanılan nefret dili, geniş halk kesimleri için artan tehlikeler barındırmaktadır. Seçim kazanmak uğruna göçmenleri ya da farklı etnik/dini kökene sahip olanları hedef gösteren siyaset anlayışı geçmişte olduğu gibi gelecekte de masum insanların acı çekmesi dışında sonuç doğurmayacaktır.

Ne yazık ki ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının sürekli yükseldiği bu dönemde özellikle Avrupa’da yaşayan gurbetçilerimiz için durum çok daha tehlikeli bir hal almaktadır. Zira Avrupa’nın her yanında oylarını arttıran ırkçı partilerin “öteki” olarak tanımladıkları arasında Türkler de vardır.

Bu noktada hükümetin ve dışişlerinin hiç vakit kaybetmeden tüm olayların takipçisi olmak ve yaşanan bu tip saldırıları dünya gündeminde tutmak gibi bir zorunluluğu bulunmaktadır. Gurbetçilerimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin gücünü her an yanlarında hissetmeli ve haklarının en üst seviyede korunacağına dair güven duygusu hissetmelidir. Kundaklama gibi vahşi eylemlerden sorumlu olanlar ve arkalarındaki odaklar cezalandırılıncaya kadar tüm süreç takip edilmelidir. Ancak en az bunlar kadar önemli olmak üzere ırkçılığı ve yabancı düşmanlığını yükselten siyaset dili tamamen reddedilmeli ve geçmişte yapıldığı gibi, seçim uğruna düşmanlaştırma söylemlerine girişilmemelidir.

Hatırlanmalıdır ki şiddet şiddeti, yabancı düşmanlığı da benzer düşmanlıkları doğuracaktır. Dünyanın her türlü yıkımla, çatışmayla ve savaşla yüzleştiği bu dönemde geniş halk kesimlerinin ihtiyacı olan şey düşmanlık değil adalet, barış, kardeşlik ve dayanışmadır. Siyasilerin göreviyse seçim uğruna gericiliğe prim vermek değil şartlar ne olursa olsun barışı ve kardeşliği tesis etmeye uğraşmaktır. Sorumluluk makamında olan hükümetler için de ana görev budur.

Üç masum evladımızı kaybettiğimiz bu üzücü olay sebebiyle Türk milletine baş sağlığı diliyor, hükümet edenlerin sorumluluklarını hatırlayarak üstlerine düşen görevleri yapmalarını diliyorum. Bir daha benzer olayların yaşanmaması için tüm siyasileri de yabancı düşmanlığına ve ırkçılığa karşı barışı, kardeşliği ve dayanışmayı ön plana çıkarmaya davet ediyorum.
Saygılarımla,

Print Friendly, PDF & Email